Global Witness ile New York Üniversitesi Demokrasi için Siber Güvenlik ekibi tarafından yapılan bir araştırma, dezenformasyonla mücadelenin …
Global Witness ile New York Üniversitesi Demokrasi için Siber Güvenlik ekibi tarafından yapılan bir araştırma, dezenformasyonla mücadelenin gerekliliğini bir kez daha gözler önüne serdi. TikTok, Facebook ve YouTube’a yanlış bilgi içeren reklamlar veren araştırma ekibi, testin sonuçlarını yayımladı. Dezenformasyona karşı hassasiyet düzeyini test eden araştırmanın sonuçları, bu platformların seçimler öncesi seçimle ilgili yanlış bilgileri filtrelemediğini ortaya koydu.
DEV ŞİRKETLER DEZENFORMASYONLARI ENGELLEYEMEDİ
Ucuz ve hızlı olmasının yanında, sınırlama ve müdahalenin zor olması, sosyal medyayı dezenformasyon yaymak isteyenlerin istismar alanı haline getiriyor. Büyük şirketler, dezenformasyonu önleme konusunda birçok çalışma yaptığını iddia etse de araştırmalar bu konuda başarılı olmadıklarını gösteriyor.
Dijital gözlemci Global Witness ile New York Üniversitesi’nden Demokrasi için Siber Güvenlik ekibi, sosyal medyanın en çok tercih edilen alanlarından video içerik platformlarında, yeni bir ‘dezenformasyon’ araştırması yaptı. Geçen hafta yayımlanan ön araştırmaya göre, ülkeler seçime giderken, bu platformlar seçimlere yönelik büyük miktarda yanlış bilgileri filtreleyemedi.
Uzmanlar, sosyal medyanın en çok tercih edilen alanlarından video içerik platformlarına yanlış veya yanıltıcı bilgiler göndererek, platformun filtreleme konusundaki performansını gözlemledi.
TİKTOK DEZENFORMASYONUN YÜZDE 90’INI ONAYLADI
Araştırma ekibi, ABD’de ara seçimler için son dönemece girilirken sosyal medya devi TikTok’un geniş kullanıcı kitlesiyle, seçim sürecinde yanlış bilgilendirme filtrelerinin neredeyse olmadığını ortaya çıkardı.
TikTok, yanlış seçim tarihini içeren reklamlar, oylama gereklilikleriyle ilgili yanlış iddialar ve insanları oy vermekten caydıran söylemler de dahil olmak üzere, araştırmacılar tarafından gönderilen yanlış seçim bilgilerini içeren reklamların %90’ını onayladı.
TikTok Küresel İş Çözümleri Başkanı Blake Chandlee, Eylül ayında kaleme aldığı bir makalede, TikTok’un siyasi reklamları yasakladığını ve ara seçimlerden önce bu politikasını daha iyi uygulamak için para kazanmayı otomatik olarak devre dışı bıraktığını söyledi. Chandlee yazısında, “TikTok, her şeyden önce bir eğlence platformudur” ifadesini kullandı.
Ancak Chandlee’nin iddiasının aksine, TikTok araştırma kapsamında “test edilen tüm platformlar arasında en kötü performansı” gösterdi. Araştırmacılar TikTok’un, YouTube ve Facebook gibi diğer platformlardan daha fazla sahte reklamı onayladığını belirtti.
Uzmanlara göre ABD’de aylık 80 milyon kullanıcısı ve Amerikalı gençlerin birincil haber kaynağı olduğu düşünüldüğünde, bu platformda dezenformasyon çok geniş kapsamlı sonuçlara yol açabilir.
FACEBOOK SÖZDE POLİTİKLARINI AÇIK AÇIK İHLAL ETTİ
Meta’nın Facebook’unu da araştıran uzmanlar, reklam yönetimi için sahte bir hesap kullandı. Test sonucunda, Facebook’un seçimle ilgili yanlış bilgilendirme politikalarını ihlal etmenin yanı sıra, kimlerin siyasi reklam yerleştirmesine izin verildiğine ilişkin politikalarını da ihlal ettiği belirtildi.
Facebook’un Ekim ayının başındaki ilk testte, ABD seçimleriyle ilgili Birleşik Krallık’tan yayımlanan ve dezenformasyon içeren reklamların %30’unu, yine dezenformasyon içeren İspanyolca reklamların %20’si onaylandığı belirtildi.
Uzmanlar, bu testten iki gün sonra ABD’den farklı bir hesap kullanarak dezenformasyon içeren reklamlar yayımladı. Facebook bu kez İngilizce reklamların %20’sini, İspanyolca dezenformasyon reklamlarının %50’sini onaylandı.
Hangi reklamların onaylandığı ve hangilerinin reddedildiği konusunda bir tutarlılık olmadığını belirten uzmanlar, seçim tarihiyle ilgili yanlış bilgi içeren İngilizce reklamların, her iki testte de onaylandığını, ancak İspanyolca yayımlanınca reddedildiğini ifade etti.
Araştırma raporunda, “İspanyolca hazırlanan reklamlardan birinde, ‘oylarınızın sayılacağından emin olmak için iki kez oy vermeniz gerekiyor’ diğerinde ise, “Yalnızca aşılı kişilerin şahsen oy kullanmasına izin verilecek” şeklinde yanıltıcı bilgiler yer alıyordu. Facebook iki reklamı da onayladı. Bu raporun yayımlanmasından itibaren, açtığımız hesaplardan sadece biri askıya alındı. Facebook diğer sahte bilgi yayan hesaplara dokunmadı.” ifadeleri yer aldı.
YOUTUBE TÜM ÜLKELERDE KONTROL MEKANİZMASI KURAMADI
Araştırma ekibi, Facebook’ta olduğu gibi, Birleşik Krallık’ta da sahte bir hesap açarak, YouTube’un ‘seçim reklamları’ doğrulamasından veya reklam veren doğrulama sürecinden geçerek, reklam vermeye çalıştı.
Bir gün içinde verilen reklamların yarısı YouTube tarafından reddedildi. Birkaç gün sonra YouTube tüm reklamları reddetti ve reklam vermek için açılan sahte YouTube kanalını da kapattı. Ancak, araştırma ekibinin Google Ads hesabı açık kaldı.
Araştırma ekibine göre, YouTube’un ABD’de yayımlanacak seçimle ilgili reklamlarda ‘dezenformasyona karşı politikası’ amaçlandığı gibi çalışıyor.
YouTube, Amerika Birleşik Devletleri’nde politikasını uygulasa da, Brezilya’daki seçimle ilgili benzer dezenformasyonları tespit edemedi. Uzmanlar, Brezilya’da yapılan testlerde, YouTube’un dezenformasyon içeren reklamların %100’ünü onayladığını belirtti.