Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Amiral gemi” olarak nitelendirdiği Sözcü gazetesinden CHP’ye yönelik eleştiriler gelmeye devam ediyor. Partiyi sağa …
Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Amiral gemi” olarak nitelendirdiği Sözcü gazetesinden CHP’ye yönelik eleştiriler gelmeye devam ediyor. Partiyi sağa savrulmakla suçlayan ve “Bilkent Deklarasyonu”na Atatürk’ü koymadığı için Kılıçdaroğlu’na sert sözlerle yüklenen Sözcü yazarı Soner Yalçın, bugünkü yazısında da tepkisine devam etti.
Millet İttifakı’nı desteklediğini ancak “kendinden vazgeçme ve boyun eğme”ye karşı çıktığını vurgulayan Yalçın, “Ne yazık ki bu ‘ezik tavır’ özellikle merkezdeki sol partilerde var. Ki artık ‘sol’ adından bile utanır hale gelmediler mi? Nedir bu mahcubiyet? Sağa savrulan düşünce korkaklığı? Ya da aslında sol değiller mi?” ifadelerini kullandı.
Altı muhalefet partisinin, “Erdoğan’dan kurtulmak için” bir araya geldiğinin altını çizen Yalçın, “Israrla aradığım şudur: Gideni tanıdık. Peki, gelmekte olan ne?” diye sordu ve “Bu ülkenin siyasetçilik oynayacak vakti-hali kalmadı” dedi.
“DEMEK Kİ ‘TEK ADAMLIK’ SORUN DEĞİL”
Millet İttifakı’nın parlamenter sistemi geri getirmek istemesine de değinen Yalçın, “Türkiye’nin hangi sorununu çözdü ki, bugün özlemle aranır oldu? Parlamentarizmin zayıflıkları-zaafları ne çabuk unutuldu” düşüncelerini dile getirdi. Yalçın şöyle devam etti:
“Hadi… Kışkırtıcı soru sorayım; Erdoğan gitse yerine ‘ikinci Atatürk’ gelse cumhurbaşkanlığı sistemine karşı çıkar mısınız? Demek ki ‘tek adamlık’ sorun değil. Sorun olan, hiç gündeme getirilmeyen halkın çıkarına dönük siyasi-ekonomik-kültürel programlar!”
Sistemde sorunun kişisel olmadığını, programdan kaynaklandığını savunan Yalçın, muhalefetin tartışmayı kişisel olmaktan çıkarıp sorunları çözecek ilkeleri halkın önüne getirmek zorunda olduğunu belirtti.
“Bilkent Deklarasyonu”nda ‘Egemenlik’ vurgusuyla 1921 Anayasasına gönderme yapıldığını kaydeden Yalçın, şöyle devam etti:
“Sanırım gözden kaçırdılar: 1921 Anayasasındaki ‘meclis hükümet sistemi’, kuvvetler ayrılığını değil, kuvvetler birliğini (vahdet-i kuvvet) temel prensibini benimser! Yasama, yürütme ve yargı erkleri tek elde/mecliste toplanmıştır. Ki bu özünde (Mustafa Kemal’in Osmanlı’nın çöküşüne sebep gördüğü) 1876 tarihli Kanun-i Esasi’nin alternatifidir. Her anayasal düzen, bir öncekinin yetersizliğini görerek inşa edilir.”
Soner Yalçın daha sonra 150 yıllık parlamento geleneğimize karşın siyasal sistemdeki sorunların “yap boz” ile çözümlendiğini savundu ve temel sorunun “kurtarıcı teori” olduğu görüşünü dile getirdi.
“Türkiye’nin Atatürkçü, planlı, gerçekçi, cesur ulusalcı programlara ihtiyacı var. CHP, ancak onu yaratan kurtuluş programıyla ülkeyi selamete ulaştırabilir” diyen Yalçın, yazısını şöyle bitirdi:
“Evet, ittifak kurmak iyidir ancak bu; ötekine benzemek, teslim olmak değildir!”