Beyaz perdede izleyicisiyle buluşan ve yıllar içinde kendi türlerinde kültleşmiş yapımların bazıları, kafamızda bıraktıkları soru işaretleriyle …
Beyaz perdede izleyicisiyle buluşan ve yıllar içinde kendi türlerinde kültleşmiş yapımların bazıları, kafamızda bıraktıkları soru işaretleriyle hatırlanıyor.
İzlerken pek çok şey ifade etse de bittiğinde ‘tam olarak ne oldu şimdi?‘ dedirten bu filmlerden en ‘kafa karıştırıcı’ ve hafızalarda yer etmiş olanlarını derledik.
Sinema tarihinin en kafa karıştırıcı 15 filmi
Blue Velvet – David Lynch (1986)
Babası kalp krizi geçirdikten sonra bir süredir uzak olduğu evine geri dönen Jeffrey Beaumont, bu süreçte evinin yakınlarında bir kesilmiş kulak bulur. Bu enteresan durumu polisin çok ciddiye almaması üzerine kendi kendine dedektifcilik oynayarak durumu araştırmaya başlayan Jeffrey, kendini çözülmesi zor gizemlerle ve suçlarla dolu bir dünyanın içinde bulur.
They Live – John Carpenter (1988)
Dünyayı gerçekte olduğu gibi gösteren gizemli bir gözlük bulan Nada, medyanın ve hükümetin insanlara renkli ekranlar, reklamlar ve billboardlarda sürekli itaati emreden bilinçaltı mesajları yolladığını fark eder. Üstelik tüm bu sistemi kontrol edenler de, gözlükler olmadan sıradan birer insan gibi görünseler de aslında adeta birer ‘kuru kafa’ gibi görünen uzaylılardır. Nada, yaşadığı şok sonrası insanların zihnini kontrol eden uzaylılarla mücadele etmek için savaşa başlar.
The Shining – Stanley Kubrick (1980)
Kubrick’in bu efsane filminde yazar Jack Torrance, kış boyunca kapalı kalacak olan Overlook Oteli’nin bakımını üstlenmek üzere otele yerleşir. Ancak aile zaman ilerledikçe bu otelde yalnız olmadıklarını fark eder. Bir kar fırtınası başlayıp aile otelde mahsur kaldığındaysa, Jack aklını yitirmeye başlar…
Brazil – Terry Gilliam (1985)
Sam Lowry, bir bürokrattır ve oldukça monoton bir hayatı vardır. Bu monotonluktan onu kurtaran ise tekrar tekrar bıkmadan kurduğu bir hayaldir. Bu hayalde Sam kendini, güzeller güzeli bir kadını kurtaran bir kahraman olarak hayal eder. Oldukça kritik ve bir terörist ile ilgili bir dava üzerinde çalışırken, olmayacak bir şey olur ve Sam hayallerindeki o kadınla tanışır. Üstelik kadına yardım etmesi gerekmektedir. Ancak hayallerini gerçekleştirmeye çalışmak, Sam’i bir anda kaosla dolu bir yola sürükler.
Lost Highway – David Lynch (1997)
Aldatıldığını düşünen bir müzisyen ve eşi, evlerinin izlendiği gizemli kamera kayıtları alıp dedektiflere başvururlar. Olayın gizemi henüz çözülememişken, birden kadın ölür ve cinayetten sorumlu tutulan müzisyen hapse girer. Ancak olaylar, tam da bu noktadan sonra beyin yakan detaylarla bağlanan bambaşka iki öykünün bir araya gelmesiyle giderek karışık bir hâl alır…
Being John Malkovich – Spike Jonze (1999)
Sıkıcı görünen fakat sıra dışı bir işe başlayan Craig Schwartz, zaten oldukça garip olan ofisinde, ünlü oyuncu John Malkovich’in zihnine giden bir portal keşfeder. Bu garip keşif, Schwartz’un hayatını altüst eder.
2001: A Space Odyssey – Stanley Kubrick (1968)
Binlerce yıl önce primatların, sonrasında da artık uzaya yelken açmış insanların karşısına çıkan gizemli bir monoilitin yolladığı sinyallerin kaynağını aramak üzere yola çıkan astronot ekibi, bu yolculuk boyunca insanın evrimi, gelişmişliği ve insan – makine arasındaki gerilim üzerine büyük bir sorgulamaya girişir. Üstelik bu yolculukta onlara giderek daha garip bir hâl alan bilgisayarları HAL de eşlik etmektedir.
Inception – Christopher Nolan (2010)
İnsanların rüyalarına girerek bilinçaltlarındaki bilgileri çalmak gibi bir yeteneği olan hırsız Dom Cobb, bu özel yeteneği sebebiyle çok aranan biridir. Bir gün herkesin ‘imkansız’ dediği bir görev aldığında, Dom hayatını kökten değiştirme şansı da yakalar. Ancak birinin zihnine bir fikir yerleştirme olan bu görev, ona daha önce karşılaşmadığı zorluklar yaşatır.
Memento – Christopher Nolan (2000)
Karısına tecavüz edip öldüren adamın izini süren Leonard, bu zorlu süreçte aynı zamanda sahip olduğu bir hastalıkla da mücadele etmek zorunda kalır. Nadir görülen ve tedavisi olmayan bir hafıza kaybına sebep olan hastalığı, kısa süre önce ne yaptığını, neden yaptığını engellemektedir. Bu durum, karısının katilini arama yolculuğunda onun için işleri epey zorlaştırır.
Predestination – Michael ve Peter Spierig (2015)
Üst düzey bir ajan, son görevi için zorlu bir suçlunun peşine düşer. Binlerce insanı öldürecek bir suçu engellemek ve bu suçluyu yakalamak için çıktığı yolculuk, birbirine girmiş olaylarla dolu bir zaman yolculuğuna dönüşür.
Nocturnal Animals – Tom Ford (2016)
Eşi sürekli seyahat eden ve tek başına geçirecek bolca zamanı olan zengin bir sanat galerisi sahibi kadın, bir gün eski eşine ait bir el yazması roman bulur. Bu romanın dehşet verici hikayesi, kadını geçmişle ilgili bazı sorular sormaya iter.
Mulholland Drive – David Lynch (2001)
En büyük hayali ünlü bir Hollywood oyuncusu olmak olan Betty’nin yolu, enteresan olaylar sonrası Rita isimli bir başka kadın ile kesişir. Bu iki kadının gizemli ilişkisi, iç içe geçen rüya ve gerçekle harmanlanarak giderek anlaşılmaz bir hal alır.
Donnie Darko – Richard Kelly (2001)
Donnie Darko isimli bir genç, bir gece karşısına çıkan gizemli ve dev bir tavşandan kötü bir haber alır; dünyanın sonu gelmektedir ve yalnızca 28 gün, 6 saat, 42 dakika, ve 12 saniye kalmıştır. Bu haber sonrası dengeleri bozulan Donnie Darko, her şeyi geride bırakarak tavşanı takip etmeye başlar.
I’m Thinking of Ending Things – Charlie Kaufman (2020)
Yeni sevgilisinden ayrılmayı düşünen kadın, ilişkileri devam ederken sevgilisiyle uzun bir yolculuğa çıkarak adamın ailesinin ücra çiftliğine gider. Hem yolculuk hem de çiftlikte yaşanan sıra dışı olaylar, izleyiciyi kadının zihninin içinde bir yolculuğa çıkartır.
Tenet – Christopher Nolan (2020)
Bir CIA ajanı, dünyayı sürüklendiği büyük savaştan kurtarmak için Tenet isimli gizli bir organizasyona katılır. Bu zorlu görevi başarıyla tamamlamak için, zamanı tersine çevirme sanatını geliştirmesi ve kullanması gerekmektedir.