ABD merkezli finans ajansı Bloomberg, 2023 seçimlerinin Türkiye ekonomisine olası etkilerine dair dikkat çekici bir analiz yayımlandı. Uzmanların beklentilerine de yer verilen analizde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın göreve devam etmesi ile muhalefetin kazanması senaryolarında olabileceklere dair yorumlar yer aldı.
“Türk piyasaları büyük bir yılı bitirirken sırada çok önemli bir seçim var” başlığıyla yayımlanan Tuğce Özsoy ve İnci Özbek imzalı analizde, “2022’nin Türk piyasaları için çalkantılı bir yıl olduğu, Borsa İstanbul’un dünyada bu yıl en iyi performans gösteren borsa olduğu ancak TL’nin değerinin rekor düşük seviyeye gerilediği, Türkiye’nin yüzde -75’le dünyanın en düşük reel faizlerinden birine sahip olduğu hatırlatılırken, ülkenin yıllardır süren geleneksel olmayan ekonomi politikalarına son verebilecek bir seçime hazırlandığı, 2023’te çok şeyin değişebileceği” belirtildi.
Haziran ayında yapılması planlanan seçimlerin, piyasalar ve Türkiye’nin oynak varlıklarını elden çıkaran yabancı yatırımcılar için çok önemli olacağı belirtilen analizde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın enflasyon yüzde 80’in üzerine çıkarken bile ekonomik büyümeyi desteklemek için faizleri indirmeyi de içeren geleneksel olmayan politikaları sonucunda TL’nin bu yıl dolar karşısında yüzde 29 oranında değer kaybettiği, öte yandan yerli yatırımcılar enflasyona karşı koruma ararken Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksinin dolar bazında neredeyse ikiye katlandığı aktarıldı.
“SERMAYENİN TÜRKİYE’YE DÖNÜŞÜNÜ GÖREBİLİRİZ”
Londra merkezli Mobius Capital Partners şirketinin portföy yöneticisi olan ve 250 milyon dolarlık portföyünün yüzde 7’sini Türk hisselerinde tutan Carlos Hardenberg, “Türkiye’nin ihtiyacı olan şey bağımsız merkez bankası ve ortodoks (geleneksel) maliye ve para politikası. Bir koalisyon hükümeti kazanırsa ve ihtiyatlı ekonomi politikaları uygularsa, nitelikli ve güvenilir yöneticiler atayabilirse, sermayenin Türkiye’ye dönüşünü görebiliriz, Erdoğan kazanırsa TL’de daha fazla değer kaybı mümkün” değerlendirmesinde bulundu.
“YATIRIMCILAR İÇİN BÜYÜK BİR BİLİNMEZLİK”
Yabancı yatırımcıların üst üste 5. yılda da TL varlıklardan çıkış yaptığı, bu yılki çıkışın 5,3 milyar dolar olduğu, yabancı yatırımcıların 2018’deki seçimlerden bu yana yaklaşık 20 milyar dolarlık Türk varlığını satıp çıkış yaptığı ve yabancı payının Borsa İstanbul’da rekor düşük seviyeye, TL cinsi tahvillerde yüzde 1’e gerilediği hatırlatılan analizde, 2023’teki seçimlerin “yatırımcılar için büyük bir bilinmezlik” olduğu belirtildi.
“MUHALEFETİN YAKALADIĞI EN İYİ ŞANS”
Metropoll araştırma şirketi tarafından yapılan kasım ayı anketinde Erdoğan’ın görev onay oranının yüzde 45 olduğu, partisi AKP’ye desteğin ise yüzde 36,5 olduğu, bu tablonun da Erdoğan’ın ilk turda zafer kazanmak için gerekli yüzde 50’nin üzerinde oyu almakta zorlanabileceğine işaret ettiği aktarılan analizde, bu durum nedeniyle muhalefet ittifakının Erdoğan’ı yenmek için şimdiye kadar ki en iyi şansı yakaladığı vurgulandı.
Türk siyasetinde ne olabileceğini tahmin etmenin zor olduğu belirtilen analizde, Erdoğan’ın potansiyel rakibi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na önceki gün verilen hapis ceza kararına işaret edildi.
“PİYASALARDA KISA SÜRELİ BİR RALLİ OLACAK”
New York merkezli Medley Global Advisors şirketinden gelişen piyasalar direktörü Nick Stadtmiller, Türkiye’de yönetim değişikliği durumunda piyasalarda kısa süreli bir ralli olacağını ancak orta vadede gidişatın inişli çıkışlı olabileceğini çünkü Türkiye ekonomisinde oluşan dengesizlikleri düzeltmenin kolay bir çözümü olmadığını, yol boyunca biraz acı çekmeden kimsenin gemiyi düzeltemeyeceğini dile getirdi.
MUFG Bank Türkiye Hazine Müdürü Onur İlgen, “Seçimi kim kazanırsa kazansın, para politikasında normalleşme ve faiz politikasında sıkılaşma bekliyorum” dedi.
İskoçya merkezli yatırım şirketi Abrdn’den Viktor Szabo, mevcut makro politika çerçevesinin uzun vadede sürdürülebilir olmadığını söyledi.
“YATIRIMCILAR DAHA ORTODOKS BİR EKONOMİ GÖRÜRSE GERİ DÖNER”
Londra merkezli Coex Partners Limited şirketinden makro stratejist Henrik Gullberg, “Daha ortodoks bir politika izleyen bir merkez bankasının muhtemelen enflasyon beklentileri üzerinde belirgin bir etkisi olacaktır, bu da lira pozitif olacak ve enflasyon beklentileri üzerinde daha fazla baskı oluşturacaktır. Olumlu bir geri bildirim döngüsü hızla kendini gösterir” ifadelerini kullandı.
Almanya merkezli DWS Investment’tan Sebastian Kahlfeld, yabancı yatırımcıların ancak daha ortodoks bir ekonomi politikası görmeleri durumunda geri döneceklerini, böyle bir değişikliğin, Türk şirketlerinin ekonomik gücünü bilen uluslararası yatırımcılar tarafından takdir edilebileceğini söyledi.
Kaynak: Haberler.com