AK Parti grubunun TBMM Başkanlığına sunduğu içinde yazılı ve görsel medyaya yönelik yeniliklerin de yer aldığı Sosyal Medya düzenlemesi …
AK Parti grubunun TBMM Başkanlığına sunduğu içinde yazılı ve görsel medyaya yönelik yeniliklerin de yer aldığı Sosyal Medya düzenlemesi önümüzdeki yasama yılında görüşülecek. Yalan, iftira ve algı operasyonlarının önünü kesen, insan onurunu koruyan bu düzenlemeyi, muhalefet partileri sansür olarak nitelendiriyor. İktidarın özgürlük alanlarını daralttığını ileri sürüyor.
Peki Türkiye’de basın ne durumda? Daha önceden basına sansür uygulanıyor muydu? İletişim Başkanlığı’nın belgelere dayanarak hazırladığı “Matbuat ve İstihbarat Müdüriyet-i Umumiyesi Künye Albümü 1924- 1927″, Türk basın tarihinin geçmişine ışık tutuyor.
Eserde, Cumhuriyetin ilk dönemini kapsayan üç yıllık Türk basını ve yabancı basınla ilgili düzenlemelere ilişkin bilgiler verilirken, basın ahlakına uymayanlara yapılan işlemlerle basın kartı uygulamalarına ilişkin yazışmalar, örnekler yer alıyor. Dahiliye Vekaleti, Matbuat Müdür Umumiyesi ve gazete yönetimleri arasındaki yazışmalarda, sebepleri anlatılarak bazı muhabirlerin görevden alınması isteniyor. Basın kartı verilmeyenler, görev değişikliği yapılması önerilenler de var, yazışmalarda.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eserin takdim yazısında, ”Kamuoyu haber alma hakkını kullanabilmesi ve doğru bilgilendirilmesi açısından medya demokrasinin yapı taşlarından biridir” diyor. İletişim Başkanı Fahrettin Altun da, “Bu eser Millî Mücadelemize şahitlik eden, Cumhuriyetimizin gelişmesi ve demokratikleşmesi için gayret gösteren, hakikat arayışından taviz vermeyen basın mensuplarımıza saygı ve minnetimizin bir nişanesi olarak tarihe not düşmek amacını taşımaktadır” değerlendirmesinde bulunuyor.
Kısacası basın ile ilgili -devletin hassasiyetlerinde- o yıllarda da bugünlerde de bir değişiklik yok…