Sabah gazetesi yazarı Hasan Basri Yalçın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Astana ziyaretini ve dış politika konusunda attığı adımları değerlendirdi.
“Geçtiğimiz hafta Prag’da Avrupa siyasetinin göbeğindeki Türkiye dün ve bugün aynı Avrupalılar tarafından sorun olarak tarif edilen ülke liderleriyle görüşüyor. Türkiye’nin çok taraflılık ilkesinden ve bu görüşme trafiğinden ne tür kazançlar elde ettiğini bir kenara bıraksanız bile sadece bu listeyi üretebildiği için bile ülkemiz adına mutlu olursunuz. Bu liste Türkiye’nin çok taraflılık uygulamasında nereden nereye geldiğinin en iyi göstergesidir” ifadelerini kullanan Yalçın, Türkiye’de hala Batı dışında kuş tanımayan insanların da olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin uyguladığı çok taraflılık siyasetinin önemini ifade eden Yalçın, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Bütün bu dönüşümü sağlayan ve dış politikayı aslında böylesi rasyonel bir zemine oturtan iki temel gelişmeden bahsedilebilir. Birincisi Batı ile son dönemde yaşadıklarımız tek başına Batı’ya güvenemeyeceğimiz konusunda toplumu öylesine ikna etti ki, Batıcılar tüm bu olup bitene rağmen gürültüyle Batı’yı haklı çıkartamaz hale geldiler. İkincisi Erdoğan sergilediği diplomatik çalışkanlık, beceri ve özgüvenle öyle sonuçlar aldı ki, Türkiye’nin çok taraflı dış politika izleyebileceğine toplumun geneli ikna oldu. Biz de yapabilirmişiz kanaati yaygınlık kazandı. Bu çok taraflılık sayesinde Vietnam’la da görüşürsünüz, ABD ile de iş yaparsınız. Belarus’la da görüşürsünüz Polonya’ya SİHA da satarsınız. Rusya ve Ukrayna’yla aynı anda görüşen tek ülke olursunuz. Tahıl koridorunu açtığınız gibi kışı geçirmede Avrupa’ya oranla çok daha rahat bir konuma gelirsiniz. En önemli kısmı da burasıdır. Şimdi geriye baktığınızda böylesi rasyonel ve böylesi kazançlı bir yöntemin dış politika yapımında ana akım haline gelmesinin bu kadar uzun bir zaman almasına şaşıyor olabilirsiniz. Ama unutmayın bu noktaya kolay gelmedik. Eksen kaymasından tutun da, yeni- Omanlıcılığa kadar her türlü suçlamaya hem de içimizdekilerden gelen suçlamalara rağmen geldik. Zor oldu ama iyi oldu.”