Rusya Federasyonu’nun İstanbul Başkonsolosluğu, Rus gazeteci Andrey Medvedev’in çektiği ‘Donbass’ adlı belgesel filmin gösterimine ev sahipliği …
Rusya Federasyonu’nun İstanbul Başkonsolosluğu, Rus gazeteci Andrey Medvedev’in çektiği ‘Donbass’ adlı belgesel filmin gösterimine ev sahipliği yaptı. Gösterime, Radyo Sputnik spikeri Mehtap Yenidoğan’ın da aralarında olduğu Türk basın mensupları yer aldı. Film, Donbass’ta 8 yıldır devam eden çatışmaları ve Rusya’nın Ukrayna’da zorunlu askeri operasyonuna neden başladığına odaklanıyor. Film ayrıca bağımsızlığın ilk yıllarından beri Ukrayna’da yaşanan sürecin neden ve sonuçlarını anlatıyor.
‘Üzüntüyle belirtmek istiyorum ki, Türk basınında yer alan haberler daha çok tek yanlı olarak veriliyor’
Rusya’nın İstanbul Başkonsolosu Andrey Buravov da gösterime katıldı ve film bittikten sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Buravov, “Üzüntüyle şunu belirtmek istiyoruz ki Türk basınında yer alan haberler daha çok tek yanlı olarak veriliyor. Özellikle harekatın ilk günlerinde daha çok tek taraflı değerlendirmeler yapılıyor ve gazeteciler de sadece Ukrayna’ya gidip o taraftan durumu anlatıyorlardı. Donbass’a da gittiler ama Donbass’ın öbür tarafına gittiler. O taraftan baktılar. Biz, gazetecilerin diğer taraftan da durum değerlendirmesi yapması için epey çaba sarf ettik. Bizim beklentimiz sizin bu pencereden bakmanızı sağlamak” dedi.
Rusya’nın Donbass operasyonun başladığı günden bu yana özellikle Batı medyası başta olmak üzere Rusya’ya yönelik büyük bir dezenformasyon kampanyası başlatıldı. Buravov bu konu hakkında “‘Fake’ dediğimiz haberlerin çıktığını görüyoruz. Bunun için olayları sadece bir pencereden bakarak değil de çeşitli açılardan çeşitli kaynakları kullanarak değerlendirmeye ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.
‘Ukraynalılar tarafından bazen kimyasal maddelerin patlatılması söz konusu oldu’
Dezenformasyon niteliğindeki haberlerden biri kimyasal silah kullanıldığı iddialarıydı. Buravov, Sputnik’in sorusu üzerine “Bununla ilgili çok söz söyleniyor ama pratikte tam tersini görüyoruz. Özellikle son birkaç gün içinde çeşitli yerlerde Ukraynalılar tarafından bazen kimyasal maddelerin patlatılması söz konusu oldu. Klor veya başka maddeler, sarı renkli bulutlar başka yerlere yayıldı ve büyük tehlike oluşturdu. Kimyasal maddelerin stoku var. Onları patlatma teşebbüsleri önlendi. Bunun neticesinde de büyük felaketlerden dönüldü” diye konuştu.
Basın toplantısında Mariupol’deki Azovstal fabrikası tesislerinden tahliyeler de gündemdeydi. Rus Başkonsolos, son durum hakkında “Azovstal Fabrikası’nda bulunan ağır yaralı Ukraynalıların Donetsk’teki hastanelere tahliyesi yapıldı” dedi.
‘Tahliyeler ne kadar erken bitirilirse herkes için o kadar iyi olur’
Buravov, Rusya’nın Azovstal tesisleriyle ilgili tutumunu da bir kez daha yineledi; orada bulunan silahlı kişilerin silahlarını bırakıp teslim olmaları gerektiğini, başka bir seçenek olmadığını söyledi. Buravov “Mariupol’de zaten sivil kalmadı. Orada ellerinde silah olan kişiler kaldı ve onlara günlük olarak silahları bırakıp teslim olmaları şeklinde çağrılar yapılıyor. Tahliyeler ne kadar erken bitirilirse herkes için o kadar iyi olur. Önünde sonunda teslim olacaklar. Başka türlü olamaz çünkü dışarıyla bütün bağlantıları kesildi. Uzun bir süre dayanamazlar” diye ekledi.
Buravov, teslim olanlar veya yaralı olup çıkmasına izin verilen kişiler arasında yabancıların olup olmadığı konusunda ellerinde şimdilik somut bilgiler olmadığını ancak bu yönde güçlü tahminler olduğundan bahsederek “Bu kişilere hukuk normlarına göre muamele yapılacak. Yaralı olanlara tıbbi yardım yapılacak ve gerekli tahkikatlar yapıldıktan sonra araştırmaların, soruşturmaların seyrine göre bir karar alınacaktır” dedi.
‘Ukrayna büyük bir taarruza hazırlanıyordu, bu harekat zorunluydu’
Rusya Başkonsolosu Buravov, Rusya’nın askeri operasyona başlamasının nedenlerini de anlattı. Donbass’ta 2014’ten bu yana yaşanan sürece işaret eden Buravov “Askeri harekat olmasaydı Donbass’ta yaşananlar devam edecekti çünkü hiçbir şey çalışmıyordu. Minsk süreci sadece paravan olarak kullanılıyordu. Zaten Ukrayna’da yaşananlar bombardıman dahil devam ediyordu. Harekatın ilk aşamasında ortaya çıkan bazı bulgular var. O bulgular şunu gösteriyor ki Ukrayna ve onu destekleyen Batı tarafından Donbass’ta büyük bir taarruz hazırlanıyordu ve bazı ele geçirilen belgeler gösteriyor ki 8 Mart günü için taarruz planlanıyordu. Bununla ilgili olarak da Ukrayna’ya önceden silah sevkiyatları yapılıyordu. Kiev’deki iktidar, Batı’nın desteğine dayanarak durumu kesin bir şekilde halletmek istiyordu. Onun için bu harekat zorunluydu ve yapılmıştır” ifadelerini kullandı.
Harekatın ne zaman biteceği sorusuna yanıt verirken harekatın amaçlarına vurgu yapan Buravov “O amaçlar hakkında birçok şey söylendi. O amaçlar yerine getirilinceye kadar devam edecek” diye konuştu.
‘Ukrayna’nın görüşme masasında bir sonuca varabilmesini engellemek için Batılı ülkeler ellerinden geleni yapıyor’
Başkonsolos Buravov, Ukrayna ile Rusya arasında yürütülen müzakere sürecine de değindi. Buravov “Görüşme sürecinin ne kadar etkili olacağı konusunda sorularımız var çünkü bu bir süreç zarfında olumlu ve gözle görülebilir bir ilerlemeyi sağlayamıyoruz. Gelecekte durumun nasıl olabileceği konusunda şimdiden tahminlerde bulunmak zor ama şunu açıkça görüyoruz ki Ukrayna’nın görüşme masasında bir sonuca varabilmesini engellemek için Batılı ülkeler ellerinden geleni yapıyor. Siyaseten öyle, pratikte de öyle. Yeni silahlar gönderiliyor ve o silahların vurucu gücü devamlı olarak arttırılıyor. Eskiden daha basit silah sistemlerinden bahsediliyordu, şimdi en modern ve ağır silahların teslimatı söz konusu. Tabii bizim burada gördüğümüz Rusya’ya karşı Ukrayna sahasında Batı tarafından bir savaşın verilmesi söz konusu” dedi.
‘İsveç ve Finlandiya ile hiçbir sorunumuz yok, NATO’ya üye olmaları kuzeyin güvenliği için yeni tehlikeler meydana getirecektir’
Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üye olma kararları gündemdeki başlıklar arasındaydı. Buravov “Bizim İsveç ve Finlandiya ile hiçbir sorunumuz yok. Bunu onlara açıkça söyledik. Onların yürüttüğü tarafsızlık siyasetinin hem onlar hem Rusya açısından faydalı olduğunu, olacağını, bu ülkeler için Rusya’nın tehlike oluşturmadığını da net bir şekilde söyledik. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö’yle telefonda görüştü. Bu görüşme sırasında da bunun çok yanlış bir karar olacağı ve ikili ilişkilerimize olumsuz etki yaratacağı açık bir şekilde anlatıldı. O bölge açısından da Finlandiya ile İsveç’in kendi güvenlikleri açısından da bu sürecin hiçbir şekilde faydalı ve olumlu olmadığını net bir şekilde onlara söyledik. Gelecekteki gelişmeler durumun nasıl olacağını gösterecek ama bu adım kuzeyin güvenliği açısından yeni güvenlik seviyesi oluşturmayacaktır tam tersine yeni tehlikeler meydana getirecektir” ifadelerini kullandı.
Buravov, Rusya’nın buna karşı tutumunun ne olacağı hakkında da bilgi verdi “Durum değerlendirilmesi yapıldıktan sonra ve onların NATO’yla ilişkilerinin kalitesine bakarak bizim yanıtımız verilecektir” diye konuştu.
‘Türkiye bu durumda kendi milli menfaatlerini ilk planda bulunduran bir ülke olarak ortaya çıkmaktadır’
İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine veto kartını gösteren ülkelerden biri Türkiye. Ankara, “terör örgütlerinin faaliyetlerine göz yumduğu” gerekçesiyle bu iki ülkenin NATO üyeliğine mesafeli yaklaşıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine onay vermeyeceğini söyledi. Buravov, Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine karşı aldığı pozisyon hakkında “Türkiye’nin kendi milli menfaatlerine dayanarak onurlu bir tutum izlediğini, yani okyanusun başka tarafından gelen sinyalleri hemen ‘baş üstüne’ deme ihtiyacını hissetmediğini görüyoruz. Bu olumlu bir faktör çünkü Türkiye bu durumda kendi milli menfaatlerini ilk planda bulunduran bir ülke olarak ortaya çıkmaktadır” dedi.
‘Görüşmeler ikili ilişkilerimizin de geliştirilmesine katkıda bulunacaktır’
Buravov, Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak’ın Türkiye ziyaretini de değerlendirdi. Rus diplomat “Novak, Rusya-Türkiye Karma Ekonomik Komisyonu’nun eş başkanı aynı zamanda. Bu sıfatla burada. Bu yeni aşamada ikili ilişkilerimizi nasıl daha aktif hale getirebileceğimiz ve yeni işbirliği imkanları geliştirme konusunda çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmalar lojistik, ticaretin arttırılmasıyla ilgili. Onun dışında Rusya’ya uygulanan yaptırımlar kapsamında banka ve finansal faaliyetler açısından birtakım engeller çıkarıldı. Bunların ortadan kaldırılması, ikili işbirliğimizi geliştirerek veya Türkiye’nin diğer ülkelerle ilişkilerin geliştirilmesi konusunda ne gibi bir rolü olabileceği konusunda görüşmeler yapılıyor. Eminiz ki bu görüşmeler ikili ilişkilerimizin de geliştirilmesine katkıda bulunacaktır. Büyük krizler bir taraftan tehlike oluşturmaktadır bir taraftan avantaj ve yeni imkanlar sağlamaktadır. Bu yeni imkanları geliştirmek için her iki taraf da ne kadar çaba sarf ederse ikili ilişkilerimiz açısından iyi olacaktır” diyerek sözlerine son verdi.