Bölgede Türkiye’yi tehdit gören Yunanistan, ABD ile birlikte işbirliğini genişletmeye ve ülkesinde ABD’nin askeri üsler inşa etmesine izin vermeye devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde, ABD-Yunanistan Karşılıklı Savunma İşbirliği Anlaşması’nın süresinin uzatılması bu işbirliğinin genişleyerek devam edeceği anlamına geliyor.
Yunanistan ve ABD, Ekim 2021’de Washington’da yenilenen Karşılıklı Savunma İş Birliği Anlaşması’nı imzalamıştı. Anlaşmayla Amerikan ordusunun Dedeağaç, Volos, Litohoro ve Girit’teki Suda Körfezinde bulunan üslerdeki faaliyetlerini artırıyor, ayrıca egemenlik ve toprak bütünlüğüne yönelik tehditlere karşı iki ülkenin ortak savunma yapmasını öngörüyor.
Miçotakis: Yunanistan bölgede ABD’nin baş ortağı ve muhatabı haline geliyor
Miçotakis de Yunan parlamentosunda yaptığı konuşmada, ABD’nin ‘bölgede baş ortağı ve muhatabı’ olmalarıyla övünüyor:
“Öncelikle, Amerika Doğu Akdeniz’deki varlığını genişletiyor ve sadece jeostratejik değil, aynı zamanda bölgedeki enerji çıkarlarını da kabul ediyor. İkincisi, ülkemiz en bariz şekilde daha geniş bölgede ABD’nin baş ortağı ve muhatabı haline geliyor. Bu olay, Avrupa kıtasında gelişen ‘sıcak’ savaş ve büyüyen küresel enerji şoku ile kendini gösterdiği istikrarsız durumu hesaba katarsak daha da büyük bir önem, daha da büyük bir kapsam kazanıyor.”
ABD Kongresi’nde de bir konuşma yapan Miçotakis 42 dakikalık konuşmasında 10’u ayakta olmak üzere, 37 kez alkışlandı. Kongre üyeleri, Kıbrıs ve Türkiye ile ilgili sözleri için Miçotakis’i 5 defa alkışladı.
Miçotakis bu konuşmasında Türkiye’ye F-16’ların verilmemesini istedi, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz üzerinden Türkiye’yi suçladı.
Erdoğan: Artık benim için Miçotakis diye birisi yok
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise 23 Mayıs’taki Kabine Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, ABD ve Yunanistan işbirliğini sert sözlerle hedef aldı:
“Şu anda 10’a yakın üs var Yunanistan’da ve bu üslerle acaba Yunanistan kimi tehdit ediyor? Veya bu üsler Yunanistan’da niye kuruluyor? Şu anda Avrupa Birliği ülkelerine 400 milyar avro borcu olan bir Yunanistan var. Kendisiyle görüştük, kendisiyle yaptığımız görüşmede, ‘aramıza üçüncü ülkeleri sokmayalım’ diye mutabık kaldık. Buna rağmen işte şurada geçen hafta bir Amerika seyahati oldu ve senatoda Türkiye’nin aleyhine ne gerekiyorsa bu konuşmaları yaptığı gibi, ‘F-16’ları sakın Türkiye’ye vermeyin’ demek suretiyle Amerika’ya bu şekilde adeta telkinlerde bulundu. Şimdi biz, bu yıl Stratejik Konsey Toplantısı yapacaktık. Artık benim için Miçotakis diye birisi yok. Kendisiyle böyle bir görüşmeyi de yapmayı asla kabul etmiyorum. Çünkü biz, sözünde duracak, şahsiyetli, onurlu siyasetçilerle yola gideriz. Bundan sonrasını Miçotakis kendisi düşünsün. Kimlerle görüşecekse, kimlere nerede, nasıl üsler kurduracaksa buyursun kurdursun. Biz, bize yeteriz. Biz, kendimize yeteriz. F-16’lar konusunda da öyle zannediyorum ki Amerika herhalde Miçotakis’in ağzına bakarak kararını vermeyecektir.”
Dendias: Polemiğe girmek için bir neden yok
Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, Miçotakis’in ABD Kongresi’ndeki konuşmasında bilinen Yunan görüşlerinin dışında bir şey söylemediğini, bu nedenle Türkiye’nin tepkisini anlamadığını söyledi:
“Erdoğan’a aynı dilde yanıt vermek veya polemiğe girmek için bir neden yok. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın tutumunu izah etme sürecine girmeyeceğiz, ancak Sayın Erdoğan’a tüm liderlere yakışır şekilde saygıyla atıfta bulunmaya devam edeceğiz. Gerginlik istemiyoruz, karşı tarafın dayatacağı şekilde tepki vermiyoruz. Kendi pozisyonlarımız var. Bu tuzağa düşmeyeceğiz. Ancak böyle bir hakaret ortamında diyalog zor. Hava ihlalleri sürdükçe diyalog kurulması da zor. Gerginliklerin yatışmasını bekliyorduk ama bu beklentilerimiz karşılıksız kaldı. Biz, uluslararası hukuku savunacağız ve müttefiklerimize Yunanistan’ın tehdit altında olduğunu göstermeye devam edeceğiz.”
İstanbul buluşması olumlu geçmişti
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 13 Mart’ta, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’i İstanbul’da ağırlamıştı. Görüşmede, Türkiye ile Yunanistan arasındaki anlaşmazlıklara rağmen, iletişim kanallarının açık tutulması ve ikili ilişkilerin iyileştirilmesi konusunda mutabık kalınmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede ikili ilişkilerde yeni bir sayfa açmak hedefiyle Türkiye’nin attığı adımlara değinerek; Ege sorunları, azınlık, terörle mücadele, yasadışı göç gibi konularda da ilerleme sağlama ve ilişkileri daha ileri bir noktaya taşıma inancını koruduğunu ifade etmişti.
Sorunların samimi ve dürüst bir diyalog yoluyla çözülebileceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki komşu ülke olarak sadece kriz zamanlarında değil, her zaman konuşmaları gerektiğini dile getirmişti.
Ancak son kriz oluşan bu pozitif havanın sonuna işaret ediyor. Zira son dönemde Ege’de iki taraf da birbirini hava sahasını ihlal etmekle suçlamış ve savaş uçakları gözdağı olarak ardı ardına havalanmıştı.
‘Tekrardan bir uzaklaşma dönemine giriyoruz’
Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Enis Tulça da Türk-Yunan ilişkilerinde her zaman inişli çıkışlı dönemler olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
“İstişari görüşmeler ve pozitif gündem devam etseydi, bu sonbaharda Beşinci Yüksek İstişare Konseyi toplanacaktı. Ama Miçotakis’in ABD seyahatinde söylediği sözlerine karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan çok sert ve net açıklamasını haklı olarak getirdi. Yunan hükümeti sakin görünmeye çalışıyor ama Yunan medyası ‘kriz geliyor’ diye yayın yapıyor. Miçotakis’in ABD’de dedikleri, Yunan dış politikasında epeydir Türkiye’ye karşı kullandığı söylemler. Dolayısıyla burada bir yenilik yok. Ama Mart ayındaki İstanbul buluşmasından sonra bunların söylenmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kızdırdı. Dolayısıyla 2022 yılının ikili ilişkilerde daha ılımlı pozitif gündem ve bir takım ilerlemeler diyalog anlamında ve gelişeceği beklenirken şimdi tekrar bir uzaklaşma dönemine giriyoruz.”
‘Endişem bu krizin bir kazaya evrilmesidir’
“Diplomaside umut hiçbir zaman kesilmez” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Tulça, şöyle devam etti:
“Ancak şu aşamada gördüğümüz kadarıyla bir Yunanistan, ülkenin anahtarlarını ABD’ye teslim etti. ABD ise Türk-Yunan meselelerinde Yunanistan tarafında taraf pozisyonunu almış durumda. Dedeağaç’taki yığınak tabii ki Rusya’yı NATO yoluyla konvansiyonel çevreleme olarak görülebilir. Ama Yunan tarafı bunu ‘Amerikalılar geldi, Türkler bize saldırınca koruyacaklar’ şeklinde sunuyor. Benim endişem bu krizin bir kazaya evrilmesidir. Bu hava kuvvetlerinin karşılaşması olabilir. Böyle bir karşılaşmanın çarpan bir etkiyle bir çatışmaya dönüşmesi riski var. Geçmişte bunlar oldu iki taraf da kayıplar verdi. Ama diğer taraftan tabii ki diyalog için diplomatlar ellerinden geleni yapacaktır. Yunanistan’ın tutumu tatsız bir dönemi bize analiz ediyor. Türkiye her zaman barışçıl, her zaman diyalogtan yana. Türkiye’nin sürtüşmeler de dahi hiçbir zaman ilk ateşi açan taraf olmamaya gayret ettiğini biliyoruz. Dikkat edilmesi gereken bir süreçteyiz. Diplomasiye büyük iş düşüyor.”