Türkiye’nin Suriye’de gerçekleştirdiği harekâtlar bölgeden, Türkiye’ye göç dalgasının sınırlı kalmasını sağlarken, başta muhalefet olmak üzere o …
Türkiye’nin Suriye’de gerçekleştirdiği harekâtlar bölgeden, Türkiye’ye göç dalgasının sınırlı kalmasını sağlarken, başta muhalefet olmak üzere o günlerde bazı kesimler bu operasyonları eleştirmişti. Gelinen noktada operasyonların ne kadar gerekli olduğu bir defa daha ortaya çıktı.
Türkiye’nin, Suriye’deki çatışma bölgelerini terörden temizleyip göçün ana sebebini ortadan kaldırma politikası dâhilinde gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı Harekâtları ile bölgede yeni dönem başladı. Harekâtlar için gerekli olan tezkerelere HDP bugüne kadar destek vermezken, CHP de geçtiğimiz yıl Ekim ayında Türk askerinin Suriye ve Irak’taki operasyonlarına izin veren tezkereye ‘hayır’ demişti. Bugüne kadar ‘YPG’ye terör örgütü’ demeyen Kılıçdaroğlu, Suriye’nin kuzeyinde 2019’da başlatılan Barış Pınarı Harekâtı ile ilgili yaptığı bir açıklamada da “Türkiye’nin sınırında olmayan bir terör örgütüyle mücadele etmesi eğer Suriye ile iş birliği olursa bir anlam ifade eder. Bu olmadığı takdirde askerlerimizin hayatını tehlikeye atarak bir mücadelenin yapılmasını anlamsız buluyorum. Orayı ABD zaten kontrol ediyor. Dolayısıyla Türkiye ile DEAŞ’ın karşı karşıya getirmeyi mantıklı bulmuyorum” demişti.
‘AFRİN’E GİRMEYİN’ DEMİŞTİ
TSK’nın 2018’de Afrin’e yönelik Zeytin Dalı Operasyonu’nu Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte yürütülmesiyle ilgili de Kılıçdaroğlu “Bizim bir ordumuz var. Peygamber ocağı, kahraman ordu diyoruz. Ordumuzun kahramanlığını bir anlamda ÖSO’ya devretmeye çalışıyoruz. Niçin, kimdir ÖSO? Ordumuz orada mücadele ediyor. Ordu, ÖSO’nun arkasına niçin gizlenir, hangi gerekçeyle gizlenir, biz bundan rahatsızız” sözlerini kullanmıştı. Bunların yanı sıra, Afrin’e girilmesini doğru bulmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu şöyle konuşmuştu: Türkiye, güvenliğini alabilecek noktaya kadar gitmeli ama ben Afrin’e girilmesini asla doğru bulmuyorum. Kenti ele geçirmek gibi bir düşünce olmamalı. Afrin’e, terör örgütü Türkiye sınırına konuşlanmasın diye girdik. El-Bab’da mesela, Fırat Kalkanı’nda belli bir yere kadar gittik. Güvenliğimizi sağlamak için konuşlandık, durduk. Daha derinlere inmenin mantığı yok. Hiç gereği de yok.