İstanbul Alibeyköy’de Özel Eyüpsultan Final Akademi Anadolu Lisesi Müdürü İbrahim Oktugan, cinayetinin ardından ülke genelinde iş bırakan öğretmenler zincirine Şile’de görev yapan öğretmenlerde katılarak Şile ve Ağva Merkezde basın açıklaması gerçekleştirdiler ve eğitimde şiddete, kamuda şiddette hayır sloganları attılar.
Nurcan KIRCALI / İSTANBUL (İGFA) – Şile İlçesinde görev yapan EğitimBir-Sen ,TürkEğitimSen Şile, Eğitim-İş ,EğitimSen Şile , Hürriyetçi Eğitim Sen Şile İlçe Temsilciliklerine bağlı öğretmenler ve sendikalar harici katılım sağlayan öğretmenlerin yoğun katılım sağladığı basın açıklamasında öğretmenler adına konuşan grup temsilcisi “ 07 Mayıs 2024 Salı günü Eyüpsultan Final Akademi Anadolu Lisesi Okul müdürü, eğitim emekçisi arkadaşımız İbrahim Oktugan görevi başında silahlı bir saldırı sonucu katledildi. Öncelikle İbrahim Oktugan öğretmenimize Allah’tan rahmet; acılı ailesine, yakınlarına ve tüm eğitim camiasına baş sağlığı diliyoruz. Hepimizin başı sağ olsun” dedi
Maalesef içimiz kan ağlıyor!
“Evde, sokakta, okulda ve hayatın her alanında görülen şiddet, adeta gündelik hayatın bir parçasına dönüştü. Her gün bir şiddet ve cinayet haberine tanık oluyoruz. Maalesef son zamanlarda okullarımız da bu şiddetatmosferi içerisinde darp, taciz, mobbing, yaralama ve öldürme olaylarışeklindeki zincirleme trajedinin bir parçası olabiliyor. Bugün bu trajedinin en vahşi olanı, bir eğitim emekçisi arkadaşımızı yaşamdan ve aramızdan koparıp aldı. İbrahim öğretmenimiz; öğretmenlik yaşamı süresince toplumdaki cehaletle savaşmaktan, çocuklara kardeşlik ruhu kazandırmaktan ve kendisine emanet edilen öğrencilerine en özverili, en disiplinli ve en saygın biçimde bilgi ve birikimlerini aktararak onları geleceğe hazırlamak gayreti içerisinde olmaktan farklı bir çaba içerisinde olmadı.
Tüm bu fedakâr meslek yaşamına rağmen eğitim sisteminin güvensiz ve güvencesiz iş ortamlarına itildiği, eğitim çalışanlarının baskı ve tehditlerin kıskacına bırakıldığı şiddet sarmalından kurtulamadı. Ve 07.05.2024 tarihinde eski bir öğrencisi tarafından görevi başında vurularak katledildi. Oysa eğitim sistemlerinde öğretmenler,toplumda şiddet olaylarının önlenmesinde kritik bir görev ve misyona sahiplerken, ülkemizde uygulanan yanlış eğitim politikalarıyla eğitimin edilgen bir öğesine indirgenmiş ve şiddet ortamının bir mağduru hâline getirilmişlerdir. Bu vahim durum; öğrenci ve veliler nezdinde öğretmenleri eğitim sisteminin tüm sorunlarının kaynağı olarak gösteren, MEB destekli şikâyet mekanizmaları ile itibarsızlaştıran ve eğitim sistemindeki nitelik kaybıyla öğretmenlik mesleğini değersizleştiren bir sürecin sonucunda oluşmuştur. Bu süreç sonucunda eğitim çalışanlarına karşı artan şiddet, tüm eğitim sistemini etkilemekte, başta öğretmenlerimiz olmak üzere tüm eğitim çalışanları korku ve her türlü güvensizlik duygusuyla baş başa bırakılmaktadır. Bu korku ve güvensizlik duygusunun en önemli nedenlerinin başında eğitim emekçilerine yönelik her türlü baskı, tehdit ve şiddet uygulayan kişilerin cezasızlık politikaları ile korunmaları gelmektedir. Çünkü bu cezasızlık politikaları şiddet suçu işleyen problemli kişilikleri cesaretlendirmektedir.
Eğitim emekçilerinin öğrenci, veli, siyasi her türlü baskı ve tehditlerin kıskacına bırakıldığı, güvensiz ve güvencesiz işortamlarına itildiği,eğitimiş kolundaki hizmetlerin piyasacı bir anlayışla yürütüldüğü,öğrenci- öğretmen-veli ilişkisinin giderek yozlaştığı bir ortamda eğitim ve öğretim mekanizmasının toplumu dönüştüren ve iyileştiren bir sonuç üretmesi beklenemez.
Okullarımızda yaşanan şiddet olaylarının tekrar etmemesi, eğitimcileri şiddetin hedefi haline getiren uygulamaların son bulması, somut ve kalıcı çözümler üretilmesi için başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere, bütün yetkilileri acilen harekete geçmeye ve gerekli yasal önlemleri almaya davet ediyoruz. Eğitimde öğretmenleri kariyer basamakları üzerinden ayrıştırma dışında mesleki itibar ve eğitim emekçilerine yönelik şiddette karşı hiçbir düzenleme içermeyen göstermelik öğretmenlik meslek kanununda biz eğitimciler için hayati öneme sahip bu konular görmezden gelinmiştir. Buradan bir kez daha sesleniyoruz: Hiçbir konu öğretmenin can güvenliğinin ve itibarının önüne konulamaz. Her geçen gün, her öğretmene yönelik bir şiddet uygulandığında, her eğitim emekçisi arkadaşımızı şiddete kurban verdiğimizde bu konu ile ilgili bir düzenleme yapılmasının ne kadar elzem olduğunu bir kez daha görüyoruz. “Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, öğretmenlere yönelik şiddet olaylarına ilişkin; ‘Hiçbir öğretmenimizin bu süreçlerde mağdur olmasına müsaade etmeyeceğiz. Ayrıca öğretmenlerimizi ve eğitim ortamlarındaki her bir ferdimizi korumaya yönelik varsa gerekli mevzuat güncellemelerini ivedilikle gerçekleştireceğiz’ sözünün üzerinden uzun bir zaman geçmiş olmasına rağmen hiçbir düzenlemenin henüz yapılmamış olması, yaşanılan bu acı olay ile öğretmenlik meslek kanununda öğretmenlere yönelik şiddetin caydırıcı hapis cezaları ile cezalandırılmasını içerecek şekliyle yeniden düzenlenmesini bir kere daha ortaya koymuştur.
Eğitim Sendikaları olarak bizler; Öğretmenlere yönelik şiddetin sadece yasalarla önlenemeyeceğini, duyarlı velilerimiz ve öğrencilerimizin de bu tür menfur olaylar karşısında net bir tavır almasını, her türlü baskıya, tacize ve şiddete karşı can güvenliğimizi ve itibarımızı koruma konusunda mücadelemizin devam edeceğinin bilinmesini belirtiyor,yitirmiş olduğumuz eğitim emekçisi arkadaşımıza yapılan bu canice saldırıyı lanetliyoruz” sözleriyle basın açıklaması sonlandı.