Günün yorgunluğunu üzerimizden atmak, eğlenmek ve kafa dağıtmak da dâhil olmak üzere birçok sebepten dolayı oynadığımız oyunlar, aslında …
Günün yorgunluğunu üzerimizden atmak, eğlenmek ve kafa dağıtmak da dâhil olmak üzere birçok sebepten dolayı oynadığımız oyunlar, aslında üstümüzde büyük bir etki bırakabiliyor. Severek yaptığımız bu aktivite, tercihlerimize göre farklı anlamlar içerebiliyor.
Bizler de bazı oyuncuların neden sadece tek veya çok oyunculu oyunları tercih ettiğine ve bunun altındaki motivasyonlarının ne olduğuna detaylı bir şekilde göz atacağız. O hâlde gelin, yazımıza geçelim.
Neden tek oyunculu oyunlar oynuyoruz?
Yeni maceralara yelken açmayı, dünyalar keşfetmeyi ve hikâyeler deneyimlemeyi çok seviyoruz ve bunu yaşayarak tecrübe etmek istiyoruz.
Hepimiz film ve dizi izliyor, kitap okuyoruz. Birçoğumuz, bu aktiviteleri yaparken izlediği filmdeki veya okuduğu kitaptaki ana karaktere bağlanabiliyor ve bu eylem esnasında kendisini o karaktermiş gibi hissediyor. Çok sevdiğiniz, bağlandığınız bir karakteri düşünün. Kendinizi kimi zaman onun yerine koydunuz değil mi? İşte oyunlar da az önce bahsettiğimiz bu duyguyu en iyi yaşatan unsurlardan bir tanesi.
Bu tarz aktiviteler, bizleri uzak dünyalara götürüyor ve yeni maceralara adım atmamızı sağlıyorlar. Oyunlarda ise bu maceraların ta kendisi hâline geliyoruz ve her birini teker teker yaşıyoruz. Yeni bir dünya keşfediyor, karakterler tanıyor ve gerçek hayatın yoruculuğundan uzaklaşarak şahane maceraların tadını çıkarıyoruz.
Aslında farkında olmasanız bile, bir oyuncunun tek oyunculu oyunları tercih etmesindeki ana motivasyonu, ‘’karakterinin gözünden o hayatı deneyimleyecek’’ olmasıdır. Burada tek oyunculu oyunlardan kastımız, tabii ki hikâyeli oyunlar. Eğer oyun oynarken dikkat ettiyseniz; birinci şahıs bakış açısına sahip yani oyunu direkt olarak yönettiğimiz karakterin gözünden gördüğümüz bir oyunda ana karakterimize değil, kendimize bağlanıyoruz.
Yaşadığımız her macerayı kendi gözümüzden de deneyimliyor, oyun esnasında kendimizi o karakterin ta kendisiymiş gibi kodluyoruz ve buna göre aksiyon alıyoruz. Üçüncü şahıs bakış açısına sahip olan yani yönettiğimiz karakteri tamamen gördüğümüz hikâyeli bir oyunda da bu deneyimi çok iyi bir şekilde yaşayabiliyor olsak da kendimize değil, ana karakterimize bağlanıyoruz ve onun macerasının tadını çıkarıyoruz.
Hem çok oyunculu oyunlara vaktimiz yok hem de insanlar ile zaten sürekli muhatap oluyoruz.
Bazı insanların çok oyunculu oyunları tercih etmemesinin en büyük sebebi ise zaten sınırlı olan vakitlerini ancak tek oyunculu oyunlara ayırabiliyor olmalarıdır. İşten eve yorgun geldiniz, yemek öncesi sınırlı bir vaktiniz var. Bu süre zarfında çok oyunculu bir oyun oynamayı mı tercih edersiniz, yoksa istediğiniz zaman kaydedip kapatabileceğiniz tek oyunculu bir oyunu mu? Gördüğünüz üzere, zaman kavramı da bu etkenlerden bir tanesi.
İş örneğini ve kısıtlı zamanı bir kenara bırakacak olursak, çok oyunculu çevrim içi oyunların genel anlamda çok fazla zamana ihtiyaç duyduğunu ve bazı insanların bu zamanı çevrim içi oyunlara ayırmak istemediği de aşikâr.
Çok oyunculu oyunların tercih edilmemesinin bir diğer önemli nedeni ise büyük bir çoğunluğunda insanlar ile sürekli muhatap olmamızın gerekmesi. Zaten stres atmak, eğlenmek ve keyif almak için girdiğimiz oyunlar, kaba veya takımı bilerek zayıf düşüren bir takım arkadaşı sebebiyle zehir olabiliyor.
Hâlbuki binlerce metin ile etraflıca yazılmış bilgisayar oyunu karakterleri ile diyalog kurmak çok daha zevkli gelebiliyor. Bu da oyunlarda insanlar ile muhatap olmak istemeyen kişilerin birincil tercihi oluyor diyebiliriz. Tabii tek kişilik oyun deneyimi dediğimizde sadece hikâyeli oyunları kapsamamakta da fayda var. Sınırlı vaktiniz esnasında yapay zekaya karşı oynadığınız bir el FIFA’yı da sayabiliriz.
İnsanlar, memleketlerine veya internet olmayan yerlere uzun süreliğine gidecekleri zamanlarda da keyifli vakit geçirmek için tek kişilik oyunlar oynamayı tercih ediyor.
İnternet olmayan bir yere hepimiz seyahat etmişizdir. Bu süre zarfında yanımızda dizüstü bilgisayarımız da varsa ve içine birkaç tane tek kişilik oyun indirdiysek, en azından boş zamanlarımızda eğlenceli vakit geçirebiliriz.
Günümüzde internet, çok daha erişebilir bir hâle gelse de hâlen daha bu tarz durumlar ile karşılaşabiliyoruz. Ayrıca genel olarak çok oyunculu oyunları tercih eden kişilerin de bu tarz zamanlarda tek oyunculu oyunlara yönelmekte olduğunu söyleyebiliriz.
Neden çok oyunculu oyunlar oynuyoruz?
Yapay zekaya karşı değil de gerçek insanlara karşı mücadele etmenin yanı sıra sosyal anlamda da etkileşime geçebileceğimiz bir oyun ortamı arıyoruz denilebilir.
Çok oyunculu oyunların tercih edilmesinin en büyük nedenlerinden bir tanesinin rekabet olduğunu söyleyecek olsak yanlış olmaz. Özellikle lig sistemine sahip olan rekabetçi oyunlarda, karşınızdaki düşmanların sizler gibi gerçek insanlardan oluştuğunu bilmek de oyuna ayrı bir tat katıyor ve çekişmeyi artırıyor.
Tabii çok oyunculu oyunlarda yapabilecekleriniz bunlar ile sınırlı değil. Takım arkadaşlarınız ile birlikte ekip olarak yapay zeka düşmanlara karşı da savaşabilir veya direkt olarak herkesin birbiri ile mücadele edeceği farklı oyun modlarının keyfini çıkarabilirsiniz.
Çevrim içi yapımlar, tek oyunculu oyunların aksine sosyalleşme imkanı da sunarlar. Öyle ki savaş veya dövüşün hakim olduğu şiddet içerikli oyunları bir kenara bırakacak olursak; Growtopia, Sanalika ve MovieStarPlanet gibi sosyalleşme kavramının öne çıktığı birçok çok oyunculu oyun sayabiliriz.
Tek oyunculu yapımları seven oyuncuların tam aksine, yapay zeka karakterleri çekemeyen ve oyun oynarken kendisini yalnız hissetmeyi sevmeyen oyuncular da çok oyunculu oyunlara yönelirler. Çevrim içi oyunlar, özellikle arkadaşlarınız ile birlikte oynadığınızda çok daha zevkli bir hâle gelebiliyor. Ayrıca arkadaşlarınız ile birlikte ‘’co-op’’ olarak oynayabileceğiniz birçok hikâyeli oyun da mevcut.
Kendi oyun karakterimizin de içerisinde bulunduğu, diğer insanlar ile birlikte takılabileceğimiz adeta yeni bir hayat.
Rol yapma deneyimi de birçok çevrim içi oyunun önemli bir parçası. Rol yapma dediğimiz unsur, özellikle tek oyunculu ‘’rol yapma oyunlarında’’ bizlere devasa evrenlerde birbirinden etkileyici yüzlerce saatlerlik maceralar sunuyor olsa da bu tarz bir rol yapma deneyiminden bahsetmiyoruz.
Adeta sanal bir dünyada kurulmuş olan düzeni tecrübe etmekten, bu rol yapma deneyimini diğer insanlar ile birlikte paylaşmaktan ve hep birlikte devam etmekten bahsediyoruz. Arkadaşlık, ticaret ve eğlence derken birçok macerayı oyun esnasında birlikte paylaşacağınız yüzlerce kişiden oluşan bir ortama adım atmak hiç de zor değil.
Her gün sıkılmadan oynayabileceğimiz ve eğlenceli vakit geçirebileceğimiz sürekli bir oyuna ihtiyaç duyuyoruz.
GTA Online’da her gün arkadaşlar ile birlikte yapılan soygunlardan tutun, League of Legends’daki yüksek liglere olan yolculuğunuzu dâhi bu şekilde adlandırabilirsiniz. Birçok çevrim içi oyunun süreklilik kavramını çok iyi işlediklerini ve oyuncuya her zaman bir amaç sunmayı başarabildiklerini düşünecek olursak, bu hiç de yanlış bir argüman değil.
Özellikle gün içerisinde kendinize ve hobilerinize sık sık vakit ayırabiliyorsanız, çok oyunculu oyunlarda da fazlasıyla eğleniyorsunuzdur. Biten bir oyunu değil de yıllar boyunca eğlenip, hesabınızı geliştirebileceğiniz bir oyunu tercih etmek tamamen size kalmış bir şey. Peki siz hangi türden oyunları oynuyorsunuz?
BONUS: Her ikisini de severek oynayanlar şu anda ekrana bu şekilde bakıyor diyebilir miyiz?