Ukrayna siyasi tarihinde önemli bir yer tutan Nazizm ve aşırı çilik, 2014’te yaşanan Maydan darbesinin ardından ülkede kurumsal bir nitelik …
Ukrayna siyasi tarihinde önemli bir yer tutan Nazizm ve aşırı çilik, 2014’te yaşanan Maydan darbesinin ardından ülkede kurumsal bir nitelik kazandı. Yine Maydan darbesinin yaşandığı 2014’ün Haziran ayında, Mariupol’de yaşanan iç çatışmalar ve bölgenin aşırı çiler tarafından kontrol altına alınması, bölgeyi daha ilk günden itibaren kilit noktalardan biri haline getirdi.
Mariupol’de son dönemde düzenlenen operasyonlarda kurtarılan sivillerin neredeyse hepsi tarafından benzer tanıklıklarda bulunulması, bölgedeki 8 yıllık ‘Nazi rejiminin’ niteliğini gözler önüne seriyor. Bölgeden kurtarılan siviller, neo-Nazilerin kendilerini canlı kalkan olarak kullandıklarını, evlerini ellerinden alarak kendilerini bodrumlarda yaşamaya mahkum ettiklerini söylüyor.
Bölgede ‘şehir savaşı’ yürüten Nazi güçler, ağırlıklı olarak hastane, okul ve benzeri kamu binalarında konuşlanıyor ve sivillerin tahliyesi için kurulan insani koridorlardan öncelikle kendileri geçmeye çalışıyor. İdeolojilerini hiçbir zaman gizlemeyen bu neo-Nazi örgüt, Batı medyası tarafından ise ağırlıklı olarak ‘aşırılıkları da bulunan çi örgüt’ olarak tanıtılıyor. Son olarak ABD Manhattan’da Ukrayna’ya destek olmak üzere bir araya gelen eylemciler, “Azov” sloganları atarak örgütün ‘neo-Nazi olmadığını’ iddia etti.
Öte yandan, Ukrayna’ya sevk edilen NATO menşeli silahlar da, öncelikli olarak bu tabura teslim ediliyor. Bununla beraber Ulusal Muhafızlar bünyesinde var olan Azov Taburu, uzun zamandır NATO subaylarından askeri eğitim alıyor.
NATO ülkelerinden gönderilen bir grup NLAW tanksavar silahı ve eğitmeni Harkov'a geldi. İlk eğitim, neo-Nazi 'Azov' taburuna veriliyor.https://t.co/moD31jft5x pic.twitter.com/0OZpNzk1Lo
— Erkin Öncan (@erknoncn) March 8, 2022
Rusya tarafı ise, Mariupol operasyonunda, ağırlıklı olarak kent savaşlarında uzun yıllara dayalı deneyimi olan Çeçen güçleri saflarında tutuyor. Çeçen güçlerin yanında, operasyonlarda aralarında 2017’de bir terör saldırısı sonucunda hayatını kaybeden Donetskli ünlü komutan Mihail ‘Givi’ Tolstıh’ın taburu ‘Somali’nin de bulunduğu Donbass güçleri de yer alıyor.
Mariupol’de son durum ne?
Rusya Savunma Bakanlığı’nın açıklamalarına göre, Mariupol operasyonu büyük oranda sona erdi. Azovstal çelik fabrikasında sıkışan Naziler ise, Rusya’nın teslim olma çağrılarını her seferinde yanıtsız bırakıyor. Aynı güçler, Batı’dan yardım gelmesi için çağrıda bulunmaya da devam ediyorlar. Zira Azovstal’da yalnızca Naziler değil, onlarla birlikte savaşan yabancı paralı askerler de bulunuyor. İddialara göre, ABD ve diğer Batı ülkelerinden gelen askeri uzmanlar da bölgede sıkışmış durumda. Son olarak da, Donetsk Halk Cumhuriyeti (DHC) lideri Denis Puşilin, Azovstal’da sıkışan aşırı çi güçler arasında 400 yabancı paralı askerin tespit edildiğini açıkladı.
Cephane ve erzak sıkıntısı yaşayan militanların önemli bir kısmının teslim olmak istediği ve teslim olmak isteyen askerlere yönelik bazı komutanlar tarafından infaz emri verildiği de gelen bilgiler arasında.
Son olarak da, Rusya lideri Putin, geçen hafta Savunma Bakanı Sergey Şoygu’ya verdiği talimatta Azovstal’a yönelik operasyonu durdurdu. Bunun yerine, Rus güçleri bölgeyi Putin’in ifadesiyle ‘bir sinek bile çıkamayacak şekilde’ abluka altına alacak. Rus güçlerinin sivillerin tahliyesi, tahliye edilmeyi bekleyenler arasında Nazilerin tespiti, Nazilerin sabotaj ve karşı saldırı hamleleri ile askeri operasyonu aynı anda yürütmek gibi zorlayıcı görevlere sahip olduğu düşünüldüğünde, Rus yönetiminin abluka kararının en az kayıpla en çok başarıya ulaşmaya yönelik bir strateji izlediği görülüyor.
Putin’den talimat: Saldırı değil kuşatma yapın, tek bir sinek dahi Azovstal’den çıkamasın https://t.co/Ykga8fFQEP pic.twitter.com/ifpm9mUjar
— Sputnik Türkiye (@sputnik_TR) April 21, 2022
Mariupol neden önemli?
Bugün Mariupol’de yaşananları anlamak için, bölgede savaşan aktörleri tekrar hatırlamamız gerekiyor. Ukrayna’da 2002 yılında kurulan Trizub, daha sonra ‘Azov Taburu’ ismini alarak İçişleri Bakanlığı’na bağlandı. Trizub, Ukraynalı çilerin tarihsel önderlerinden, Simon Petlyura’nın dergisinin ismiydi. Petlyura önderliğinde düzenlenen pogromlarda ise (1917-1921) 35 ila 50 bin Yahudinin öldürüldüğü tahmin ediliyor.
Mariupol de, Azov Taburu tarafından kontrol altına alındıktan sonra bir nevi ‘karargah şehir’ haline getirildi, bunun bedelini ise en çok şehirde yaşayan siviller ödedi. Stratejik konumu itibarıyla Rusya sınırına yakın ve denize de komşu olan bu bölge, aynı zamanda Donetsk bölgesine bağlı bir kent ve bütün bu özellikleri, Mariupol’ü askeri ve ticari anlamda Rusya’ya karşı önemli bir üs haline getiriyor. Mariupol, 2014’ten bu yana geçen süreçte, Donbass ile Kırım arasında Ukrayna ve Batı güçleri için önemli bir karargah ve lojistik merkezi olarak değerlendirildi.
Maydan’ın ardından başlayan saldırılar
Mariupol aynı zamanda, Ukrayna güçleri ve Azov Taburu’nun kontrolüne girene kadar ‘anti-Maydan’ eylemlerinin önemli bölgelerinden biriydi. 2014’te yaşanan olaylarda, hem komünistlere, hem de ülkede yaşayan Ruslara yönelik saldırılara karşı başlayan antifaşist ve Rusya destekçisi niteliğe sahip ‘anti-Maydan’ eylemcileri, Donbass bölgesinin diğer bölgelerinde olduğu gibi Mariupol’de de aktif siyaset yürütüyordu.
Video: Ukrayna güçleri Mariupol'ü 2014'te nasıl ele geçirmişti?https://t.co/BXQURa0Aui pic.twitter.com/NBWZxoHj5K
— Erkin Öncan (@erknoncn) April 13, 2022
Mariupol’de 2014 yılının 9 Mayıs’ına giden süreçte, bölgede öz-yönetim ilan eden ve Ukrayna güçleriyle çatışan anti-Maydan eylemcileri arasından üç kişi öldürülmesi, bölgede yaşanacak çatışmaların ilk işaretiydi. Maydan’la birlikte artış gösteren ırkçı saldırılara karşı örgütlenen eylemciler, 18 Mart 2014 tarihinde belediye meclisini kontrol altına aldıktan sonra, dönemin içişleri bakanı Arsen Avakov, yaşanan çatışmalarda 3 sivilin öldürülmesini “Askerler eylemciler tarafından ateş etmeye zorlandılar” ifadeleriyle açıklamıştı.
Mariupol ve 9 Mayıs
Kentte yaşanan en büyük provokasyon ise, Nazi Almanyası’nın yenilgiye uğratılmasının 69. Yıl dönümüne denk gelen 9 Mayıs Zafer Günü’nde yaşandı. Mitinge yönelik engelleme çabaları, sivil halkın üzerine ateş açılmasıyla sonuçlandı. Katılımcılar ise, sivillere ateş açmayı reddedip İçişleri Bakanlığı’na ait bir binaya barikat kuran polisleri savunmaya geldi. Ukrayna ordusu ise, bu binaya ağır silahlar ve tanklar kullanarak saldırdı.
Yaşanan çatışmalara ilişkin açıklamalarda bulunan Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, ‘Rus ayrılıkçılardan ölen çok sayıda kişi olduğunu’ söylerken, dönemin Ukrayna İçişleri Bakanı Arsen Avakov da, Facebook hesabından yaptığı paylaşımda ‘20 teröristin öldürüldüğünü’ açıklamıştı.
Mariupol sağlık yetkililerine göre, Ukrayna güçlerinin düzenlediği saldırılarda en az yedi kişi öldü ve bazıları ağır 39 kişi yaralandı.
Dönemin milletvekillerinden, aşırı çi Oleg Liaşko da, Facebook hesabından yaptığı paylaşımda Kiev yönetiminin ‘kimseyi canlı ele geçirmeme’ kararı aldığını belirterek “Teröristler içeride barikat kurdu ve şimdi karşı ateş açıyorlar. Kimseyi canlı ele geçirmeme emri verildi” ifadelerine yer vermişti.
Hem ABD’li, hem de Ukraynalı yetkililer tarafından birinci ağızdan kabul edilen bu sivil ölümleri, bölge halkını bekleyen 8 yıllık terör döneminin habercisiydi.
Mariupol’ün aşırı çiler tarafından ele geçirilmesinin ardından, Donetsk güçleri şehri yeniden kontrol altına almaya çalıştıysa da başarılı olamadı ve çatışmalar, 2015 Minsk anlaşmasıyla birlikte dondurulmuştu.
/
O tarihten itibaren, Azak Denizi’nin en büyük liman kenti olan Mariupol, karargahını kent merkezine taşıyan Azov tarafından yeni bir üs haline getirildi. Bölge halkı uzun süreli yoksulluğun ve artan işsizliğin gölgesinde 8 yıl geçirdi. Bu, bölgede kurtarılan sivillerin Ukrayna makamlarına duyduğu öfkenin yalnızca son operasyonlardan ibaret olmadığını gösteriyor.
Azovstal’da sıkışıp kalan son Nazi güçlerinin tasfiyesinden sonra ise, kentte büyük çaplı bir seferberlikle yeniden inşa sürecinin başlatılması öngörülüyor. Bu yeniden inşanın en büyük simgesi ise, kuşkusuz 8 yıl önce kanlı bir şekilde bastırılan 9 Mayıs Zafer Günü kutlamaları olacak.