Son günlerde yaşanan provokasyonlara tepki gösteren Haber7 Yazarı Mahmut Bıyıklı, bugünkü köşe yazısında, Türkiye’deki ajanların hoca kisvesi …
Son günlerde yaşanan provokasyonlara tepki gösteren Haber7 Yazarı Mahmut Bıyıklı, bugünkü köşe yazısında, Türkiye’deki ajanların hoca kisvesi altına girerek eylemlerini sürdürdüğüne dikkat çekti.
İşte Mahmut Bıyıklı’nın “Profesyonel provokatörler” başlıklı yazısı:
Yabancı istihbarat servislerine ve uluslararası bazı odaklara çalışan etki ajanlarının en yoğun olduğu ülkelerden birinde yaşıyoruz.
Çeşitli kılıklara giren bu ajanların en başarılı oldukları meslek dalı maalesef hocalık.
Hoca kisvesine giren her görevli kısa sürede çevre oluşturup cemaatleşiyor.
Önce İslami kavramlardan birisini seçip vakıf kuruyor sonra bir dergi derken kısa sürede kurumsallaşmış oluyor.
Gönlü güzel milletimiz de din adına konuşan herkesi hoca bilip arkasına düştüğü için şerli adamlar kısa sürede taban buluyor.
At hırsızı gibi adamlara anında Hocaefendi sıfatı yükleniyor. Bunların maneviyatını yüksek gösterecek menkıbeler uydurulup saf kalabalığa üfleniyor.
O üflemeler kısa sürede algıya dönüşüp zihinler teslim alınıyor. Proje uygulayıcısı bu etki ajanları sosyal mecraları kullanmakta çok mahirler.
Dijital alanın bütün imkânlarından yararlanıyorlar.
Meşhur olmanın yolu toplumun sinir uçlarına dokunmaktan geçer. Onlar da bunu iyi bildikleri için hemen her konuda ahkâm kesip reytinglerini artıyorlar. Para sıkıntıları zaten yok.
Sosyal medya örgütlenmeleri milyonlarca üyesi her şehirde teşkilatı olan partilerden bile daha güçlü. İstedikleri zaman TT olup Türkiye ve dünya gündemine girebiliyorlar.
Bu yapılar psikolojiyi ve sosyolojiyi o alanda çalışma yapan akademisyenlerden daha iyi biliyor desek abartmış olmayız.
Aklını kiraladıkları tabanlarına gerekli yüklemeler önceden yapılıyor. Kendilerine gelebilecek eleştirileri bildikleri için şu konularda hocamıza ve cemaatimize iftira atacaklar diyerek eleştirilerin önünü kesmiş oluyorlar.
Önceden bu telkini alan tabandaki saflar kim ne derse desin hocamıza iftira atılıyor diyerek akletme muhakeme etme zahmetine katlanmadan teslimiyetlerini sürdürüyor.
Mesela FETÖ’nün bunca ihanetine rağmen hala peşinden giden mankurtlaştırılmış on binlerce insan var aramızda.
Sömürgeciliğin en tehlikelisi zihni sömürgeciliktir.
Bu ülkede ne Fetö biter ne Fetö benzeri hoca kılıklı etki ajanları.
Onları bitirmek mümkün olmadığı için milletimizin uyanışını sağlayacak bu yapılara kapılmalarını önleyecek bilinçlendirme çalışmaları yapmamız gerekiyor.
Burada Diyanete büyük görev düşüyor. İnsanların dini beslenme ihtiyacını hayatın her alanına yayacak çalışmalar yaparak bu yapılara fırsat vermemeli.
Ben olsam Müslüman doğudaki tüm mekteplere ‘eleştirel düşünme’ dersleri koyardım diyen Aliya’ya rahmet olsun.
Milli Eğitim aklını kiraya vermeme dersleri koymalı.
Kimin provokatör neyin provokasyon olduğunu kavrayamayan kitleler vatanı uçuruma götürür. Yaşattıkları travma kolay atlatılamaz.
FETÖ’nün bıraktığı hasar ortada.
Son günlerde gündemimizi meşgul eden hoca kılıklı bir aktörün oyunlarını hep birlikte izliyoruz.
Dünya savaşlarla boğuşurken insanlık yeni krizlerle uğraşırken devletimiz büyük meselelerle mücadele ederken bir şarlatan her şeyi allak bullak ediyor.
Biz bu oyunları çok gördük. Oyuncular değişik ama oyun aynı.
Hep birlikte izliyoruz. Ülke itinayla karıştırılıyor. Örtülü örtüsüz bir provokasyon var.
İyi yetiştirilmiş provokatörler yine sahnede.
Kimi hoca kılığında kimi doktor kimi polis! Bazıları gaddarı oynuyor bazıları mazlumu.
Şüphesiz hepsi de rolünde gayet başarılı. Allah bu memleketin yardımcısı olsun!
Makul mantıklı bildiğimiz İslami camiadaki bazı isimler de maalesef provokatörleri aklayacak açıklamalar yapıyor.
Provokasyon yapma noktasında profesyonelleşmiş bir yapıyı İslami cemaat olarak görüp başındaki meczuba da Hoca mücahit vs sıfatını vermek saflıktan başka bir şey değildir.
Bu arkadaşlara marjinal olmak ile mücahid olmak arasındaki farkı hatırlatmak gerekiyor.
Aksiyon ayrı provokasyon ayrı. Mesela Aksiyon ve dava adamı Necip Fazıl yanındaki heyecanlı gençlere “Kanunları gerebildiğiniz kadar gerin, ama koparmayın” der. Bu adamlar germe değil kökten koparma kaos çıkarma derdinde.
Her şey apaçık ortada.
Merhum Erbakan Hoca bütün hakları elinden alınmasına, partileri kapatılmasına, demokratik hakkı olan iktidardan düşürülmesine rağmen hiçbir zaman Müslümanları sokağa çağırmadı hiçbir sevenini devlete karşı kışkırtmadı.
Provokatöre Hoca demek bu asil kavrama ve derin anlamına hakaret olur.
Bu ülke ne soylu hocalar gördü.
Sami Ramazanoğlu, Zahit Kotku Muhammed Raşid Erol, Gönenli Mehmet Efendi gibi gerçek Hocalar milyonlarca insana rehberlik ettiler.
Baskı gördükleri en zor zamanlarda bile sevenlerini sokağa çekmeden taşkınlığa fırsat vermeden uhulet ve suhuletle iman hizmetinde bulundular.
Dini hayatın önündeki engelleri tamamen kaldırıldığı bir dönemde bu kalkışmaları yapmak dertlerinin din iman hizmeti olmadığının işaretidir.
Samimi bir şekilde iman hizmeti yapmak isteyenler Cumhuriyet tarihinden böylesine özgür bir ortamı hiçbir zaman yakalayamadı.
Velev ki baskı bile olsa bu dil bu tavır Müslümanca bir ahlaka sığmaz.
FETÖ gibi kendine inanan saf insanları yanlışa yönlendirmek batağa çekmekten başka bir şey değildir.
Kolluk kuvvetlerinin orantısız güç kullanmasını eleştirdiğimiz gibi halkı sokağa döken provokatörü de eleştirmezsek yanlış yapmış oluruz.
Fitne dönemlerinde dahi gerçek hocalar aklıselimden taviz vermemiştir.
Bu hususta meramımızın tam anlaşılması adına Halil İbrahim Kutlay hocanın Suriyeli büyük alim Nurettin Itr Hocaefendiye dair hatırasını hatırlatmakta fayda görüyorum.
Esed rejiminin baskısını artırdığı zamanlarda Halep’te Şerîa Fakültesi’nin açılması için azamî gayret gösterir Nurettin Itr Hoca. Kanunlar çerçevesinde diplomatik bir mücadele verir. Radikal bir tutum takınmaz. Talebelerini de bu hususta uyarır.
Kutlay Hocanın da bulunduğu mecliste “Halep Şerîa Fakültesi’nin açılmasını geciktirenler Allah nezdinde sorumlu değiller mi?” diye hararetle soru soran talebesine “Bu fakültenin açılışında hizmeti, payı ve hissesi olanlardan Allah razı olsun,” diye cevap verir.
Yine “Bu kadar önemli bir fakülteyi açmamakta direnenler hakkında ne dersiniz?” sorusuna “Açıldığı için Allah’a şükrederiz.” Diyerek anlamsız ve gereksiz çatışmalardan uzak tutar talebelerini.
İşte aklıselim bir hocaya yakışan tavır budur. Kendisine bağlı olan insanları terörize edenler masum görülemez.
Radikal ve marjinal tavır var olan güzellikleri de yok eder.
Emniyetin orantısız güç kullanımı kadar ortada orantısız bir provokasyon olduğunu gözden kaçırmamak gerek.
Allah memleketimizin ve milletimizin yardımcısı olsun. Bize hakikatli Hocalar ülkesinin derdiyle dertlenen önderler nasip etsin.
Fitnecilerin şerrinden de cümlemizi muhafaza etsin. Amin.