ABD dış politikasının duayeni olarak kabul edilen Henry Kissinger, Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’nda Ukrayna kriziyle ilgili toprak ödünü …
ABD dış politikasının duayeni olarak kabul edilen Henry Kissinger, Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’nda Ukrayna kriziyle ilgili toprak ödünü karşılığı barış anlaşması tavsiye etmesi sonrası, 5 Temmuz’da ‘Liderlik’ isimli kitabının yayımlanması öncesi Sunday Times’a konuştu. ABD’nin 1969-75’teki Ulusal Güvenlik Danışmanı, 1973-77’deki Dışişleri Bakanı olan Kissinger, ABD’nin bugün 1955-1975’teki Vietnam Savaşı’na kıyasla sonu görünmez şekilde daha bölünmüş olduğunu söyledi.
Amerikan Ulusal Seçim Çalışmaları anketleri, Demokratlar ile Cumhuriyetçilerin birbirlerini siyasi rakipten ziyade düşman olarak gördüklerini giderek irken, ABD’de son birkaç on yılda yükselen ‘partizan antipatiyi’ eleştiren Kissinger, ‘1970’lerin başında her iki partiye de meyletmek mümkünken artık birbirine düşmanlığın kök saldığını’ belirtti.
1950’lerden beri Cumhuriyetçi olan Kissinger, “Ulusal çıkar anlamlı bir terimdi, başlı başına bir tartışma konusu değildi. Bu sona erdi. Şimdi her yönetim, muhalefetin farklı öncüller üzerine inşa edilmiş şekilde bitmek bilmeyen düşmanlığıyla karşı karşıya. Şu anda Amerika’da dile getirilmeyen ama en gerçek tartışma, Amerika’nın temel değerlerinin geçerliliğinin kalıp kalmadığı hakkında” dedi.
Sunday Times, ‘Amerika’nın temel değerleriyle Amerikan Anayasasının kutsal statüsü ve bireysel özgürlük ile kanun önünde eşitliğin önceliğine atıfta bulunulduğunu’ yazdı.
Kendi bakış açısından Demokrat Parti’nin sol kanadına atıfla ‘ilerici solun’ halihazırda benimsediği duruşu “Bu temel değerler altüst olmadıkça ve onların icra etme ilkeleri değişmedikçe, dış politikamız bir yana, kendi iç politikamızı bile yürütmeye hiçbir ahlaki hakkımız yok” diye yorumlayan Kissinger, bunu esefle karşıladığını belirtti.
‘Birleştirmek için bazen dış şok ya da dış düşmana başvurulur’
‘Bunun henüz yaygın bir görüş olmadığı, ama diğer her şeyi kendi yönünde itmek ve birleştirici politikaları engellemek için yeterince öldürücü kuvvetinin olduğu’ uyarısını yapan Kissinger, ‘bunun muhtemelen tüm üniversitelere ve medyanın çoğuna hakim olan geniş entelektüel topluluğun görüşü olduğunu’ söyledi. ‘Bu tür aralarında köprü kurulamaz bölünmelerin’ nelere gebe olduğunu “Ya toplum çöker ve artık hiçbir liderlik altında da görevlerini yerine getiremez ya da onları aşar” diye dile getirdi. ‘Bu bölünmeyi birleştirmek için bazen bir dış şok ya da dış düşmana başvurulması’ taktiğine dikkat çekti.
1973’te Nobel Barış Ödülüne layık görülen realpolitik ve jeopolitik duayeni, “Ortadoğu ve Asya’nın Avrupa ve Amerika ile ilişkilerinde büyük sorunlar yaşanacak” öngörüsünde bulundu.
Ukrayna operasyonuyla ilgili Rusya Vladimir Putin’i “Yaptıklarının mazereti yok” diye eleştiren Kissinger, ‘her zaman düşünceli bir analist olarak gördüğü Putin’in düşüşteki bir ülkenin başı olduğu ve bu krizde orantı duygusunu kaybettiği’ iddiasında bulundu.
Finlandiya ve İsveç’in üyelik başvurularının Türkiye’ye takıldığı NATO’dan ‘bileşenleri illa uyumlu görüşlere sahip olmayan kurum’ diye söz eden Kissinger, ‘Rusya’nın Ukrayna operasyonuna birlik içinde yanıt veren ittifakın Avrupa ile Amerika’nın işbirliğini neredeyse benzersiz şekilde yansıtan bir kuruma dönüştüğü için sürdürülmesi gerektiğini’ söyleyerek şöyle devam etti:
“Ukrayna konusunda bir araya geldiler, çünkü bu eski tehditleri andırıyordu ve çok başarılı oldular ve ben de yaptıklarını destekliyorum. Artık soru, bu savaşın nasıl sona erdirileceği olacak. Sonunda hem Ukrayna hem de Rusya için birer yer bulunmalı, eğer ki, Rusya’nın Çin’in Avrupa’daki ileri karakolu olmasını istemiyorsak.”
1970’lerde ABD’nin Çin’le yumuşamasının mimarı, “Dünya hakimiyetinin Çin’e özgü bir kavram olduğuna inanmıyorum, ancak bu kadar güçlü olmaları mümkün olabilir. Ve bu bizim çıkarımıza olmaz” dedi. ‘Kendi yönetim sistemleri birbirleriyle uyumsuz olan ABD ile Çin’in en nihayetinde birbirine rakip yarışmacılar olarak karşı karşıya kaldığını’ belirten Kissinger, “Bu tam da teknolojinin, bir savaşın uygarlığı yok etmese de gerileteceği güce eriştiği dönemde oluyor” ikazını yaptı. ‘İki süper gücün felakete yol açacak bir çarpışmanın olmasını önlemek için asgari bir ortak yükümlülüğe sahip olduğunu’ vurguladı.
‘Bazı ülkelerin bu rekabeti istismar etmek isteyeceği kesinken ve bazı ülkeler de ya ABD ya da Çin’in yardımından medet umarken, iki süper güç arasında diyalog eksikliğinden derin endişe duyduğunu’ dile getiren Kissinger, “Yani çok zor bir döneme giriyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.