enflasyonemeklilikötvdövizakpartichpmhp
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
9°C
İstanbul
9°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C
Salı Çok Bulutlu
12°C
Çarşamba Az Bulutlu
13°C

Kılıçdaroğlu’na tepki: Nefret tohumları ekiyor

Osman Boyraz’ın açıklamalarından satır başları: 27 Mayıs ve sonrasında atılan gazete manşetlerine baktığımızda, Demokrat Parti ve Menderes’e …

Kılıçdaroğlu’na tepki: Nefret tohumları ekiyor
25.05.2022
108
A+
A-

Osman Boyraz’ın açıklamalarından satır başları:

27 Mayıs ve sonrasında atılan gazete manşetlerine baktığımızda, Demokrat Parti ve Menderes’e yapılan operasyonlara baktığımızda bugün ile büyük benzerlikler görüyoruz. Kasalarda paralar saklandığı, ailesinin masraflarının devlet tarafından karşılandığı, yazlık villadan tutun, kaçma yalanlarına kadar gazetelerde büyük bir operasyon yürütüldü. Ancak o gün halkın inanmadığı bu suçlamaların darbe süreci sonrası yalan olduğuda doğrulandı, hepimiz gerçeği biliyoruz. 17-25 Aralık ve sonrasında yaşanan süreçte de atılan iftiralar, söylenen yalanlar 27 Mayıs ile neredeyse birebir aynı başlıkları karalamaları taşıyordu.

Her ne kadar 17-25 Aralık ve 15 Temmuz kurgulayanlar açısından siyasi duruş sayesinde başarısızlıkla sonuçlansa da yalan ve iftiraları Kılıçdaroğlu marifetiyle ayakta tutulmaya çalışılıyor. Öyle ki 27 Mayıs’ta darbeyi yapanlar bile, bir kısmı kışlaya geri dönmemeye niyetlenseler bile, idareyi bir süre  sonra sivillere bırakma ihtiyacı duydular. Çünkü artık demokrasi ve seçimler bu ülkenin karşısında durulamayacak tek geçer yoluydu. Darbe süreçlerinde yaşadığımız gibi zorla belki kısa süreli ihlal edilebilirdi ama akıntıya da karşı gelinemezdi. Ancak bugün Kılıçdaroğlu tüm vesayet girişimlerini mağlubiyete uğratan demokrasi zaferi seçimlere rağmen akıntıya karşı duruyor, vesayetçilerin Fetöcülerin argümanlarını söylemlerini ayakta tutmaya çalışıyor. 

Sizi ben bile kurtaramamdan kontrollü darbeye kadar  aradan geçen 50 yıla rağmen bu zihniyette değişen bir şey yok aslında. Her ne kadar gezi ile vesayet sokağa, 17-25 aralık ile yargı ve emniyet içerisinde ki FETÖ yapılanmasına, 15 Temmuz ile asker içerisinde ki FETÖ yapılanmasına dayandırılmaya çalışılsa da 27 Mayıs’tan bugüne kadar vesayetin aktörleri değişse de, sözcü değişmedi. Kılıçdaroğlu ile bu süreç zirveye taşındı. 

DEVLET TERBİYESİ VE GENEL AHLAK KONUSU

Ülkenin en kritik konularında, devletin bağımsızlığı ve toplumun bekası konularında alenen yalan söylemek, dış ülkelerin tezlerini kendi ülke tezlerine karşı kullanmak ve sahiplenmek, siyaset kurumunu ve devlet yapısını işlemez hale getirmeye çalışmak tehdit etmek, şantaj, aile bireylerini hedef almak ideolojinin değil, devlet terbiyesinin ve genel ahlakın konusudur. 

Dolayısıyla aslında Kılıçdaroğlu ile aradaki fark ideolojik değil ahlaki bir farktır.

“ÇOK TEHLİKELİ BİR DURUM”

Kılıçdaroğlu’nun yaptığı çok tehlikeli bir durum var. Bürokrasiyi tehdit ederek devlet kurumlarını hedef alıyor, özel sektörü yabancı yatırımcıları tehdit ederek ekonomiyi hedef alıyor, siyaset kurumunu tehdit ederek işlevsiz kılamaya çalışarak demokrasiyi hedef alıyor. Ancak bunların yanında daha büyük bir tehlike oluşturmaya çalışıyor.

“TOPLUMUN İÇİNE NEFRET TOHUMLARI SAÇMA”

En ağır hakaretleri, karalamaları yalanları bu kadar kolayca dile getirmesi, toplumun tüm kesimlerini farklı başlıklar altından hedef alması ve  tehdit etmesi bu amaçla. Ülkelerin toplumun hatta sorun yaşanan kesimlerin bile bir araya geldiği afetlerde acılarda bir araya getiren duyguyu, yardımlaşmayı hedef aldığına defalarca şahit olduk. Acıları ve beraberlikleri bile ayrışma kutuplaşma ve dışlama vesilesi yapan bir isim Kılıçdaroğlu. 

Ülke ekonomisini, güvenliğini, üniversitelerini, bürokrasisini iş adamlarını hedef almak, kendisinden olmayan herkesi hukuk dışı ilan etmek, düşman ve nefret dili kullanmak her seyden önce bu ülkenin gençlerinin geleceğini çalmaya çalışmaktır. Toplumun içine nefret tohumları saçmak demektir. 

Kılıçdaroğlu nefretin, tehditin, yalanın ve şantajın siyaset olarak değerlendirilmesini kabul görmesini istiyor. Bizler için ise siyaset sadece ülkemizin  değil dünyanın daha yaşanılabilir daha güzel bir yer olması için söz söylemek, eyleme geçmek demek. Güzellikleri bu ülke ve toplumun en iyisini alabilmesini mümkün kılmak demek.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.