Türkiye Cumhuriyeti önderliğinde Bangladeş, Endonezya, İran, Malezya, Mısır, Nijerya ve Pakistan ile kurulan D-8 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 25 …
Türkiye Cumhuriyeti önderliğinde Bangladeş, Endonezya, İran, Malezya, Mısır, Nijerya ve Pakistan ile kurulan D-8 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 25. yılını doldurdu. Bu kapsamda düzenlenen basın toplantısına Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kaya, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, CHP Milletvekili Abdüllatif Şener, İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, eski Çevre Bakanı Mehmet Ziyattin Tokar’ın yanı sıra İran’ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Farazmand gibi teşkilata üye olan ülkelerin büyükelçileri katıldı. Eski Başbakan Tansu Çiller ve Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Recai Kutan ise toplantıya bir mesaj gönderdi.
Çırağan Sarayı’nda düzenlenen toplantıda konuşan Karamollaoğlu, eski Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın bu teşkilat için önemine dikkat çekti. Karamollaoğlu “ D-8’ler İslam İşbirliği Teşkilatı’ndan sonra, İslam dünyasının somut olarak ortaya koyduğu tek küresel organizasyondur. Yine İslam dünyası açısından içinde bulunduğumuz yüzyılın en önemli dış politika hamlelerinden biridir. Şüphesiz bu oluşumun hayata geçmesinde en büyük emek ve pay ise merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a aittir. Tarihi bir günün yıldönümünde ve yine tarihi bir mekânda bir araya geldik. 15 Haziran 1997 tarihinde 8 üye ülkenin devlet ve hükümet başkanları İstanbul’da bir araya gelmiş ve buradan tüm dünyaya D-8’lerin kuruluşunu ilan etmişlerdi. Bugün bu önemli olayın, bu tarihi imzanın 25. yıldönümü için bir aradayız” dedi.
‘Mevcut dünya düzeninin insanlığa huzur ve saadet getirmeyeceği çok açık bir şekilde gözükmektedir’
Karamollaoğlu, “İslam dünyası olarak, böylesi bir vizyon ve irade yoksunluğunu acı ve dramatik bir şekilde sıkıntılarını yaşıyoruz” ifadelerini kullanarak “Gerçekten mevcut dünya düzeninin insanlığa huzur ve saadet getirmeyeceği çok açık bir şekilde gözükmektedir. İnsanlık hızla büyük bir felakete sürüklenmektedir. Bugün Doğu’dan Batı’ya, Asya’dan Avrupa’ya, Suriye’den Ukrayna’ya her yerde kaos hakim. Diyaloğun yerini çatışma, adaletin yerini çifte standart, eşitliğin yerini üstünlük, hakça paylaşımın yerini sömürü, insan haklarının yerini baskı ve tahakküm almış durumda” diye konuştu.
‘D-8’ler kurulurken olan sergilenen heyecan korunabilseydi, hem İslam dünyası hem de yeryüzü bugün çok farklı durumda olurdu’
D-8 teşkilatının potansiyelini iyi kullanamadığına işaret eden Karamollaoğlu “D-8’ler sahip olduğu ekonomik ve stratejik potansiyelle bu kötü gidişata son verebilecek en önemli adımlarından ve adreslerden birisidir. Kuruluşundan bugüne aradan geçen tam çeyrek asra rağmen, bu potansiyelin doğru ve verimli bir şekilde kullanılmadığını ise üzülerek ifade etmek mecburiyetindeyim. Eğer D-8’ler kurulurken sergilenen heyecanın, azim ve kararlılık, şu geçen 25 yıllık süreçte olması gerektiği gibi ortaya konulabilseydi, hem İslam dünyası hem de yeryüzü bugün çok ama çok farklı bir durumda olurdu. İşte kaybedilen bu zaman ve imkanları da telafi etmek adına bugün hepimize çok daha büyük sorumluluklar düşmektedir. Artık kaybedecek tek bir dakikamız dahi yoktur” ifadelerini kullandı.
‘D-8 ülkeleri 1 milyarı aşan nüfusu, 4 trilyon dolara yaklaşan ekonomisi, 7.5 milyon metrekareyi aşan coğrafyası ile muhteşem bir güce sahiptir’
Bu teşkilatın sadece ekonomik bir organizasyon olmadığını söyleyen Karamollaoğlu, şu ifadeleri kullandı:
‘Neden İslam ülkelerinde gelir dağılımı bozuk, neden en fazla ihtilaf ve çatışmanın olduğu bölgeler İslam coğrafyası’
“Her türlü kaynak ve imkana rağmen İslam ülkeleri olarak neden bu haldeyiz” sorusunu soran Karamollaoğlu “Neden İslam ülkelerinde gelir dağılımı bozuk? Neden en fazla ihtilaf ve çatışmanın olduğu bölgeler İslam coğrafyası? Neden işsizliğin en yüksek olduğu, adalet sisteminin en sıkıntılı olduğu ülkelerin başında İslam ülkeleri geliyor? Bu tablo bizlere hiç ama hiç yakışmıyor. İnsan var, imkan var, kaynak var fakat neden ilerleyemiyoruz? Bunları derinlemesine sorgulamak ve bu problemlerin çözümüne hep birlikte odaklanmak mecburiyetindeyiz. Çünkü evini, yurdunu terk etmek zorunda kalan yüzbinlerce masum insana karşı sorumluluklarımız var. Bombalar altında can veren emzikli bebeklere karşı sorumluluklarımız var. ‘Kenar-ı Dicle’de bir kurt kapsa koyunu, delir de Adl-i İlahi Ömer’den sorar onu’ diyen bir inancın mensupları olarak, Akdeniz’de can veren kadınlara, çocuklara, hayatının baharındaki gençlere karşı sorumluluklarımız var” ifadelerini kullandı.
‘Karamsar değiliz, kendi benliklerimizi koruyup yeniden kardeşliği esas alacağız’
“Tüm olumsuzluklara rağmen asla karamsar değiliz. Biz hiç umudumuzu kaybetmedik ve hiçbir zaman da kaybetmeyeceğiz” diyen Karamollaoğlu, çözüm önerilerini şu şekilde sıraladı:
‘D-8’in amaçlarını gerçekleştirecek siyasi iradede bir zayıflama ortaya çıkmıştır’
CHP Milletvekili Abdüllatif Şener de teşkilatın önemine vurgu yaparak “Dünya sistemi içerisinde ülkeler arası ilişkiler eşit değildir. Dünya kaynaklarına erişim adaletli değildir. Bunu sadece ekonomik sistem olarak da düşünmemek lazım, siyasi açıdan da bir eşitliğin olmadığı açık seçik görülmektedir. Böyle bir ortamda Necmettin Erbakan hocamızın girişimiyle D-8 girişiminin başlatılmasındaki en önemli sebep, önce bu 8 İslam ülkesinin bir araya gelmesidir. Dünya sistemi içerisinde bu üye ülkelerin daha büyük bir ekonomik güç olarak ortaya çıkmalarını sağlamaktır. Ama aynı zamanda bu dünya siyasi karar alma sürecinde etkin olabilmesi için girişimlerin ve çalışmaların başlatılması anlamına gelmekteydi” dedi.
D-8’in mevcut durumda aktif ve işlevsel olmadığına dikkat çeken Şener “Çünkü bunu gerçekleştirecek siyasi iradede bir zayıflama ortaya çıkmıştır. Umut ediyorum ki, D-8’in sahip olduğu mana önümüzdeki dönemde tekrar canlanacak ve siyasi irade buraya yüklenen anlamı daha iyi hissedecek” ifadelerini kullandı.
‘Zenginleşmenin Asya’ya kaydığı ve İslam coğrafyası üzerine geldiği bir süreçte bu fırsatlar ittifaklarla çözülebilir’
İYİ Parti Grup Başkanı Tatlıoğlu “İslam dünyası, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 25’i ama dünya milli gelirinin 25’te biri. Bu sadece ekonomik gelişmemişlik ile açıklanamaz. Aynı dünyada demokratik ve özgürlük gelişmemişliği ve hukuk devleti eksikliği çok açıktır. Baktığınızda, dünyanın ağırlığının Asya’ya kaydığı bir dönemde, 1945’ten sonra Batı’nın, Avrupa’nın savaşmamak üzerine kurduğunu görüyoruz. Yüzyıllardır savaşan Çin ve Japonya’nın kurdukları ittifaklarla, tedarik zincirleriyle büyük bir zenginleşmeyi ortaya koyduklarını görüyoruz hep beraber. Zenginleşmenin Asya’ya kaydığı ve İslam coğrafyası üzerine geldiği bir süreçte bu fırsatlar ittifaklarla çözülebilir. D-8, Türk devlet teşkilatlarından da ilavelerle 15’e çıkarılabilir” ifadelerini kullanarak, üye ülkelerin cazibe merkezi haline getirilmesine işaret etti.
‘Birleşmiş Milletler’in kuruluş amacındaki temel meselelerde ne yazık ki netice alınamamıştır’
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise “Bugün karşı karşıya kaldığımız adaletsizlikler, haksızlıklar, sömürgecilik döneminden, emperyalizmin yayılmacı dönemlerinden kalma meseleler. Bunlar günümüzde de acılara acılar katmaktadır. Birleşmiş Milletler’in kuruluşu barış, güvenlik, insan hakları ve sosyal adaleti sağlamak gibi temel meseleler üzerine oturmuş ama ne yazık ki o temel meselelerden netice alınamamış vaziyettedir. Bu yüzden bölgesel organizasyonlar ortaya çıkıyor. D-8 de bunlardan biri olarak düşünülür. Burada önemli olan ekonomik işbirliği. Ekonomik işbirliklerinin netice verebilmesi için temel bazı prensipler vardır. Mesela Avrupa Birliği önümüzde çok somut bir örnek. İnsan hakları ve serbest piyasa ekonomisi çerçevesi içerisinde bugün dünya toplumunun takdirle izlediği bir refah ortamı oluşturdular. Halbuki 50-60 yıl önce birbirlerini yok eden ülkelerdi” ifadelerini kullandı.