Kındap, AA muhabirine, jeotermal enerjide Türkiye’nin kurulu gücündeki payının yüzde 1,66, elektrik üretimindeki payının ise yüzde 3,2 olduğunu …
Kındap, AA muhabirine, jeotermal enerjide Türkiye’nin kurulu gücündeki payının yüzde 1,66, elektrik üretimindeki payının ise yüzde 3,2 olduğunu söyledi.
Jeotermalin tek bir kullanım alanı ile sınırlı olmadığını ifade eden Kındap, 1686 megavatlık santral kurulu gücü dışında 5 bin 20 megavatlık da konut ve sera ısıtma, turizm gibi doğrudan kullanım gücü olduğunu vurguladı.
60 MİLYAR METREKÜPTEN FAZLA BİR DOĞAL GAZ TÜKETİMİNE DENK
Kındap, MTA ve sektörün yaptığı çalışmalar sonucunda keşfedilmiş potansiyel miktarın ise 62 bin megavat ısı (MWt) olduğuna işaret ederek, “Bu 60 milyar metreküpten fazla bir doğal gaz tüketimine karşılık gelebilecek büyük bir potansiyel. Bugün Türkiye’nin kullandığı bir yıllık gaz miktarını rahatlıkla karşılayabilecek enerjidir bu.” diye konuştu.
Şu an farklı ülkelerde yatırım yapan pek çok Türk yatırımcı bulunduğunu ve bu ülkelerin başında Kenya, Endonezya, Hırvatistan ve diğer Balkan ülkeleri bulunduğunu ifade eden Kındap, şöyle devam etti:
“Jeotermal enerji, tecrübelerimizi ve bilgimizi ihraç ettiğimiz tek enerji dalı. Hem arama faaliyetleri, hem de sondaj ve santral yatırımları noktasında şu an birçok şirketimiz bu ülkelerde iş yapar durumda. Bizim iş modelimiz dünyanın diğer ülkelerine göre çok farklı ve aranan bir iş modeli. Çünkü biz jeotermalde anahtar teslim projeler yapıyoruz. Aslında petrol, gaz ve jeotermal gibi yer altı madencilik işlerinde anahtar teslimi diye bir kavram yoktur. Çünkü yerin altında çalışmak multi disipliner birçok alanda uzmanlık gerektirir. Ama Türk özel sektörü jeotermalde anahtar teslimi kavramını bu sektöre kazandırdı. Biz aramadan sondaja, hatta işletmeye kadar olan yelpazede her işi kendimiz yapabilecek bir özelliğe kavuştuk. Bu nedenle jeotermalde gelişmeye aday ülkeler bu özelliğimizi çok seviyorlar.”
Sektörde toplamda yerlilik oranının da çok yüksek olduğunu dile getiren Kındap, “Şu an toplam yerlilik oranının yüzde 70’lere rahatlıkla ulaştığını söyleyebilirim.” ifadesini kullandı.
“DÖRT GÖZLE YENİ AÇIKLANACAK TARİFEYİ BEKLİYORUZ”
Kındap, kısa adı YEKDEM olan Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması uygulamasının, Türkiye’nin en iyi teşvik sistemlerinden biri olduğuna değinerek, ilk YEKDEM döneminin 31 Aralık 2020’de süresinin dolduğunu, Kovid-19 salgını yüzünden altı aylık bir uzatmaya gidildiğini anımsattı.
Bu sayede birçok yenilenebilir enerji projesinin hayata geçmesinin sağlandığını ve hayata geçirilen ikinci YEKDEM mekanizmasının 2021’in ikinci altı ayından itibaren 2025 yılına kadar geçerli olduğunu anımsatan Kındap, “Mevcut mekanizmada bir önceki YEKDEM dönemine göre birçok şart değişti. Fiyatlardaki önemli düşüş yatırım ortamını olumsuz etkileyerek, yatırım fırsatlarını ortadan kaldırdı. Mevcut şartlarda sektörümüz her sene 200-300 megavat seviyesinde ilave kurulu gücü devreye alabilecek bilgi, teknoloji ve sermaye yapısına sahip. Buna karşılık yeni YEKDEM döneminde ise yatırımlarımız tamamen durdu. Ancak, makul fiyatlar ve iyi teşvik mekanizmaları ile 62 bin megavat ısının keşfi yapılmış ve santral yatırımlarına uygun 3 bin 500 megavatlık kısmını hemen ve hızlıca devreye alabiliriz.” diye konuştu.
“YENİ TARİFE, SEKTÖRÜN İHTİYACINI KARŞILAMIYOR”
Kındap, son iki senede yaşanan bu gelişmelerin yetersiz kaldığının fark edildiğini kaydederek, “Hem yasa ve mevzuat tarafının hem de yeni tarifelerin sektörün ihtiyacını karşılamadığı ortada. Bu konudaki görüşmelerimiz Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’mız nezdinde devam ediyor. Dört gözle yeni açıklanacak tarifeyi bekliyoruz. Umarım önümüzdeki aylarda hazırlanacak veya ilan edilecek bu tarife ile jeotermal enerji sektörü daha fazla soğumadan, kaldığı yerden yoluna devam eder.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’de konutlarda jeotermal kullanımının yaygınlaşmasının gerekliliğini de vurgulayan Kındap, “Türkiye’de milyonlarca konutu rahatlıkla ısıtabilecek potansiyele sahipken, bugün itibarıyla jeotermal ile ısınan konut sayımız sadece 150 bin noktasında. Bu da çok düşük bir rakam. Düzenleme tarafında ise bir Isı Kanunu çalışması var. Sektör temsilcileri olarak bizler bunları dile getirdikçe, orada da bir çalışma başladı. Isı Kanunu daha fazla konutun yerli ve milli bir kaynak olan jeotermal ile ısınmasının önünü açacak bir adım olacak.” ifadelerini kullandı.