Yeşil sütun, Kanuni Sultan Süleyman’ın Mimar Sinan’dan İstanbul’un merkezini tespit ederek oğlu Şehzade Mehmet için bir cami inşa etmesini …
Yeşil sütun, Kanuni Sultan Süleyman’ın Mimar Sinan’dan İstanbul’un merkezini tespit ederek oğlu Şehzade Mehmet için bir cami inşa etmesini istemesiyle yapıldı. Suriçinde ölçüm yapan Mimar Sinan, İstanbul’un merkezini tespit ederek, Şehzadebaşı Camii’nin avlu duvarıyla Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Külliyesi’nin kesiştiği yere yeşil bir sütun koydu. Eskiden daha uzun olduğu, bulunduğu yerde dönerek hareket ettiği belirtilen yeşil sütun, yol seviyesinin yükselmesi nedeniyle bu özelliklerini kaybetti. Yeşil sütunun şimdiler de ise çatlaklar oluştuğu ve korumasız kaldığı belirtiliyor.
“GERİ DÖNÜLEMEYECEK ŞEKİLDE HASAR GÖREBİLİR”
Arkeolog Ömer Faruk Yavaşçay, taşın korunması gerektiğini belirterek “Önünde cadde var, buradan geçen bir araba çarparsa bu nokta geri dönülemeyecek şekilde hasar görebilir. Yeşil mermerin üst kısmında zedelenmeler var, çatlaklar var. Alt kısmına kaldırım yapılmış. Taşın zarar görüp görülmeyeceği düşünülmeden, taş döşemişler. Kanuni Sultan Süleyman ve Mimar Sinan’dan İstanbul’a kalan en önemli parçalarından birisi” diye konuştu.
“İSTANBUL’UN EN BÜYÜK MARKASI OLMASI GEREKİRKEN KÖTÜ HALDE”
Arkeolog Ömer Faruk Yavaşçay, Şehzadebaşı Külliyesi’nin güneydoğu köşesine yerleştirilen yeşil granit taşın, Mimar Sinan tarafından suriçi İstanbul’un geometrik ağırlık merkezi olarak belirlenen, bir anıt nokta olduğunu kaydetti.
Yavaşçay “Kanuni Sultan Süleyman, bazı kaynaklara göre vefat eden oğlu için bir camii yaptırmaya başlıyor. O sırada oğlu vefat ettiği için, kendisi için yaptırdığı külliyeyi oğluna adayarak, bu noktaya defnediyor. Dolayısıyla bu noktanın çok özel olmasını istiyor. Mimar Sinan’dan İstanbul’un orta noktasını seçmesini istiyor. Ardından Mimar Sinan ölçümler yapmaya başlıyor. Yan taraftaki yeşil sütunlu yeri tam orta nokta belirliyor ve yeşil sütunu bu noktaya koyuyor” diye konuştu.
Yıllar sonra Evliya Çelebi’nin de bu noktayı kitaplarında anlattığını ifade eden Yavaşçay, “Günümüzde İstanbul’un en büyük markası olması gerekirken şu an çok kötü durumda. Herkes yanından geçiyor, kimse bu noktanın öneminin farkında değil. Taşın bir kısmı toprağın altına gömülmüş durumda. Buranın acilen kurtarılması lazım. Kırılmaz bir camla çevresinin kaplanması lazım. Burası manevi bir yer olduğu için insanlar parçalarını alıp satabilirler. Ayrıca üzerine yazı yazıyorlar, kırıyorlar. Önünde kaldırım taşları var, bu taşlardan arındırıp daha estetik hale getirilmesi lazım” dedi.