İstanbul’da İsrail Ulusal İstihbarat Servisi (MOSSAD) adına çalışarak istihbari bilgi sızdıran 44 kişiye operasyon düzenlenmesine ilişkin detaylar ortaya çıkıyor…
İstanbul’da İsrail Ulusal İstihbarat Servisi (MOSSAD)’nin yönlendirmesiyle Filistinli kişi kurum ve STK’ları takip ederek bilgi sızdıran 44 şüpheliye yönelik düzenlenen operasyonun arka planı netleşmeye başladı.
MOSSAD’ın, bir süredir Türkiye’den duyduğu tehdit algısı nedeniyle kendi güvenlik kaygılarını Türk istihbaratı ile yeterince paylaşmadığı, Milli İstihbarat Teşkilatı‘nın (MİT) ise bu “acemiliklere” sahada yanıt verdiği değerlendiriliyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen “Askeri ve Siyasi Casusluk Operasyonu” kapsamında Türkiye’de danışmanlık adı altında özel dedektiflik faaliyeti yürüten ve İsrail’e bilgi sızdıran kişilere, MİT ve İstanbul Emniyeti tarafından ortak operasyon düzenlendi. Aranan 44 kişiden 31’i yakalandı.
Yasal işlemlerin ardından adliyeye sevkedilenlerin bir kısmı da tutuklandı. Sabah Gazetesi, MOSSAD’a bildirilen kişiler hakkında tehdit, para transferi ve sosyal medya üzerinden itibarsızlaştırma faaliyetleri yürütüldüğünü aktardı.
Son dönemde Türkiye’de İranlı casuslara yönelik yapılan kimi operasyolar, hep “İsrail’le normalleşme sürecine” atıf yapılarak yorumlanmıştı. Bu kez İsrailli casuslara yönelik düzenlenen operasyon ise, akıllara “Normalleşme süreci askıya mı alıyor?” sorusunu getirdi. Uzmanlar, İsrail’de Netanyahu’nun yeniden iktidara gelmesinin, sürecin askıya alınmasına neden olabileceğini değerlendiriyor.
Ankara ise normalleşme sürecinin Netanyahu hükümeti ile de devam ettirilmek istediğini kaydediyor.
‘BİLGİ AKIŞININ OLMASI LAZIM’
İstihbarat uzmanları ise yaşananları daha teknik açıdan değerlendiriyor. MOSSAD hakkında bilgi veren Eski İstihbaratçı Metin Ersöz, şunları söyledi:
“Tüm dünyada servisler arası ilişkilerde bir seviye vardır. Hasım ülke olabilirler ama servisler, siyaseten kopmuş diyaloğu bir ölçüde götürmek zorundadırlar. İsrail’le de böyle bir süreç yaşandı. Biz, dünyadaki bütün servislerle olduğu gibi İsrail servisiyle de istihbarat piyasasında temas halindeydik ama bu, önyargılar nedeniyle koptu. Onların Türkiye’den bir tehdit algısı vardı, bizim de onlardan bir güvensizlik algımız vardı. Bu süreç devam ediyor. Türk servisinin İran’la da, İsrail’le de diyalog kapısının açık olması lazm. Bilgi akışının olması lazım. Yoksa bütün sevisler birbirlerinden tehdit algılıyorlar. Bu tehdidin düşürülmesi lazım. Tabi biz İran’la 1000 yıldır komşuyuz, İsrail ise yeni bir devlet ve çok hata yapıyor. İsrail’in kendi güvenliğine yönelik duyduğu endişelere saygı gösteriyoruz, çünkü onlar Avrupa’dan ve Amerika’da gördükleri güvensizlik ve tehdit algısı nedeniyle yeni bir ülke kurmaya karar verdiler, bu ülkede de kendilerini daha güvende hissediyorlar. Ama bu Yahudi-Nazizme karşı bir kayış olursa bu kabul edilemez. Yani güvenlik algılarını çok yüksek düzeye çıkarıp etraflarında faşizan baskı uygularlarsa, bu kabul edilemez. Şimdi gördüğüm kadarıyla bizimkiler, o dengeyi kurmaya çalışıyorlar.”
‘TÜRKİYE’YE BİLDİRİLMELİ’
Metin Ersöz, Türk istihbaratının İsrailli yetkilileri, bu şekilde davranmaya devam ettikçe üzerlerindeki tehdidi artıracakları yönünde uyardığını, İsraillilerin ise bunu yanlış anladığını belirtiyor.
Ersöz, şöyle devam ediyor:
“Bir istihbarat servisi Türkiye’de kendisine yönelik bir tehdit algılıyorsa, bunu Türk istihbaratına bildirmesi lazım. ‘Senin ülkende bana yönelik bir tehdit var, böyle bir oluşum var’ diye… Bunu Türk istihbaratına bildirdiği zaman o da gerekli önlemleri alır ve koordinasyonu sağlar. Fakat İsrail’in bu nazizme varan yaklaşımı kendi güvenlik ve huzuru için de tehdit oluşturuyor. Türk istihbaratı bunu söyleyince de yanlış anlıyorlar.”