İşte doğanın sahiplendiği terk edilmiş yerlerin muazzam görüntüsü… 20 Şubat 1943’te Meksika’daki bir şehir olan San Juan Parangaricutiro’da …
İşte doğanın sahiplendiği terk edilmiş yerlerin muazzam görüntüsü…
20 Şubat 1943’te Meksika’daki bir şehir olan San Juan Parangaricutiro’da meydana gelen yanardağ patlaması sonucu şehir yok oldu. Ayakta kalabilen tek şey kilise kulesiydi. Şehir halkı, kendisine yeni bir yerleşim yeri kurdu. Eski şehirleri ise turistik bir merkez haline geldi. Günümüzde, turistler eski şehrin dayanıklı kilise kulesini görmek için burayı ziyaret ediyor.
Valle dei Mulini/ İtalya
İtalyancada “Değirmenler Vadisi” anlamına gelen Valle dei Mulini bölgesi, 13. yüzyıl başlarında çevre şehirlere un temin etmek amacıyla kurulmuştu.
İlerleyen süreçte gelişen sanayiyle beraber, değirmenlerin modası geçti. Değirmenlerin yerini modern üretim tesisleri aldı. Bölgedeki insan varlığı sona erince, değirmenler ve diğer yapılar doğanın bir parçası haline geldi.
Kolmanskop, Namibya
Namibya’da bulunan Kolmanskop şehri, ilginç bir kuruluş hikâyesine sahip. 1908 yılında bir demir yolu işçisi, Namib Çölü’nün kumları arasında parıldayan bazı taşlar fark ediyor.
Daha sonra bu taşların elmas olduğu anlaşılıyor. Bölgede elmas endüstrisini başlatmak amacıyla, 1912 yılında Kolmanskop şehri kuruluyor. Ancak ne yazık ki, şehrin hikâyesi mutlu sonla bitmiyor. Bölgede ayaklanma ve şiddet olayları başlıyor. Ayrıca yeni elmas madenlerinin keşfedilmesi, şehrin popülerliğini kaybetmesine neden oluyor. İşte bu sebeplerden insanlar şehri terk ediyorlar.
Ve şehir kumlara teslim oluyor.
Houtouwan/ Çin
Çin’in Shengshan Adası’ndaki Houtouwan şehri, bir zamanlar birkaç bin kişilik balıkçı topluluğuna ev sahipliği yapıyordu. Ancak ülkenin kalanından izole haldeydi. Bu yüzden şehir gelişemiyordu ve nüfusu giderek azalıyordu. Sonunda şehir 2002 yılında resmen tahliye edildi ve burada yaşayanlar başka bölgelere yerleştiler.
İnsanlar şehri edince burayı doğa sahiplendi.
Angkor Wat, Kamboçya
Burası Güneydoğu Asya’daki en önemli arkeolojik alanlardan biri olarak kabul ediliyor. Günümüzde, şehirdeki yapılar farklı bitki türleriyle iç içe geçmiş vaziyette. Şehir, artık insan yerleşimine kapalı. Fakat yayıldığı geniş arazide, dini törenlerden pirinç yetiştiriciliğine kadar çeşitli faaliyetler devam ediyor.
Calakmul, Meksika
Güney Meksika’nın Yucatan bölgesindeki Calakmul, MS. 5. ve 8. yüzyıllar arasında kurulan bir Maya şehriydi.
Maya Uygarlığı’nın yok olmasından sonra, şehir vahşi yaşam tarafından ele geçirildi. Kuruluşundan bu yana binlerce yıl geçtiği halde, şehirde hâlâ sağlam yapılar bulunuyor. Bölge 6000’den fazla yapıya ev sahipliği yapıyor. Aralarında etrafı ağaçlarla çevrilmiş bir piramit bile var. “Bitki Höyüklerinin Yeri” anlamına gelen Calamkul, 2012 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dâhil edildi.
Okunoshima, Japonya
Japonya’nın Seto İç Denizi’ndeki Okunoshima bölgesi, “Tavşan Adası” olarak biliniyor. Adadaki binalarda insanlar yerine yüzlerce yabani tavşan yaşıyor. Öte yandan tavşanların adaya nasıl geldiği ise bilinmiyor. Ancak bir teoriye göre tavşanlar, 1970’lerin başında adayı ziyarete gelen bir okul kafilesindeki çocuklar tarafından adaya bırakılmışlar.
Okunoshima, tavşanlar tarafından istila edilmeden bir insan yerleşimiydi. Üstelik II. Dünya Savaşı sırasında kimyasal silah üretim tesisi olarak kullanılıyordu. Şimdilerde, adanın eskisinden çok daha “sevimli” bir yer olduğu söylenebilir.
Ross Adası, Hindistan
Hindistan, İngiliz sömürge yönetim altındayken Hint Okyanusu’ndaki Ross Adası, suçlular için sürgün yeri olarak kullanılıyordu. 1858’deki ayaklanmalardan sonra, İngiliz yönetimine isyan edenlerin çoğu bu adaya gönderildi. Burada, çok ağır şartlar altında mahkûm edildiler. Ada sadece hapishane olarak kullanılmıyordu. Adaya gelen İngilizlerin yaşaması için ayrıca bir şehir de inşa edilmişti. II. Dünya Savaşı sırasında İngilizlerin adayı terk etmesiyle hapishane kapatıldı. Böylece, adadaki insan varlığı sona erdi. İnsan varlığının sona ermesiyle adanın kontrolü, ormanın eline geçti. Kaynak: ListeList