Sakarya’nın Hendek ilçesinde bir havai fişek fabrikasında 3 Temmuz 2020’de meydana gelen ve 7 işçinin ölümü 127 işçinin de yaralanmasıyla …
Sakarya’nın Hendek ilçesinde bir havai fişek fabrikasında 3 Temmuz 2020’de meydana gelen ve 7 işçinin ölümü 127 işçinin de yaralanmasıyla sonuçlanan patlamada kardeşini kaybeden Hatun Göktepe, adalet mücadelesini anlatırken gözyaşlarını tutamadı.
CHP Kadın Kolları’nın düzenlediği ‘Kadın İstihdamı” etkinliğinde konuşan ve kardeşini Hendek patlamasında kaybeden Hatun Göktepe, süreçte yaşadıklarını paylaştı.
Göktepe, “Ben mağdur arkadaşlarımın sesi olmaya geldim. Bütün Türkiye arkadaşlarımın mağduriyetini duysunlar. Bana dediler ki biz kimseden para yardım istemiyoruz sadece istihdam istiyoruz, iş istiyoruz. O kadar büyük acılar yaşıyoruz ki ne olur bir kadını üzmek bir toplumu üzmek gibi düşünelim” dedi.
Hendek’te bir buçuk yıl önce gerçekleşen patlamada yaşamını kaybeden yedi kişiden birinin ablası olan Hatun Göktepe, faciayla ilgili davanın sürdüğünü belirterek şunları söyledi:
“Benim öncelikle buraya geliş amacım, Türkiye’ye adalet adına sesimizi duyurabilmek. Buradaki atmosferi görünce gerçekten anladım ki kadınlar çok şey başaracak, buna inanıyorum, buna samimi olarak inanıyorum.
Biz bir buçuk yıldan beri adliye koridorlarındayız. Biz oraya ilk kez gittiğimizde hukukta, adalette kadınların hakları nedir hiç bilmiyorduk. Bizlere haklarımızı öğreten avukatlarımıza çok teşekkür ediyorum, onlar bize haklarımızı öğretti, bizlere güç verdi. Biz dimdik durduk ve durmaya da devam edeceğiz.
31 Ocak’ta karar davamız görüldü fakat ek süre istendiği için, olası kasıttan cezaların verilmesini istediğimiz için karşı taraf 200 işçiyi hem maddi hem manevi olarak işveren şahıs mağdur ettiği için uzatıldı dava. 28 Şubat’ta son karar davamız var. Bu karar davamızda şu salonun tamamen yanımızda olmasını istiyorum.”
“BİR SOMA, BİR ERMENEK DAVASINA DÖNÜŞMESİN…”
Sözlerine ağlayarak devam eden Göktepe, “Bu mahkemeden emsal bir karar çıkmasını istiyoruz. Bir Soma, bir Ermenek, (Aladağ) yurt yangınında yanan çocukların, hala bir sonucu olmayan bir sorumlusu olup da yatmayan bir dava haline dönüşmesin.
Biz burada parası olan zengin fabrikatör işverenlerin 3 kuruş verip de paraları ile 3 gün yatıp hapislerden çıkmasına izin vermeyelim. Türkiye olarak izin vermeyelim” diye konuştu. O anlarda Göktepe’ye Aylin Nazlıaka da destek olmak amacıyla sarıldı.
FABRİKALAR KADINA NEDEN YAŞ SINIRI KOYUYOR?
Göktepe, sözlerine şöyle devam etti:
“Biz canlarımızı paramparça olarak toprağa gömdük, ben kardeşimi 5 parça olarak toprağa gömdüm. Çok acı bir durumdayım biz yaşamıyoruz sadece nefes alıyoruz. O patlamanın ardından kadınlar da mağdur, çiftçi kesimi idi hepsi.
Teknolojinin ilerlemesi ve tarlada kadının işinin bitmesiyle kadınlar evde oturmak durumunda kaldılar. Kadınlar annedir. Bir anneyi üzersen bir toplumu üzersin. O kadınlar mağdur ve iş bulamıyor çünkü yasalarımızdan dolayı. Kadının en verimli olduğu 45-50 yaşlarında diyorlar ki sana iş yok. Neden bu fabrikalar yaş sınırı koyuyorlar?
İŞÇİ PATRONA SERMAYE OLMASIN
Çoğu arkadaşımız 50-60 yaşında ve sigortaları yok. Sosyal güvencen yoksa hiçsin. Ben mağdur arkadaşlarımın sesi olmaya geldim. Bütün Türkiye arkadaşlarımın mağduriyetini duysunlar. Bana dediler ki biz kimseden para yardım istemiyoruz sadece istihdam istiyoruz, iş istiyoruz.
Bizleri hiç yalnız bırakmadınız CHP ailesi olarak her adımı bizimle birlikte attılar. Çok şeyler var anlatmak istediğim. O kadar büyük acılar yaşıyoruz ki ne olur bir kadını üzmek bir toplumu üzmek gibi düşünelim.
O fabrikada eşini, evlatlarını kaybedenler tedaviyi kabul etsinler. İşçinin patrona sermaye olmaması için ben destek aldım. 3 gencecik evladımız için dimdik ayakta durmak için buradayım. Ben o insanların sesiyim, kardeşimin kaybettim canım yanıyor ama yüce Türk adaletine güveniyorum. Bu sefer emsal bir karar bekliyorum.”