1949’da 12 üyeli bir ittifak olan Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) doğuya doğru genişlemesini sürdürüyor. Mevcut durumda 30 üyesi bulunan …
1949’da 12 üyeli bir ittifak olan Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) doğuya doğru genişlemesini sürdürüyor. Mevcut durumda 30 üyesi bulunan ittifaka Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin dağılmasına kadar 16 üyeye sahipti. Ancak NATO, 1990’dan sonraki süreçte Avrupa kıtasında bulunan; Çekya, Macaristan, Bulgaristan, Arnavutluk, Polonya, Romanya, Estonya, Letonya, Litvanya, Kuzey Makedonya, Slovenya, Slovakya, Karadağ ve Hırvatistan’ı da ittifaka katarak genişlemesini sürdürdü.
Rusya’nın operasyonu ile Ukrayna’nın NATO’ya üyelik hayalleri suya düşse de NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de Rusya’nın Ukrayna’daki askeri harekatı nedeniyle başlayan ‘temel dönüşüm’ yolunda olan ittifakın, doğu kanadındaki askeri varlığını büyütmeye devam edeceğini belirtti.
Kendilerini ‘tarafsız’ olarak adlandıran İsveç ve Finlandiya da Rusya’nın Ukrayna operasyonunun ardından NATO’ya katılmak için hazırlıklara başladığını açıkladılar. İki komşu İsveç ve Finlandiya aynı zamanda Rusya’nın da kuzey batıda yer alan iki komşusu. Finlandiya aynı zamanda Rusya ile 1.340 kilometrelik kara sınırını paylaşıyor.
Kararın Mayıs ayı içinde açıklanması bekleniyor
Nisan ayı başında Brüksel’de yapılan NATO Dışişleri Bakanları toplantısına davet edilen Finlandiya ve İsveç bakanları da NATO’ya katılma sinyallerini verdiler.
Finlandiya Başbakanı Sanna Marin, NATO toplantısının hemen ardından yaptığı açıklamada, Finlandiya’nın NATO konusundaki tutumunu ciddi şekilde yeniden gözden geçirme zamanının geldiğini belirterek, “İhtiyatlı bir şekilde konuyu tartışacağız ama gereğinden fazla da uzatmayacağız. Sanırım Haziran ayından önce bir karar alacağız” dedi. Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö da ülkesinin NATO’ya üye olup olmamasına ilişkin vereceği kararı, 12 Mayıs’ta açıklayacağını duyurdu.
İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ise yakın zamanda “1814’ten beri hiçbir savaşa karışmamış olan ülkesinin tarafsızlığını korumak istediğini” dile getirmişti ancak artık “NATO üyeliği seçeneğini dışlamadıklarını” söylüyor.
İsveç’in merkezli Expressen gazetesinin haberine göre, İsveç ve Finlandiya’nın, 17-21 Mayıs tarihleri arasında eşzamanlı olarak NATO’ya üyelik başvurusu yapması bekleniyor. Buna rağmen İsveç ve Finlandiya’da NATO’ya katılım için halk desteğinin çok büyük olmadığı da anketlere yansıyor.
ABD’den güvenlik garantisi
Öte yandan Washington’da ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve bir dizi senatörle görüşen İsveç Dışişleri Bakanı Linde, ABD’nin olası bir NATO başvurusu durumunda İsveç ve Finlandiya’ya güvenlik garantisi verdiğini aktardı.
Linde, ABD’nin vereceği güvenlik sigortası hakkında “Rusya’nın İsveç’e olası bir tehdidinde ABD’nin İsveç’e güvenlik sağlayacağı ve yardım edeceği anlamına geliyor. Mesela ittifaksız bir ülke olan Ukrayna’da güvenlik sigortası devreye girmedi ve farklı destekler verildi. Bizim durumumuz Ukrayna ile kıyaslanmaz ama olası bir NATO üyeliği başvurusunda ABD güvenlik sigortası devreye girecek” diye konuştu.
‘İsveç ve Finlandiya halkları bunu mu istiyor?’
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova da Finlandiya ve İsveç’in, NATO’ya katılmaları durumunda ittifak ve Rusya arasında çatışma alanına dönüşeceklerini belirtti.
İspanya’nın ABC gazetesine konuşan Zaharova, “Finlandiya ve İsveç ittifaka katılırsa, Kuzey Atlantik bloğu ile Rusya arasında bir çatışma alanına dönüşecekler. Bunu, zaman içinde test edilmiş iyi komşuluk ilişkilerimiz de dahil olmak üzere sonuçlar takip edecek. İsveç ve Finlandiya halkları bunu mu istiyor?” ifadesini kullandı.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov ise Finlandiya ile İsveç’in NATO’ya üye olma planlarına ilişkin, ittifakın genişlemesinin Avrupa’yı daha güvenli bir yer haline getirmeyeceği değerlendirmesini yaptı.
Peskov, “İttifakın çatışmaya yönelik bir enstrüman olduğunu defalarca söyledik. NATO, barış ve istikrar sağlayan bir ittifak değil. Dolayısıyla ittifakın daha da genişlemesi, tabii ki Avrupa kıtasını daha güvenli yapmayacak” ifadelerini kullandı.
NATO içinde görüş birliği yok
NATO’da kararlar oybirliği ile alınıyor. İsveç ve Finlandiya’nın katılımını da ittifakın 30 üyesinin de onaylaması gerekiyor. Fakat NATO içinde iki ülkenin katılımı ile ilgili bir görüş birliği bulunmuyor.
Hırvatistan Cumhurbaşkanı Zoran Milanoviç, bu konuda yaptığı açıklamada, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılımını veto edeceğini belirtti. Hırvat Cumhurbaşkanı, “Bu beklenmedik konu ilkbahar yağmuru gibi çıktı, kimse beklemiyordu. NATO zirvesinde, bu seviyede gerçekleşecekse, daveti veto edeceğim” ifadelerini kullandı.
Geçen hafta benzer bir açıklama yapan Milanoviç, Stockholm ve Helsinki’nin ittifaka katılma ihtimalini “tehlikeli şarlatanlık” olarak nitelendirmişti.
‘Bu adeta Avrupa’yı topyekûn bir biçimde Rusya’yla karşı karşıya getirme planı’
İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılma hamlesini Sputnik’e değerlendiren siyaset bilimci Onur Sinan Güzaltan, ABD’nin ‘güvenlik’ açıklamasına dikkat çekerek şunları söyledi:
‘Durum daha tehlikeli bir hal alabilir’
Rusya’ya yönelik yaptırımların artmasına rağmen bundan fazla etkilenmediğini belirten Güzaltan, “Rus rublesinin değeri krizden önceki durumdan da daha iyi bir seviyeye geldi. Moskova’da gözlemlediğim Rusya’da ekonomik hayat normal biçimde devam ediyor. Marketlerde herhangi bir şekilde gıda yokluğu gibi durumlar yok. Fakat ABD, NATO üzerinden kışkırtmalarına devam ediyor. Rusya’nın buna cevabı enerji alanında olabilir. Çünkü enerji Rusya için Avrupa ülkelerine karşı çok büyük bir koz ve bugün Avrupa’da çok büyük bir enerji krizi yaşanıyor. Eğer Avrupa ülkeleri bu krizi tırmandırmayı seçerlerse daha da derinleşebilir” ifadelerini kullandı.
Güzaltan, “Rusya krizin yayılmasını, Ukrayna sınırlarının dışına çıkmasını istemese dahi ABD’nin özellikle Polonya, Moldova üzerinden savaşı yayma hamleleri önümüzdeki süreçte artabilir ve durum daha tehlikeli bir hal alabilir” diye de ekledi.
Türkiye ne yapmalı?
Peki, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyeliği konusunda tavrı nasıl olmalı? Çalışmalarını Moskova’daki Rusya Halkların Dostluğu Üniversitesi’nde (RUDN) sürdüren Güzaltan, bu konuda şunları söyledi: