TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilimi değerlendirerek, “NATO’yu Ukrayna’dan elini çekmeye çağırıyoruz” dedi. Suriye …
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilimi değerlendirerek, “NATO’yu Ukrayna’dan elini çekmeye çağırıyoruz” dedi. Suriye örneğini vererek iktidarı da eleştiren Baş, “Bu gerilimi de kendi iktidarını korumak için kullanacağı kaygısı çok yaygın bir şekilde yurttaşlarımız tarafından hissediliyor. Biz daha önceki yaşadığımız acı tecrübelerden yola çıkarak bu konuda kararlı bir tutum içerisinde olacağımızı kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.” ifadelerini kullandı.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, partisinin İstanbul İl Örgütü Binasında yaptığı açıklamalarla gündemi değerlendirdi.‘NATO BİR TERÖR ÖRGÜTÜDÜR’
“NATO’yu, Ukrayna’dan elini çekmeye çağırıyoruz” diyen Baş, “Bütün bu tartışmaların başlangıç noktası, sözde Sovyet tehdidine sözde sosyalizm tehdidine karşı kurulduğunu ilan eden bu amaçla faaliyet sürdürdüğü yalanıyla var olan NATO’nun bu sözde tehdit bile ortadan kalkmasına rağmen yıllardır faaliyetlerini üstelik genişleyerek daha büyük tehditler yayarak sürdürmeye başlamasına işaret ediyoruz. ‘Rusya bölgede çatışmayı tırmandıran yaklaşımlardan uzak durmalıdır’ demiştik, bu konudaki ısrarımızı sürdürüyoruz. Yine gerilimin ilk günlerinde özellikle Saray iktidarını uyarmıştık demiştik ki ‘Ülkemizi ateşe atacak politikalardan vazgeçmeli bu savaş ortamından uzak durulmalıdır’. Bunun ne kadar önemli olduğu dün itibarıyla bir kez daha ortaya çıkmış durumda. Biz bütün sözlerimize ‘İşgal politikalarına ve savaşa hayır’ diyerek başlıyoruz. Tüm emperyalist askeri paktlara karşı tutum almaya çağırıyoruz. Değerli yurttaşlar, NATO bir terör örgütüdür. NATO’nun varlığı dünya barışına, dünya halklarına dönük bir tehlikedir ve bugün bu kendisini çok daha açık biçimde göstermektedir.” şeklinde konuştu.
AK Parti’YE, UKRAYNA UYARISI: ‘İZİN VERMEYİZ’
Taraflarının hakların kardeşliği ve barış olduğunu vurgulayan Baş, şöyle devam etti: “Tarafımız açık ve net bir biçimde emperyalizme karşı mücadele tarafıdır ve özellikle bütün derdi iktidar koltuğunu korumak olan bir iktidar tarafından yönetilen bir ülkenin yurttaşları olarak da Saray Rejimi’ne Adalet ve Kalkınma Partisine karşı mücadelenin yükseltilmesinin ne kadar yaşamsal olduğunu bir kez daha deneyimlediğimiz bir süreçten geçtiğimizi hatırlatmak istiyoruz. AK Parti çok uzun yıllardır emperyalist planlar doğrultusunda ülkemizi maceralara sürükleyerek halkımıza bedeller ödeterek iktidarını koruma stratejisini benimsemiş durumda. Suriye örneğinde bunu başardıklarını düşünüyor olabilirler. Suriye’de savaşı körükleyen politikaların bir parçası olmak orada doğrudan cihatçı çetelerin hamiliğini yaparak Türkiye’yi savaşın fiilen bir tarafı haline getiren politikalar AK Parti iktidarı açısından koltuğunu korumayı başarma sonucu getirmiş olabilir ama bunun bedelini Türkiye halkları, Suriye halkı ve hep birlikte bölge halkları olarak bizler ödüyoruz. Dolayısıyla oradan çıkardığı sonuçla bu gerilimi de kendi iktidarını korumak için kullanacağı kaygısı çok yaygın bir şekilde yurttaşlarımız tarafından hissediliyor .Biz daha önceki yaşadığımız acı tecrübelerden yola çıkarak bu konuda kararlı bir tutum içerisinde olacağımızı kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.”
AK Parti GRUP BAŞKANVEKİLİNE ‘TEŞEKKÜR’
AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun sosyal medyada gündem olan enflasyon açıklamasına da değinen Baş, “Ne diyor bu AK Parti Grup Başkanvekili katıldığı bir televizyon programında? “Fransa’da 150 euroya yapılan alışveriş yüzde 7’lere varan enflasyon sebebiyle artık 750 euro olmuş. Yani 150 euroya dolan poşetler artık 750 euroya dolmaya başlamış” Hani normalde bu cümleyi duysanız bir stand-up gösterisi bir Zaytung haberi falan olarak değerlendirebilirsiniz ama dediğim gibi şu an Türkiye’yi yöneten partinin grup başkanvekili canlı yayında, televizyonlarda milyonlarca insanın yüzüne bakarak bunları söylüyor. Tabii ne oluyor? Rezil oluyor. Normal bir ülkede rezil olması gerekir. Ama rezil olmayı da beceremiyorlar bir de üstüne çıkıp açıklama yapıyorlar. Açıklama çok ilginç: “Lafzımız ile kastımız arasında oluşan fark” diyor. Biraz anlaması zor bir cümle fakat herhalde şöyle tercüme edilebilir. Bu zatı muhterem diyor ki “Ben düşündüğümü söylemeyi beceremiyorum. Bir kastım var ama bunu dile çeviremiyorum. Düşündüğümü söylemeyi beceremiyorum” diyor. Aslında sorun sadece onda değil, artık yalanlar gerçeği örtmeye yetmiyor. Yalanlar çaresiz kalıyor Türkiye’nin geldiği nokta itibarıyla. Memleketi nasıl bir zihniyetin yönettiğini canlı yayında hep birlikte izlemiş olduk, kendisine teşekkür ediyoruz bu bilgilendirmesi için.” dedi.
‘HACETTEPE ÜNİVERSİTESİNDE İŞÇİ KIYIMI VAR’
Baş, Hacettepe Üniversitesi’nde 25 işçinin işten çıkarıldığını hatırlatarak şöyle konuştu:
“İktidarın işçi düşmanı karakterinin önemli örneklerinden bir tanesi Hacettepe Üniversitesindeki işçi kıyımı. Toplam 25 işçi arkadaşımız şu ana kadar işten atılmış durumda. Sosyal-İş Sendikası, Hacettepe Üniversitesi rektörlüğü ile o işkolundaki bütün işçileri kapsayan bir toplu sözleşme süreci içerisinde. Fakat rektörlük işçilerin hak gasplarına karşı direnişini bastırmak için öncü işçileri işten atma taktiğini uyguluyor. Üniversitelerin böyle bir ticarethaneye, işletmeye dönüştürülmesinin örneklerinden bir tanesiyle daha karşı karşıyayız. Zaten bu iktidar üniversite denildiğinde esas olarak kendilerine ait bir çiftlik ve istedikleri gibi yönetebilecekleri bir işletme olarak görme arayışına çok sayıda örnek veriyor.”
‘İKTİDARIN GENÇLİK DÜŞMANI YAKLAŞIMININ YANSIMASI’
İktidarın gençliğe düşmanca bir politika izlediğini vurgulayan Baş, “Tabii bu aslında bir taraftan da AK Parti iktidarının gençlere dönük yaklaşımının bir yansıması. Yani üniversiteleri çiftlik gibi yöneten, ticarethane gibi yöneten üniversiteleri esir alınması gereken alanlar olarak gören iktidar esas olarak gençliğe düşman bir iktidardır. Gençlik düşmanı yaklaşımının bir yansımasıdır. Gençleri ne kadar önemsiz gördüklerini gösteren bir yaklaşımdır. Bu ve bunun sonucunda ne oluyor? Örneğin Türkiye’de 400 binden fazla öğrenci KYK borcu nedeniyle icralık hale geliyor. Elbette yandaş basında okuyamıyoruz ama sosyal medya üzerinden, internet yayıncılığı üzerinden son derece önemli bilgilere ulaşıyoruz. Ülkenin eğitim almak hayata atılmak isteyen gençlerinin sırtından para kazanmak isteyen bir zihniyetin sonucu 400 bin icralık genç. Biz Türkiye İşçi Partisi olarak bütün bu KYK borçlarının silinmesini, borcunu ödeyen arkadaşlarımıza da destek paketleri açıklanmasını istiyoruz. Eğitim her aşamasında her yurttaşımız için eşit ve parasız sağlanmalıdır. Kar amacı güdülemez. Eğitim para kazanılacak bir alan değildir.” dedi.