AB üyesi 27 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının katılımıyla 30 Mayıs’ta başlayarak 2 gün devam eden AB Liderler Zirvesi’nde, tartışmalı geçen …
AB üyesi 27 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının katılımıyla 30 Mayıs’ta başlayarak 2 gün devam eden AB Liderler Zirvesi’nde, tartışmalı geçen sürecin ardından Rusya’ya yönelik 6. yaptırım paketinde nihai sonuca varıldı. Tüm AB üyelerinin onayını gerektiren yaptırımlar, başta Macaristan olmak üzere bazı ülkelerin petrol alımlarından tamamen vazgeçilmesini desteklemeyi reddetmesi nedeniyle nisan ayından beri erteleniyordu.
AB, Rusya’dan petrol alımını yüzde 90 oranında azaltmayı planlıyor
Brüksel’de düzenlenen zirvenin ilk gününde AB liderleri, yaptırımların bir parçası olarak Rusya’ya petrol ambargosu getirilmesi konusunda ‘kısmi maddeler’ içeren siyasi bir anlaşmaya vardı. Buna göre yeni kısıtlamalar deniz yoluyla petrol arzını etkilerken, boru hattından gelen petrol bu yaptırım paketine dahil edilmeyecek. Avrupa Komisyonu başkanı Ursula von der Leyen‘e göre, 2022 yılı sonuna kadar AB, Rusya’nın petrol ithalatının neredeyse yüzde 90’ını terk etmeyi bekliyor.
İkna edilemeyen ülkelere taviz, rekorlar kıran enflasyon
AB liderleri, ambargoya sıcak yaklaşmayan Çek Cumhuriyeti ve Macaristan’ı ikna etmek adına, hazırlanan pakette iki ülkeye de, bazı maddelerden muafiyet verdi. Özellikle Çek Cumhuriyeti’nin Rus dizel yakıtını geçici olarak satın almaya devam edebileceği kararlaştırılırken, Macaristan’ın da, Rus petrolü için tasarlanan rafineri kapasitesini modernize etmek için bir erteleme alması sağlandı.
Daha önce Avrupa Birliği ve NATO’nun, Rus petrol ve türevlerine ambargo uygulama kararını gündemine almasıyla, Avrupa’da enflasyonu da hızla yükselişe geçmişti. Bu süre zarfında enerji fiyatları tırmanırken, petrol fiyatları, 2008‘den bu yana en yüksek seviyesini de görmüş oldu. Buna bağlı olarak Avrupa’da yaşanan enflasyon krizi de her geçen gün yeni açıklanan rakamlarla birlikte tarihi rekorlar kırmayı sürdürüyor.
Ekonomist Evren Bolgün, 6. yaptırım paketini onaylayan AB’nin bu kararı sonrasında bölgede yaşanabilecek yeni durumları ve bu sürecin Türkiye’ye etkilerini Sputnik’e anlatıı.
‘ABD’den daha yüksek enflasyon oranlarını Avrupa’da göreceğiz’
2020’deki Kovid-19 kapanışından dolayı başlayan tedarik zincirindeki ciddi bir kırılma, talep tarafında ciddi bir geri çekiliş ve bunun arzla karşılanmamış olmasından bahseden Bolgün, “Enflasyon durumu aslında bütün dünyanın genel problemi haline geldi. Ondan sonrasında başlayan Rusya ve Ukrayna hikayesi, başta gıda olmak üzere enerji tarafında da olumsuz bir seyir hali yarattı. Dün açıklanan Avrupa bölgesi enflasyonunun yüzde 8’in üzerine olması, Avrupa için çok ciddi bir rakam. Yani bu hikayenin arkası, özetlediğim bu iki yıllık sürece dayanıyor. Avrupa Merkez Bankası’nın önümüzdeki günlerde bir toplantısı var. ABD’de enflasyon zaten yüzde 8.3’tü ama Avrupa bölgesinde muhtemelen daha da yukarıya gidecek. Yani ABD’den daha yüksek enflasyon oranlarını Avrupa da göreceğiz” dedi.
‘Avrupa’nın ambargoyu genişletmiş olması, petrol başta olmak üzere fiyatları olumsuz etkiliyor’
Avrupa’daki enflasyonun temel sebebine açıklık getiren Bolgün, “Anlattıklarıma ilave olarak; Rusya’ya yönelik uygulanan petrol ambargosu bunun ana sebebi. Avrupa’nın 6. yaptırım paketi içerisinde Rusya’nın Avrupa’ya ihracat yapmakta olduğu enerji tarafında düzenlenen ambargoyu genişletmiş olmaları, petrol başta olmak üzere fiyatları olumsuz etkiliyor. Doğalgaz için de aynı adımın atılması bekleniyor ama yazın petrol daha çok tüketiliyor, dolayısıyla şu anki gidişat, Avrupa’da enflasyonu daha da yukarıya çekecek” şeklinde konuştu.
‘Avrupa enflasyona karşı faiz artırmaya gidecektir, AB’nin bu ambargolardan olumsuz etkileneceği çok açık’
Avrupa’nın daha da yükselmesi beklenen enflasyona karşı hangi hamleleri yapabileceğine de değinen Bolgün şu ifadeleri kullandı:
“Avrupa Türkiye’nin yapmadığı şeyi yaparak, faiz arttırmaya gidecek. Avrupa Merkez Bankası temmuzdaki ve sonbahardaki toplantısında faizlerini yükseltecek. Dünden beri süren tartışma da, Avrupa Merkez Bankası’nın ikinci yarı yılda yapmaya başlanacağı söylenen bilanço tarafındaki daraltma operasyonu ile faiz artışı tarafında ‘daha agresif davranır mı davranmaz mı’ üzerine kurulu. Bu da çekirdek enflasyonun seyrine bağlı. ABD’de şu an çekirdek enflasyon yüzde 6’nın biraz üstünde. Dolayısıyla Avrupa Birliği’nin bu ambargolardan olumsuz etkileneceği çok açık. O yüzden Avrupa bölgesinde kısa vadede yükselen enflasyon, yükselecek olan faiz ve daralan büyüme rakamları ile karşı karşıya kalacağız. Çünkü zaten Avrupa bölgesindeki imalat sanayini gösteren ‘Satın Alma Gücü Yöneticileri anketi’ (PMI) var ve o endeks zaten son 2 periyottur, yani 2 aydır negatif geri dönüş sinyalleri üretiyordu.”
‘Avrupa’da yükselen enflasyon ile faiz, daralacak olan ekonomi ve büyüme işsizlik tarafında sorun yaratabilir’
Avrupa’nın üretim tarafı için de konuşan Bolgün, “Almanya başta olmak üzere sanayide üretim tarafı çok önemli. Buna ilaveten Avrupa’da küçülme de var. Yani yükselen enflasyon, yükselecek olan Merkez Bakası faizi, daralacak olan ekonomi ve büyüme de işsizlik tarafında sorun yaratabilir. O yüzden Avrupa’nın böyle bir sıkıntısı var. Bu büyük bir ihtimalle pariteye de yansıyacaktır. Euro-dolar paritesi önümüzdeki aylarda 1.10 seviyesinin üzerine doğru bir deneme yapacak” dedi.
‘Türkiye açısından en büyük problem enerji maliyetleri’
Avrupa’da yükselen enflasyonun Türkiye’ye olası yansımalarına da değinen Bolgün şunları aktardı:
‘Beklenenden çok daha yüksek bir cari açıkla karşı karşıyayız’
Son 1 aydır petrol fiyatlarındaki yükselişi benzin ve motorin fiyatlarından da görüldüğünü dile getiren Bolgün, “Bu seviyelere çok kısa bir vadede gelindi, Brent petrol 118 dolarlara yükseldi. Dolar bazında sadece son bir ay içerisinde yüzde 10 arttı. Dolayısıyla mayıs ayındaki artışın etkisini henüz daha görmedik. Onu da haziranda açıklanacak olan ocak-mayıs rakamlarında göreceğiz. Bu sebeple Türkiye’nin kısa vadedeki en büyük problemi, 4 aylık enerji ithalatının aşağı yukarı 35 milyar dolar civarında olması. Bu bizim cari açığımızı oldukça yukarıya çekecek. Yani 40 milyar doların üzerine doğru gitmekte olan biri cari açıkla karşı karşıyayız. Bunu en son 2018 yılında görmüştük. Beklenenden çok daha yüksek bir cari açıkla karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.