Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Savaş Eğilmez, İsveç’in NATO’ya katılım talebini ilan ederek yaklaşık 200 yıldır …
Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Savaş Eğilmez, İsveç’in NATO’ya katılım talebini ilan ederek yaklaşık 200 yıldır takip ettiği tarafsızlık politikasını sonlandırmasına tepki göstererek açıklamalarda bulundu. Eğilmez, “Aslında İsveç ile terör örgütü PKK arasında özellikle İsveç ve dünya kamuoyundan saklanmış ve unutturulmaya çalışılan ilginç olduğu kadar trajik bir ilişki var. Başbakanlarından Olof Palme, PKK tarafından öldürüldü” dedi.
Başbakanlarının PKK tarafından öldürülmesine rağmen İsveç’in terör örgütünün yanında olduğunu kaydeden Eğilmez, “Aslında İsveç ile terör örgütü PKK arasında özellikle İsveç ve dünya kamuoyundan saklanmış ve unutturulmaya çalışılan ilginç olduğu kadar trajik bir ilişki var. PKK sevdalısı İsveç’in başbakanlarından Olof Palme 28 Şubat 1986 tarihinde eşi Lisbet Palme ile sinemadan çıktıkları esnada suikasta kurban gitti. Ne tuhaftır ki İsveç saklamaya çalışsa da eldeki deliller ve farklı kaynaklar tarafından gelen ifadeler ile istihbarat raporları bu suikastı PKK terör örgütünün işlediğini açıkça ortaya koyuyor” dedi.
İSVEÇ’İN PKK İLE İLİŞKİSİ AKLA STOCKHOLM SENDORUMU’NU GETİRİYOR
İsveç polisinin, PKK itirafçılarından aldığı bilgiye göre Palme’ye suikast planının, Suriye’nin başkenti Şam’da yapılan bir toplantı sırasında kararlaştırıldığını söyleyen Yenilmez,”Terörist elebaşı Öcalan kendisine muhalif örgüt üyelerinin İsveç’te barındırılmasının yanı sıra İsveç’e sığınma ve örgütün merkezini Suriye’den bu ülkeye taşıma talebinin reddedilmesi üzerine bu suikastın talimatını vermiş ve sonrasında da bu suikast gerçekleşmişti. Bu durum terörist ele başlarından Şemdin Sakık tarafından da açık bir şekilde teyit edilmiştir. Ayrıca ifadesine PKK’nın, diğer Avrupa ülkelerinin de tepkisini çeker endişesiyle bu suikastı üstlenmediğini ve gizli tutulduğunu eklemiştir.
Palme’nin öldürülmesinden tam 36 yıl sonra İsveç’in PKK ile ilişkisine bakıldığında aklımıza Stokholm Sendromu geliyor. Olof Palme suikastının arkasında olduğuna dair birçok delil bulunan PKK, İsveç devleti tarafından korunup kollanıyor. PKK’ya bağlı sivil toplum kuruluşları İsveç’te rahatça faaliyet gösteriyor, İsveç medya organları teröristlerin propagandasını yapıyor, sivil toplum örgütleri para toplayıp teröristlere finansman sağlıyorlar. İsveç devlet yetkilileri de PKK terör örgütünün Suriye kanadı PYD/YPG temsilcileriyle sıkı bir ilişki içerisinde olmaya devam ediyor. Bizzat İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde’nin PKK/YPG terör örgütü temsilcileriyle buluşma fotoğrafları basına servis ediliyor. İsveç’in PKK/YPG’ye yılda 376 milyon dolar yardımda bulunduğu ilan ediliyor. Yani İsveç 1986 yılında yaşadığı travmatik deneyimle, faillere karşı duygusal bir bağ kurmuş gibi. İsveç Başbakanı Olof Palme’nin katili olduğuna dair birçok delil ve ifade bulunan PKK terör örgütüne ülkesini açan, PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG’ye siyasi ve maddi destek veren İsveç hükümeti yeni bir Stockholm Sendromu yaşıyor gibi” şeklinde konuştu.
TÜRKİYE’NİN DURUŞU SON DERECE DOĞRU VE TUTARLIDIR
Eğilmez, “Sonuç olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, İsveç’in terör örgütüne verdiği destek son bulmadığı ve savunma sanayi iş birliği konusunda değişikliğe gidilmediği ve bu konularda yazılı taahhütler verilmediği sürece NATO’ya kabul edilmeyeceğini açıkça beyan etmesi son derece doğru ve tutarlı bir adımdır. Biz de dernek olarak İsveç’in tüm sivil toplum örgüleri ve basın yayın kuruluşlarına terör örgütü PKK’nın İsveç başbakanı Olof Palme’in katili olduğunu anlatan dosyaları gönderip, Türk kamuoyunun tüm olan bitenden haberdar olduğunu ve her zaman devletinin arkasında duracağını ilan etmiş durumdayız” açıklamalarında bulundu.