Dolunayın insan psikolojisini etkilediği, suçları artırdığı, uyku düzenini bozduğu hatta kadınların adet döngüsünü etkilediği gibi pek çok …
Dolunayın insan psikolojisini etkilediği, suçları artırdığı, uyku düzenini bozduğu hatta kadınların adet döngüsünü etkilediği gibi pek çok söylenti var. Ayrıca astrologlar da bu konuyu epey seviyor ve her dolunay döneminde sizi nasıl etkileyeceğine yönelik satırlarca açıklama yapıyor.
Binlerce yıllık insanlık tarihi kadar eski dolunay efsaneleri ve bu efsanelerin bazı ‘verilerle’ desteklenmesi tabii ki yalnızca bir dolunay gününde kendini kötü hisseden birinin ya da ünlü bir astroloğun dikkatini çekmemiş. Bu konu hakkında yapılmış pek çok bilimsel araştırma var. Peki bu araştırmalar ne söylüyor? Dolunay, denizlerde ve göllerde yarattığı gelgit etkisi gibi, insanları da etkiliyor olabilir mi?
Ay’ın evreleri bazı canlıları gerçekten etkiliyor
Evet bu bilgi doğru. Ay ışığı bazı canlıların özellikle de üreme döngülerini etkiliyor. Örneğin bazı balıklar yumurtlama döngülerini Ay ışığına senkronize ederek ürerler. Bunun nedeni ise Ay ışığını güvenilir ve değişmez bir tür ‘saat’ gibi konumlandırmaları. Yani neyin zamanının gelip gelmediğini anlamak için Ay’ın evrelerini kullanıyorlar.
Hatta kimi hayvanların insan ürünü ışık kaynakları sebebiyle olması gerekenden aydınlık olan bölgelerde yumurtlama ve üreme döngülerinde değişiklikler olduğu biliniyor.
İnsanların doğurganlığı ile dolunay arasında bir bağlantı olduğuna da uzunca yıllar inanılmış. Pek çok kültürde ve inançta dolunay doğurganlık ile ilişkilendirilmiş. Ancak bu konuda yapılan bilimsel çalışmalar, durumlar arasında bir bağlantı bulamamış. Yani hayır, dolunay insan doğurganlığını ya da adet döngüsünü etkilemiyor.
Dolunayın psikolojimizi etkilediği, suçları artırdığı gibi söylentiler doğru mu?
Buna da cevabımız hayır. Bilim insanları özellikle dolunayın insanlar üzerindeki her türden etkisine dair iddiaları çeşitli araştırmalara konu etmiş. Ancak elde edilen sonuçlar ya böyle bir etkinin olmadığını ortaya koymuş ya da tutarsız bazı veriler sebebiyle ‘belirsiz’ bir sonuç vermiş.
Tutarsız verileri de biraz açıklamak gerekirse; örneğin bir araştırmada dolunay gecelerinde artan trafik kazalarına ilişkin bazı sonuçlar ortaya çıkmış. Fakat araştırma incelendiğinde, sonucun trafik kazalarının zaten istatistiksel olarak fazla olduğu hafta sonlarına denk gelen dolunaylara odaklandığı fark edilmiş. Yani hafta içine denk gelen dolunaylarda da kazaların arttığına dair bir kanıt bulunmuyor. Haliyle mesele yine dolunayda değil.
Yapılan araştırmalar sonucunda yayınlanan 100’den fazla raporu inceleyen bir ekip, dolunay ile insan davranışı arasındaki bağlantıyı ortaya koyacak hiçbir kesin veriye rastlamamış.
Uyku düzenine ve psiokolojiye etkisi konusundaki tek ‘pozitif’ açıklama ise sokak aydınlatmalarının olmadığı, dolunayın büyük bir ışık kaynağı olduğu dönemlere gidiyor. Bu açıklamaya göre modern toplumdan çok çok önceleri, dolunay insanların uykularına normalde olmayan devasa bir ışık kaynağı olarak etki etmiş olabilir.
Her gece zifiri karanlıkta uyuyan insanlar, bir ihtimal aydınlık gecelerde uykusuzluk çekmiş olabilir. Bu da bipolar bozukluk gibi uyku düzeninin bozulmasının davranışları etkilediği psikolojik bazı rahatsızlıkları tetiklemiş olabilir. Fakat bu açıklamanın da doğrulu %100 değil ve olsa bile mesele ‘gözüme ışık vuruyor, uyuyamıyorum’dan fazlası değil…
Dolunayda oluşan gelgitler sayesinde su üzerinde bir çekim etkisi olduğunu biliyoruz; ya %60’ı sudan oluşan vücudumuz da bu durumdan etkileniyorsa?
Dolunayın insan davranışlarını etkilediğinden kesinlikle emin olan insanların bir diğer savunması da dolunayın denizler ve göller üzerinde yarattığı gelgit etkisi. Bu iddiaya göre dolunay tıpkı deniz ve göllerde olduğu gibi, %60’ı sudan oluşan vücudumuzda da benzer bir etki yaratıyor olabilir. Fakat bilime göre böyle bir durum söz konusu değil. Peki neden?
Öncelikle Ay’ın bir diğer evresi olan yeni ay evresinde de deniz ve göllerde gelgitler en az dolunay kadar etkili bir şekilde yaşanıyor. Ancak yeni ayda kendini daha mutsuz hissettiğini söyleyen birine rastlama olasılığınız epey düşük. Ya da kazaların ve suç oranlarının arttığına, doğurganlığın yükseldiğine yönelik veriler sunmaya çalışanlara da… Eğer Ay’ın çekim gücü üzerimizde bu kadar etkiliyse, sanırım benzer senaryoları yeni ay için de duymalıydık.
Ayrıca Ay’ın çekim kuvveti yalnızca göl ve deniz gibi açık su kaynaklarına etki ediyor. Vücudumuzda bulunan su ise bir deniz ve göl gibi tanımlayabileceğiniz bir su birikintisi olmaktan çok uzakta.
Bir diğer nokta ise Ay’ın çekim kuvvetinin insan beynine ve vücuduna etki edebilecek kadar güçlü olmaması. Önemli gökbilimcilerden George Ogden Abell bu durumu ‘Kolumuza konan bir sivrisinek, bize Ay’ın uygulayabileceğinden daha fazla yerçekimi kuvveti uygular‘ sözleriyle açıklıyor…
Peki neden milyonlarca insan dolunayın onları etkilediğine inanıyor?
Bu sorunun pek çok yanıtı olabilir. Örneğin binlerce yıldır aktarılan hikayelerin bunda büyük bir etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Aynı şekilde, dolunayla ilgili ‘uğursuzluk’ ya da tam tersine ‘bereket’ gibi mitlerin yıllardır medyanın desteğiyle büyümesi de mutlaka etkili olmuştur. Fakat daha net bir cevap da var; yanıltıcı korelasyon.
Yanıltıcı korelasyon, yalnızca dolunayın bizi etkilediğine değil; burçlar gibi diğer ‘astrolojik’ hikayelere de inanmamıza neden olan durumlardan biri. Tanımı ise şöyle; aralarında nedensel bir ilişki bulunmayan ya da üçüncü bir etkenden etkilenmeleri nedeniyle aralarında yapay bir ilişki gözlemlenen değişkenlerin birbirlerine ‘neden-sonuç’ ilişkisi ile bağlanarak gerçek kabul edilmesi.
Dolunay üzerinden açıklayacak olursak; dolunaylı bir gecede bir olay olduğunda bunu hatırlama ve dolunay ile ilişkilendirerek hafızamıza atma eğilimi gösteririz. Fakat bir başka dolunaylı gecede hiçbir şey yaşanmadığında, bu bilgi de beynimizde yer etmez. Aklımızda kalan ise dolunaylı bir gecede kötü bir şey olduğudur.
Sonuç olarak, şimdiye kadar yürütülen bilimsel araştırmalar, dolunayın insan vücudunu etkilediğine dair herhangi bir kesin kanıt sunamadı. Şimdiye kadar duyduklarınız, yüklediğiniz anlam, belki eski hikayelerden kalan dolunay ritüelleri sizi dolunayın farklı etkileri olduğuna inandırmış olabilir. Yine de dolunayın olmadığı herhangi bir akşamda kötü hissettiğinizde ya da dolunay olmayan bir gecede huzursuzluktan uykusuz kaldığınızda, kendinize tüm bunları tekrar hatırlatmalısınız.
Karanlık bir gökyüzünü aydınlatan dolunaya bakınca büyülenmemek elde değil. Ay’ın sırf bu etkileyici görüntüsü bile bize farklı duygular hissettirebilir. Ama bu, kim bilir kaç yaşında olan devasa bir ağacı ya da havada süzülen bir kuşu gördüğümüzde de hissedebileceğimiz bir şey. Bu yüzden, sizi nasıl etkileyeceğini anlamaya çalışıp kendinizi sınırlamak yerine, enfes dolunay manzarasının tadını çıkarın!
Kaynaklar: 1, 2, 3, 4, 5