Dünyada teröre karşı ilk kadın eylemini Diyarbakır Anneleri başlattı. 4. Yılına giren eylem vesilesiyle çok sayıda anne evladını terör örgütünün …
Dünyada teröre karşı ilk kadın eylemini Diyarbakır Anneleri başlattı. 4. Yılına giren eylem vesilesiyle çok sayıda anne evladını terör örgütünün elinden kurtardı. 4 yıl geçmesine rağmen evlat nöbetine yeni katılımlar da sürüyor. Annelerin tek derdi seslerini dünyaya duyurabilmek. Maalesef bölgedeki her menfi olayı manşet yapan bir kısım medya, anneleri görmezden gelmeye devam ediyor. CHP ve bazı muhalefet partileri de kirli bir hesabın içinde oldukları için Diyarbakır Annelerinden kaçıyor.
Oysaki bütün bunlar Diyarbakır Annelerinin gözünden kaçmıyor. Anneler kararlı ve inançlı. Kendilerini görmeyen sözde sanatçı ve kadın örgütlerine de tepkililer. Annelerin inadı ve isyanı HDP ve PKK’yı bitirecek. Kürt halkı artık PKK’ya yeter diyor. Annelerin gündemde kalmasından HDP ve PKK rahatsız. Bu sebeple tehdide devam ediyorlar. Yarınlar tehdide boyun eğmeyenlerindir.
Yeni Akit Gazetesi’nden Fatma Gülşen Koçak, Evlat Nöbetinin 4. Yılında gelinen süreci Diyarbakır Annelerinin sembol isimlerinden Ayşegül Biçer ile konuştu. İşte röportajın tamamı…
4. yılına giren Diyarbakır Annelerinin nöbeti dünyada teröre karşı yürütülen ilk sivil kadın eylemi. Nasıl başladığına dair kısaca bilgi verebilir misiniz?
3 Eylül 2019’da bir feryatla başlayıp çığ gibi büyüyen bir evlat nöbetiydi. Ben oraya oturduğumda insanların akın akın gelmesi aslında anneler için bir umut oldu. Birleştik, güçlendik beraber bir sivil eylem başlattık.
Bu sivil eylem çok olumlu geçmeye başladı. Bu süreçte sürekli tehditlere, hakaretlere maruz kaldık ama biz geri adım atmadık. İlerlemeye devam ettik. Elhamdülillah, ilk 100. Gün de ilk zafere ulaştık. Artık oradan kalkmamaya karar verdik çünkü evlatlarımız sesimizi duymuş, dağda büyük bir bölünme başlamış ve PKK içerde çökmekteydi. Orada kalmaya karar verdik.
Orada her bir annenin ayrı hikayesi var. HDP sizin çocuğunuzu dağa göndermiş. Bunu öğrenince neler yaptınız?
17 Kasım 2018’de ben evladımı terörün pençesine kaptırdım. 17 Eylül’den sonra ben evladımı aramaya başladım. Evladımı PKK’nın ve HDP’nin eline bırakmayacağımı defalarca onların kapılarına giderek söyledim. Çocuğumun sesini duymak en azından telefonla Onunla görüşmek için HDP binasına gittim.
HDP size nasıl davrandı?
Güya Kürt halkının temsilcisi olduğunu söyleyen HDP bizi hakaretlerle, tekme tokatlarla bizi binadan çıkardı. Evladımızın asla geri dönmeyeceğini söyledi. Ben eve döndükten sonra onlara bir müddet süre tanıdım. O çocuk gelecek dedim.
Çünkü biz evlatlarımızın HDP aracılığıyla dağa gittiğini biliyorduk. PKK’lı, HDP’li olmadan dağdan inmez ve çocukları alıp yeniden dağa götürmez. HDP’li alıp götürür, çocuklarınız üzerinden oyunlar yaparak, onları satarak karşı tarafa geçirir ki benim oğlumu da öyle yapmışlar.
O yüzden kararlıydık. Her gün hatta saat saat çoğalmaya başladık. Çoğaldıkça umutlar yükseldi. Gücümüz yükseldi. O yüzden orada olmaya devam edeceğiz. Bizim bir sloganımız vardı. Ya zafer olacaktı ya ölüm.
“SİLAHLARLA EVİMİZİ BASTILAR”
Siz oturma eylemine başladıktan sonra HDP sizi tehdit etti mi?
Benim iki kızım ve bir oğlum var. Oğlumu dağa götürdüler. Biz oraya ilk oturduğumuzda onların bize söylediği ilk şey -affedersiniz- iki gün oturur köpek gibi kalkıp gidersiniz demişlerdi. Ondan itibaren onların söylediği her kelime benim içimde daha azim ve güç oluşturmuştu. Daha kin ve nefretle üzerlerine yürüyeceğime inanıyordum. Eylemin ilk haftasında silahlı 3 kişi tarafından evim basıldı.
Yayından çıkıp evime dönerken binanın önünde pusu kurmuşlardı. “Eğer ki eyleme devam edersiniz çocuğunuzu dağda öldürürüz” dediler. Onlara “zaten biz yaşamıyoruz çoktan öldük. Ama biz daha güçlü adımlarla eyleme devam edeceğiz” dedim.
O gece çok rahatsızlandım. Tansiyonum yükseldi. Bildiğiniz üzere tedavi sürecinde çocuğumu kaybettim. Ben o gün eyleme gidemedim ama eşimi gönderdim. “Git orada görün. Biz geri adım atmayacağız” dedim.
Hemen onun diğer günü eyleme devam ettim. Bir hafta sonra kız çocuğumu okuldan kaçırmaya kalktılar. Kızımı okuldan aldırdım. Yarın öbür gün çocuğum okur ama ben bu mücadeleyi bırakırsam evladımı kaybedeceğimi biliyordum. Sağ olsunlar okumasınlar dedim. O karara vardım.
İyi ki yapmışım. İyi ki davamdan vazgeçmemişim. Her gün yeni zaferlere ulaşmaya başladık. Hastahaneden geldim bu adamlar benim yolumu kesti. Sokak aralarında bu adamlar beni dövdü. Her pisliğe maruz kaldık. Ağır hakaretler, ağır küfürler tükürüklerine kadar gözümüzün içine atıldı.
O süreçte tedavi alıyordum. Binanın önüne gidiyordum. O binanın önünde beni ayakkabılarla tekmelediler. Kalk bu binanın önünden senin çocuğun bu binada yok. Çocuğun kendi iradesiyle gitmiş dediler.
16 yaşında çocuğun ne iradesi olabilir. Bir oy kullanma bir hakkı bile yok.
“DEAŞ’I KULLANIP KAÇIRMIŞLAR”
Oğlunuzu nasıl kandırmışlar. Oğlunuzun kandırılmasında HDP’nin rolü nedir?
HDP’liler instagram üzerinden çocuğumu buluyorlar. Bunlar virüs gibi nereden vuracaklarını biliyorlar. “IŞİD Müslümanlara zulmediyor. Müslümanları kurtarmak için biz de IŞİD’e karşı mücadele edeceğiz” diyorlar. Çocuğumu götürüyorlar. Sınırı geçtikten sonra çocuğum PKK’lıların eline düştüğünü fark ediyor. Benim çocuğumu instagram üzerinden HDP binasına yönlendiriyorlar. HDP binasından Akçakale sınırından PKK’ya teslim ediyorlar.
Ben bunu öğrendikten evimde kalmadım. Sıcak bir yemek yemedim. Çocuklarımla huzurlu bir gün yaşamadım. Hep mücadele ettim. 1 hafta geçtikten sonra basını evime çağırdım “HDP’ye kurban edecek değil evlat tek bir tırnağım yok.”
Basından evladıma seslendim benim gibi yüreği yanık anneler varsa gelin birleşelim dedim. Aslında anneler evladını kaybettiği yerde arıyor. Delilimiz elimizde kapının önünde oturduk.
Çağrınıza kimler cevap verdi. Sesinizi kimler duydu?
Sadece sesimi duyan Sayın Bakan Süleyman Soylu ve Diyarbakır milletvekili Oya Eronat oldu.
Evimi ziyaret ettiler. Aslında onlarda benimle beraber evladıma sahip çıktılar. O süreçte bütün basına konuşuyordum. Belki bir nebze olsa çocuğa sesimi duyurum diyordum. Ondan sonra çocuğumun instagram’ı açıldı. Oradaki mesajları gördük. Orada paylaşılan videoları ve çocuğumu nasıl kandırdıklarını gördüm.
Bu benim için artık hayatımın bittiği noktaydı. Evladımı kaybetmişim, hastalık sürecindeyim. Sözde Kürtlerin temsilcisi olduğunu söyleyen HDP çocuklarımızı kendi eliyle PKK’ya vermesine isyan ettim.
“EVLADIMI KIŞLAYA TESLİM ETTİM”
Evlat nöbeti başarılı oldu ve oğlunuzu teröristlerin elinden kurtardınız. Oğlunuza kavuşunca neler hissettiniz?
Bir annenin erkek çocuğu için kurduğu hayallerden birisi askerliktir. Peygamber ocağı. Sonra evlilik. Ben çocuğumun ilk telefonu açıp teslim olduğunu duyduğum zaman baygınlık geçirdim.
İnanamıyorsun, uzun bir aradan sonra sesini duyuyorsun ve ilk görüşmede senden dolma istediği vakit sözün bittiği yerdi. Orada hep işkence ve pisliklere maruz kalmış. Kendisi anlattı.
Benim bir ahdim vardı. Çocuğum devlete teslim olduğu gün HDP il binasının önünde davullu zurnalı kurbanlar keserek karşılayacağım demiştim. HDP evlatlarınızı PKK’ya verip öldürdükten sonra getirip gömüyorlar ya aslında zafer nasıl olurmuş onlara göstermek istedim.
Bana söyledikleri bir söz vardı yine affınıza sığınıyorum, “Çocuğun gelirse kulağımıza soğan takıp eşek gibi anıracağız” demişlerdi. Onlara soğandan küpe yaptım. Binanın önüne götürdüm. Sizde de biraz delikanlılık, yürek varsa çıkar bu soğanları kulaklarınızı takarsınız dedim. Bana karşı çıkacak bir delikanlı göremedim. Verdikleri sözleri tutamadılar. Ki yıllardır hepimiz onları çok iyi biliyoruz. Yine aynılar.
Çocuğuma kavuştum. İki ay sonra kendi elimle çocuğumu peygamber ocağına götürdüm. Kendisi çok istiyordu. Hazırladım, düğünle kınasını eline yaktım. Peygamber ocağına teslim ettim. Eğer ölünecekse bu yolda ölünecek. Kendi vatanını, sancağın için ölünecek. Gidip boş bir dava uğrana Amerika ve İsrail için uşaklık yaparak ölünmeyecek.
Ne ve kim için mücadele ediyorsun?
Şimdiye kadar kaç evlat terör örgütünün elinden kurtuldu? 4 yıl nasıl geçti?
Şu an da 304 aileyiz. 37’si evladına kavuştu. 4. Yıla girdik. Bu 4 yıl içinde defalarca zaferlere ulaştık defalarca tehditler devam etti. Sorunlar yaşadık. Ama hiç kimse geri atmadı. Tam aksine gittikçe arttı. Bize eylemimiz ancak bir ay sürer dediler. 4 yıl değil bin yıl da olsa kanımızın son damlasına kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz. 4 yılda iyisiyle kötüsüyle, yağmuruyla çamuruyla, kışıyla yazıyla herkes ilk günkü kadar azimli kazanacağına inanıyor.
Evladınıza kavuşmanıza rağmen nöbete devam ediyorsunuz? Sebebini öğrenebilir miyiz?
Bu aslında evlat nöbetinden ziyade vicdan nöbetidir. Vicdanı olan herkesin oraya sahip çıkması gerekir. Ben zafere ulaştım her anne zafere ulaşsın. Onun için mücadele ediyorum.
SORUYORUM: SANCAR’IN, BULDAN’IN ÇOCUKLARI NERDE
HDP, PKK’ya eleman kazandırmak için çocukları hangi metotlarla kandırıyor? Yaşları küçük değil mi?
HDP, bir grup çocuğu okuldan alıyor Hazal gölüne pikniğe götüreceğiz diyor. Çocuklar sınırın diğer tarafından çıkıyor. Bir kısmını alıyor spora götüreceğim diyor çocuklar da bir daha geri dönmüyor. Mesela benim çocuğumun dini duyguları kullanıldı. Kur’an Kurslarından çocukları alıp götürebiliyorlar.
Herkesi ayrı bir şekilde kandırabiliyorlar. Benim bahsettiğim çocukların en küçüğü 8 en büyüğü 16 yaşında. Bu çocukların bir iradesi yok. 10 dakikada bu çocukları kandırabilirsiniz. HDP’nin bu çocuklardan ne tür bir beklentisi var bilmiyorum.
Boylarından büyük silahları ellerine verip kamplara gönderiyorlar. Kendi vatanına, toprağına silah sıkmasını istiyorlar. Bu nasıl bir zihniyettir.
HDP’lilerin çocukları lüks içinde yaşıyor. Yoksulların çocukları dağa kaçırılıyor.
Mithat Sancar’ın çocuğu nerede? Pervin Buldan’ın çocuğu nerede? Ayşegül’ün, Süleyman’ın, Cemil’in çocukları mağarada ölüme gönderiliyor. HDP’nin sözde milletvekilleri var ya devletin maaşını alıp devlete ihanet ediyor. Kendileri diyor ya Güneydoğu’da zulüm var. Doğrudur. Güney ve Güneydoğu’da büyük bir zulüm var. PKK ve HDP’nin büyük bir zulmü var. Çocuklarımızı yüreğimizden koparıyorlar. Daha ağızları süt kokuyor. Alıp götürüp kandil’e Amerika’ya, İsrail’e uşaklık yaptırıyorlar.
Sözde sanatçılar sözde kadın haklarını savunduğunu ilan eden vakıflar, dernekler size destek verdi mi?
Emin olun, bu 4 yıllık eylem devlete karşı bir eylem olsaydı var ya onlarda bizimle beraber bu kadar nöbet tutarlardı. Yeter ki amaç Türkiye’yi devirmek olsun ve bölmek olsun. Ya Allah aşkına orada feryat figan eden anne babalarınız var. 2-3 ağaç için dünyayı yakan sanatçılarınız 4 yıldır nerede? Bu anneler sizden bir şey istemiyor.
HDP, meydanlarda Kürtçe “kadın özgürdür/ kadına sahip çık/ kadın ezilmesin” diyor ya biz de kadınız. Biz de kadınız. 4 yıldır hakkı olan evlatlarını sizden istiyor. Madem mecliste Kürtlerin temsilcisi olduğunuzu söylüyorsunuz ya bir kere yüreğiniz olsun da toplu bir şekilde gelip annelerin karşısına çıkın.
Sadece Diyarbakır’dan değil İstanbul ve başka şehirlerden dağa kaldırılan evlatlarımız var. Anne babalara bu konuda tavsiyeniz ne olur?
Aslında HDP’liler Türk, Kürt, Çerkez, Arap ayırt etmeden dağa götürüyor. Şimdi bizim çadırımızın altında bunun örneği var. 4 dilden insan çadırın altında, eylemde yer alıyor. Ama biz var ya ekmeğimizi bölüşüyoruz. Suyumu paylaşıyoruz.
Bizim birbirimizle davamız yok ki. Biz hepimiz kardeşiz. Türküyle, Kürdüyle, Alevisiyle, Sünnisiyle biz biriz. Bir vatanız. Bir milletiz, bir bayrağız. Kimse bizi bölmesin. Ben bir Kürt olarak diyorum ki ben Türkiye Cumhuriyetinin sevdalısıyım.
Allah aşkına çekin o pis ellerinizi çoluk çocuğumuzun üzerinden. Çekin bayrağımızın üzerinden. Bu oyunlara son verin artık.
Benim buradan bütün anne-babalara çağrımdır. Evladım evde oturuyor çocuğum bir şey yapmaz demeyin. Bunlar virüs gibi her yerdeler. Çocukları nasıl kandıracaklarını çok iyi biliyorlar. Nereden vuracaklarını çok iyi biliyorlar?
“DEVLETİMİZİN VE STK’LARIMIZIN DESTEĞİ GÜCÜMÜZE GÜÇ KATTI”
Diyarbakır Annelerine verilen destekler hakkında ne dersiniz?
Öncelikle Sayın Cumhurbaşkanı’na ve çok değerli Eşine, Sayın Süleyman Soylu’ya, tüm devlet büyüklerine bize destek veren sivil toplum kuruluşlarına teşekkür ediyorum. Bir de destek veren çok değerli gazeteci ve yazarlar var. En önemli nokta. Sesimizi evladımıza duyurduğumuz yer. Sizler sayesinde bizim çocuklarımız sesimi duyup geliyor. Evet devletimiz kırsal alanlarda gerekenleri yapıyor.
Biz Diyarbakır HDP binasının önünde duruyoruz ama en önemli iş basına düşüyor. Sizin huzurunuzda hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Destek verenler tarihin en güzel sayfalarında kalacak. Destek vermeyip, sırtını dönüp, körlük ve sağırlık yapanlarda tarihin en karanlık sayfalarında kalacak. Buradan bir kere daha diyorum ki: Vallahi annelerin gücünün önünde dağlar dayanmaz.
Türkiye’nin başka yerlerinde de Diyarbakır Annelerine özenerek, umut bağlayarak oturma eylemi yapan anneler var mı? Hangi şehirdeler?
Diyarbakır başta olmak üzere Van, Hakkâri, Muş, Şırnak, İzmir, Almanya Berlin’de var. Aslında Doğu ve Güney Doğu anneleri başkaldırdı. PKK’ya yeter dedi. Kimsenin evine ateş düşürmeyin dedi.
Ve bu anneler bu kararlılıkla PKK’ya başkaldırdı. Diyarbakır Anneleri PKK’yı bitirecek.
6 + 1 = HAİN TAŞERON TERÖR ÖRGÜTÜ
HDP ile ittifak yapan partilere çağrınız nedir?
HDP ile ittifak yapan partilere şunu söylemek istiyorum. 6 + 1 = hain taşeron terör örgütüdür. Çünkü açıkça PKK’ya destek veriyorlar. 4 yıla girdik bu anneler orada oturuyor. Neden bir gün gelip bu annelerin feryadına ortak olmadılar? Bu anneler acaba ne istedi sizden?
CHP liderinin sizi ziyaret etmemesi hakkında düşünceleriniz neler?
Ekrem İmamoğlu Diyarbakır’a geldiğinde terörist başını ziyaret etti. Sözde belediye başkanıydı. Kemal Kılıçdaroğlu geldiğinde Selahattin Demirtaş’ın annesini ziyaret etti. Yine anneleri görmediler durmadılar. Aksine kumpas kurma peşindeydiler. Şunu çok iyi bilsinler bu anne ve babalar hepsini bitirecek. Buna son verecek. Bunlar siyaset yapmıyor. Meclise giriyorlar ve devletin maaşını yiyerek devleti bölmenin peşindeler. Bunların hepsi tek bir örgüte bağlıdır. Kukla gibiler ve iplerini başkaları tutuyorlar. Kendi iradeleriyle çıkıp konuşamıyorlar.
Son olarak vermek istediğiniz mesaj nedir?
Öncelikle dağda ki çocuklarımıza çağrımdır: Evlatlarım Allah rızası için bu anne-babalarınızı sesini duyun. Gelin Türkiye Cumhuriyeti’ne teslim olun. Hiçbir işkence ceza yok. Sizi bunlarla kandırmasınlar.
Bakın gelen bütün evlatlar kendi evinde. Kimisi evlendi kimisi askerliğini bitirdi. Bizim bir ağıtımız var: Kızlarımızı gelin oğullarımızı damat edeceğiz. Gelin Türkiye Cumhuriyeti’nin şefkatli kollarına teslim olun.
Çocuklarım, Cumhurbaşkanımız, Dicle’nin kuzularını kurtlara yem etmeyeceğiz. Gelin siz de anne-babalarınız kucağına geri dönün.
Ana-babalara çağrımdır siz evlerinizde oturarak çocuklarınızı kaybediyorsunuz. Birini kaybederek hepsini kaybetmiş oluyorsunuz. PKK birini aldıktan sonra diğerinin peşini bırakmıyor. Bu yıllardır açık olan bir durum.
Oradaki bir vicdan nöbeti var. 4 yıl dile kolay, bu anne-babalar orada oturuyorlar. Gelin, sizde sesinizi ana-babanıza duyurun.
Buradan da destek vermeyenlere bir kere daha söylüyorum. Destek vermeyenler kendi utancıyla kalacak. Bu anneler PKK’yı bitirecek. Köklerini kazıyacak. Yerle yeksan edecek. Üstüne binalar dikeceğiz.