BBP lideri Mustafa Destici, partisinin genel merkez binasında düzenlediği basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Destici, Rusya …
BBP lideri Mustafa Destici, partisinin genel merkez binasında düzenlediği basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Destici, Rusya’yla Ukrayna arasında savaş devam ettiğini hatırlattı. Türkiye’nin, savaşan her iki ülkeyle de kapsamlı ve köklü ilişkileri var olduğun ifade eden Destici, “Her iki ülke de Türkiye’nin dış ticaret hacmi dikkate alındığında ilk sıralarda bulunuyorlar. Türkiye, başta ABD olmak üzere, NATO ülkeleri tarafından, boğazlar ve yaptırımlar üzerinden savaşın tarafı olmaya zorlanıyor. Avrupa’nın ortasında savaşın devam ettiği günlerde, NATO’nun en güçlü askeri gücüne sahip ülkelerden olan Türkiye’ye, yine NATO ülkeleri tarafından askeri yaptırımlar uygulanıyor. CAATSA kararlarıyla aldığı doğrudan dış yatırımlara kısıtlamalar getirilen Türkiye’nin ekonomisi çökertilmeye bu operasyonla, ülkemizde ABD liderliğindeki küresel emperyalizmin Ortadoğu’da ve Doğu Akdeniz’deki menfaatlerine hizmet edecek bir yönetim oluşturulmaya çalışılıyor. En ilginci bu operasyonun maksadı, yöntemleri, detayları ve görüşmeleri gizlenmiyor. Müttefik olduğumuz bizle müttefik olmaya aday ülkeler, 40 yıldır mücadele ettiğimiz dünya tarihinin en kanlı terör örgütüne, dünya tarihinin en ahlaksız suç örgütüne açıktan silah, para, lojistik ve siyasi destek sağlamaya devam ediyorlar” diye konuştu.
‘BÜTÜN ETKİNLİKLERİNE YASAKLAMA GETİRİLMELİ’
İsveç ve Finlandiya hükümetlerinin NATO’ya üyeliklerinin kabulü için resmi başvurularını yaptıklarını anımsatan Destici, şunları söyledi:
“Türkiye, NATO’nun genişlemesiyle ilgili hiçbir zaman engelleyici bir politika içinde olmamıştır. Bununla birlikte, hiç kimse NATO’nun bir savunma ittifakı, üyelerinin ise müttefiklik anlayışı içinde olmaları gerektiğini unutmamalıdır. Bugünkü örnekte olduğu gibi, konunun en temel esasları yok sayıldığı zaman, doğru adımlar atmak, maalesef mümkün olmayacaktır. Bu şartlarda, müttefik olduğumuz ya da müttefikimiz olmaya aday ülkelerin, terörle, uluslararası hukukla, demokrasiyle ve evrensel değerlerle ilgili özellikle Türkiye örneğinde sürdürdükleri politikaların yeniden gözden geçirmeleri gerektiği, tartışma götürmeyecek ölçüde ortadadır. Savunma sanayiiyle ilgili, tümü hukuka ve akla aykırı gerekçelerle Türkiye’ye yönelik kısıtlamaların uygulandığı bir süreci yaşıyoruz. Bu şartlarda, süregelen ve başlayacak bir müttefiklikten bahsedebilmek için, muhataplarımızın müttefik gibi davranmalarını beklemek bizin en tabii ve temel hakkımızdır. Şu anda Türkiye kamuoyu, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelikleri kapsamında, bu ülkelerdeki PKK’ya verilen desteğin son bulmasını bekliyor. Sadece İsveç ve Finlandiya’yla sınırlı kalmadan, NATO üyesi bütün ülkelerde, PKK ve uzantısı yapıların bütün etkinliklerine yasaklama getirilmelidir. Aynı savunma ittifakındaysak, aynı savunma ittifakında olacaksak, her bir üyeye gelecek saldırılara, tümümü, müttefiklik ilişkisi içerisine karşı duracaksak, 40 yıldır Türkiye’ye karşı ahlaksız bir savaş yürüten terör örgütüne karşı müttefiklerimizin bir terör örgütüne karşı nasıl davranılması gerekiyorsa o şekilde davranmalarını beklemenin en tabii hakkımız olduğunu yeniden, kararlılıkla dile getirmek istiyorum. PKK ve uzantılarının bütün NATO ülkelerindeki faaliyetlerine, tüm NATO ülkelerinin terör örgütlerine destek vermesine son verilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti bu konuda ısrarcı olmalıdır. Yunanistan’ın, Türkiye’yi hedef alacak ve uluslararası hukuka aykırı bir şekilde silahlandırması, Türkiye’nin savunma sanayiine yönelik kısıtlamalar sona erdirilmelidir.”
‘TÜRKİYE’NİN TÜM GÜVENLİK ENDİŞELERİ EKSİKSİZ BİR ŞEKİLDE GİDERİLMELİ’
‘Türkiye’yle yapılan görüşmelerde sıklıkla ifade edilen, ‘Türkiye’nin endişelerini anlıyoruz gerekeni yapacağız’ türünden beyanların gerçekliği ve karşılığı yoktur’ diyen Destici, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyelikleriyle ilgili kararı, her iki ülkenin müttefiklik hukukuna uymayan politikalarını terk etmeleri yönünde somut adımlar atmalarına bağlı olmalıdır. Yine ABD’nin, Türkiye’nin hava savunma sistemine sahip olmasını engelleme yönünde aldığı kararlar ve bu durum bahane edilerek, Türkiye’ye yönelik halen sürdürülen ekonomik, askeri ve siyasi yaptırımlar, bu süreçte, bir samimiyet ölçeği kapsamında belirleyici olmalıdır. Türkiye’nin tüm güvenlik endişeleri eksiksiz bir şekilde giderilmelidir. Türkiye’ye NATO ülkesi müttefikleri tarafından uygulanan tüm yaptırımlar kaldırılmalıdır. Ortağı olduğumuz, parasını ödediğimiz F-35 programıyla ilgili, Türkiye’ye uygulanan haksız kararlar geri alınmalıdır. Finlandiya ve İsveç, Türkiye’nin mücadele ettiği terör örgütleriyle iş birliğini ve irtibatını sona erdirmeli, terör örgütü mensuplarını korumaktan vazgeçmeli, bu konularda somut ve tatmin edici adımlar atmalıdır. Büyük Birlik Partisi olarak, içinde bulunduğumuz süreci ve ağır şartları doğru analiz ettiğimizi, doğru bir siyaset izlediğimizi ve doğru yerde durduğumuzu düşünüyoruz. Bu istikamette yolumuza devam edeceğiz.”