Genç İHH, Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı zulümleri, Cuma namazı sonrası 77 ilde düzenlediği basın açıklamaları ile protesto etti. İstanbul’daki basın açıklaması, Fatih Camiî avlusunda gerçekleştirildi.
Genç İHH, Çin’in Doğu Türkistan’daki zulümlerini 77 ilde Cuma namazı sonrası düzenlediği basın açıklamalarıyla protesto etti. Basın açıklamaları; sivil toplum kuruluşu temsilcileri, basın mensupları ve vatandaşların yoğun katılımıyla gerçekleşti. Açıklamalarda, Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı zulümlere son vermesi istendi.
“Uygurlar kitlesel bir zulümle karşı karşıya”
İstanbul’daki basın açıklaması, Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği ile ortaklaşa Fatih Camii avlusunda gerçekleştirildi. Açıklamayı, İHH Genel Sekreteri Durmuş Aydın yaptı. Aydın açıklamasında, Çin’in sayıları 1200’ü geçtiği ifade edilen toplama kamplarında 3 milyona yakın kişiyi alıkoyduğunu belirterek, “Çin zulmünün açıkça diğer adı adım adım soykırımdır. Çin’in bu zulmüne karşı; ulusal ve uluslararası kamuoyunu farkındalığa çağırıyoruz. Uygurlar bugün en temel insani hakları ellerinden alınmış bir halk olarak kitlesel bir zulümle karşı karşıya bulunuyor” dedi.
“Çin yönetimi zalim ve katildir”
Uygur bölgesinde, Uygurca’nın tüm eğitim kurumlarından kaldırıldığını ifade eden Aydın, sözlerine şöyle devam etti: “Din eğitimi ve öğretimi yasaklanmış, Kur’an-ı Kerim dahil dini kitapları bulundurmak ve okumak, ibadet etmek, sakal bırakmak, başörtüsü takmak ve uzun etek giymek yasaklanmıştır. Şimdi bir de bu zulümlere Çin hükümetinin irrasyonel “Sıfır Kovid” nedeniyle eve kapatılma zorunluluğu eklendi. Evlerin kapıları kaynak makineleriyle kapatılmakta, insanların en temel ihtiyaçlarını gidermek için dahi dışarı çıkmalarına müsaade edilmemektedir. En son yaşanan elim yangın faciası ve Çinli görevlilerin bu faciaya seyirci kalmaları bir kez daha göstermiştir ki, Çin Komünist Partisi ve yönetimi zalim ve katildir.”
“Çin evlerin içini takip etmekten derhal vazgeçmeli”
Çin’in bu tutumundan bir an önce vazgeçmesi gerektiğini belirten Durmuş Aydın, “Doğu Türkistan’da kurulan ve Uygur, Kazak, Kırgız ve diğer azınlık gruplarının evlerinin içine kadar takip eden gözetleme sistemleri derhâl kaldırılmalı; ev ev bu uygulamaları yapan 1400’ü aşkın güvenlik şirketi bölgeden çekilmelidir. Çin, Dünya Sağlık Örgütü’nü, bağımsız sağlık kurumlarını ve insan hakları örgütlerini derhâl kamplara davet etmelidir. Birleşmiş Milletler, Çin’in insan haklarını ayaklar altına alan toplama kampları vahşetini derhâl durduracak sahici adımlar atmalı, Çin’in veto engelini aşabilecek önlemler almalıdır. Birleşmiş Milletler, Doğu Türkistan hususunda daha aktif rol ve sorumluluk almalıdır. İslam İşbirliği Teşkilatı da, Doğu Türkistan konusunda adımlar atmalı. Tüm ülkeler, Çin ile siyasi, ticari ve askerî bağlarını koparmalıdır. Çin’in en büyük ticari ortağı İslam dünyasıdır. Bu çerçevede, ekonomik yaptırım mekanizmalarının etkinliği göz ardı edilmemelidir. Biz, İHH İnsani Yardım Vakfı olarak bağımsız gözlemci heyetinin bir parçası sıfatıyla Uygur bölgesine ziyaret yapmaya talip olduğumuzu kararlılıkla ilan ediyoruz” dedi.
“Doğu Türkistan’ın sesine ses katmalıyız”
Aydın’ın ardından konuşan Özgür-Der Yönetim Kurulu Üyesi Hamza Türkmen, Çin’in soykırımcı ve katliamcı uygulamalarını eleştirdi. Türkmen, “Doğu Türkistan’da şu anda büyük bir zulüm var. Zulme karşı uyanık olmamız lazım. Küresel kapitalizme, küresel emperyalizme karşı inançlı, kararlı ve Müslümanca durumuşuzu göstermeliyiz. Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin sesine ses katmalıyız” dedi.
İnsan hakları örgütlerine çağrı
Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Derneği Genel Sekreteri Abdulahad Udun, Doğu Türkistanlıların soykırımla karşı karşıya olduğunu belirtti. Udun, sözlerine şöyle devam etti: “Milyonlarca Doğu Türkistanlı, Müslüman oldukları için işkence kamplarında ve hapishanelerde işkence görüyor. Çin devletinin ‘Sıfır Kovid’ adı altındaki politikaları sebebiyle insanlar, evlere kapatıldı ve ölüme terk edildi. Dünyadan tamamen tecrit edilen o binalardan birinde çıkan yangında geç ve etkisiz müdahale sebebiyle 44 kişi yanarak hayatını kaybetti. Doğu Türkistan’da binlerce cami yıkıldı, binlerce insan şehit edildi. Tüm İslâm alemi üzerine düşeni yapmalı. İslâm aleminde bir suskunluk hakim. Şu anda Suudi Arabistan’da kardeşlerimiz Çin’e teslim edilmek üzere hapiste tutuluyor. Serbest bırakılmaları için çağrıda bulunuyoruz. İnsan hakları örgütlerine haykırıyoruz, Doğu Türkistanlılar insan. İnsan haklarına sahip çıkın, oradaki zulme dur deyin. Konuşmanın, kınamanın değil; somut adımların atılması gerekiyor. Çin’in yıkılacağı gün yaklaşmaktadır.”
Doğu Türkistanlı mazlumlar için dua edilmesinin ardından basın açıklaması sona erdi.