Giderek derinleşen ekonomik kriz, üreticiden tüketiciye her kesimi vurdu. En temel gıda ürünleri bile lüks tüketim haline geldi. Patlıcanın …
Giderek derinleşen ekonomik kriz, üreticiden tüketiciye her kesimi vurdu. En temel gıda ürünleri bile lüks tüketim haline geldi. Patlıcanın tanesi 8 lira, salatalığın tanesi ise 5 liradan satılır oldu. CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, “Türkiye, kendi kendine yetebilen bir tarım ülkesiyken ne oldu da bu hale geldi?” sorusuna “Tarım piyasaları tamamen özel sektörün eline geçti. Gıda krizinden rant sağlanıyor. Tarıma yeterli bütçenin ayrılmaması, ayrılan bütçenin iyi yönetilmemesi lazım. AK Parti, çiftçiye bu desteği vermiyor” yanıtını verdi.
Türkiye’deki ekonomik krizin boyutları her geçen gün artarken, vatandaş en temel gıda ürünlerine bile erişemiyor. Vatandaş, meyveyi, sebzeyi taneyle alıyor. Kimi yerlerde patlıcanın tanesi 8, salatalığın tanesi ise 5 liradan satılıyor.
Vatandaşlar “Türkiye, bir zamanlar kendi kendine yetebilen bir tarım ülkesiyken, nasıl oldu da bu hale geldi?” sorusunu soruyor. CHP Edirne Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu, kamuoyunun merakla sorduğu bu sorunun yanıtını ve Türkiye’nin bu durumdan çıkarak fabrika ayarlarına dönmesi için atılması gereken adımları SÖZCÜ’ye anlattı.
‘DEVLET DENETLEMELİ’
Gaytancıoğlu, “Her ülkenin kendine özgü bir tarım politikası vardır. Olmalıdır da. Çiftçileri köyünde veya yerleşim yerinde tutmanız gerekir ki üretmeye devam etsin. Gıdaya ulaşmamız lazım, gıda da ucuz, bol ve güvenilir olmalı. Bunu da sağlayabilecek tek bir kurum vardır; Devlet. Özel sektör gıdadan para kazanmak ister. Eğer devlet denetlemezse güvenilir olmayan ürünler satılabilir. Ama devletlerin görevi bunu korumaktır. Demek ki çiftçiyi korumak, yerinde tutmak, aynı zamanda sosyal hayatını da iyileştirmek gerekir” dedi.
‘PİYASALAR ÖZEL SEKTÖRÜN ELİNE GEÇTİ’
Tarım piyasalarının tamamen özel sektörün eline geçtiğini belirten Gaytancıoğlu, “Eskiden devletin Toprak Mahsul Ofisi, Süt Endüstrisi gibi kurumlar vardı. Devlet buralarda rahatlıkla politika belirleyebiliyordu. Piyasalara müdahale edebiliyordu. Hem girdiyi dağıtma, gübreyi, ilacı, tohumu dağıtma açısından, ucuza verme açısından hem de ürünü satın alma açısından müdahale edebiliyordu. TMO örneğin buğdayda bir taban fiyat belirliyordu, fiyatlar onun altına düşmüyordu. Ama şimdi o kurumun müdahale alımları yapacak gücü yok” değerlendirmesinde bulundu.
‘TÜRKİYE GIDA KRİZİNE ADIM ADIM GİDİYOR’
Tüketicinin de düşünülmesi gerektiğine dikkat çeken Gaytancıoğlu, “Çünkü tüketicinin de bu gıdaya ulaşması lazım. Türkiye bir gıda krizine adım adım gidiyor. Bunu söylerken de bu konunun bir uzmanı olarak söylüyorum. Geçen sene 2 lira olan üre gübre, 16-17 lira olunca çiftçi kullanamadı. Taban gübreyi kullanamayan çiftçi, yeterli de yağış alamadı. Geçen sene ciddi bir kuraklık oldu” diyerek Türkiye’nin buğday üretiminde yaklaşık 5 milyon ton düşüş yaşadığını sözlerine ekledi.
‘İKTİDAR BUNDAN NEMALANDI’
Su kaynaklarının kirlendiğini ve toprakların da azaldığına dikkat çeken Gaytancıoğlu, “Sürekli ‘Suya yatırım yapalım’ diye uyardık. Türkiye gibi su fakiri ülkenin sulama yatırımlarına ağırlık vermesi lazım. Nehirlerimizin etrafına barajlar yapalım’ diyorduk ama iktidar ne yaptı? Bundan nemalandı. GAP projesini tamamlamadı. Suyu yer altından çekmeyi ve buradan da yandaşlarına para aktarmayı düşündü. Üretici, suyu yer altından çekti ama elektrik harcadı. Elektrik şirketlerine parayı çiftçi ödedi, ödeyemeyenlerin destekleme bütçesinden kesti” diye konuştu.
‘TARIM BAKANI LİYAKATSİZ’
Tarım Bakanılığına getirilen isimleri liyakatsizlikle eleştiren Gaytancıoğlu, “Tarım Bakanı’nın ekibinin de kendisinin de çok bilgili olması gerekir. Şuan ki Tarım Bakanı işletmeci, ondan önceki cerrahtı, ondan önceki Yüksek İslam Enstitüsü mezunuydu. Yani bu işi, içinden gelmeyen bir kişi sorunları da muhakeme edemez” dedi.
‘ÇİFTÇİNİN DESTEĞİNİ AK Parti VERMİYOR’
Çiftçinin yerleşim yerinde kalması için desteklenmesi gerektiğini ifade eden Gaytancıoğlu şöyle devam etti; “Köy okullarını kapattılar. Cumhuriyet Halk Partisi’nin politikalarında çiftçinin köyünde tutulması için sadece destekleme değil, sosyal politikalar da var. Gayrı Safi Milli Hasılatın yüzde 1’ini verin çiftçiye destek olarak. Ama AK Parti hiç vermemiş. Başlangıçta yarısını vermiş, son 3 yılda ise 3’te 1’ini veriyor”
‘ŞU ANDA TÜRKİYE RAHATLIKLA 30 MİLYON TON BUĞDAY ÜRETEBİLİR’
Türkiye’de şu anda yaklaşık 40 milyon hektar alanın ekilmediğini belirten Gaytancıoğlu, “Şimdi buralarda siz nitelikli bir tarım politikası ile üretim seferberliğine girerseniz, bir de sulama alt yapısını desteklerseniz çözüm üretmiş olursunuz” dedi. Şuan da Türkiye’nin rahatlıkla 30 milyon ton buğdayı üretecek durumda olduğuna da dikkat çeken Gaytancıoğlu, “20 milyon tonunu kullansak, 10 milyon tonunu satsak, tonu 300 dolardan 3 milyar dolar para yapar. Bu ne demek? Haftada 1 milyar dolar faiz ödeyen bir ülke için 3 hafta faiz ödememesi anlamına gelir. İthalat faturasının düşmesi anlamına gelir. Hem suyu, hem gübreyi ekonomik kullanmak hem de üretimi yönlendirmek, gelecek nesilleri düşünmek, sağlıklı üretmek bizlerin görevidir.” ifadelerini kullandı.
‘CUMHURİYETİ KURAN O BİLGE İNSANLAR’
Cumhuriyet döneminden örnek veren Gaytancıoğlu, “Cumhuriyet’i kuran o bilge insanlar, dışa bağımlılığın ne kadar kötü olduğunu görmüşler. Balkan savaşı yaşamışlar. Cumhuriyet kurulurken Kurtuluş Savaşı yaşamışlar. Hep istikrarlı gitmişler ve hep kendi kaynaklarını kullanmayı düşünmüşler. Kendi kaynağınız olmadığı yerde zaten mecbursunuz dışarıdan almaya. Örneğin petrolü dışarıdan almaya mecbursunuz ama buğdayı dışarıdan almaya mecbur değilsiniz” diye konuştu.
‘GIDA KRİZİNDEN RANT SAĞLIYORLAR’
Türkiye’de gıda krizi olduğunu ve bir kesimin de bunu ranta dönüştürmeye çalıştığını ifade eden Gaytancıoğlu, “Biz niye 150 dolardan 350 dolara çıkan buğdayı alalım? Kendimiz üretelim. Niye şimdi ekmek fiyatları 4 liraları zorluyor, 6 liralara geleceğini söylüyoruz biz? Çünkü bir gıda krizi var. Bir de bundan rant sağlayanlar var. İktidar bu yandaşlarına ithalat yaptırıyor, gümrük vergilerini sıfırlattırıyor, onlara çıkar sağlıyor” dedi.
‘YENİ BİR SAYFA AÇMAK LAZIM’
Tüm bu durumu tersine çevirmek için yapılması gerekenleri Gaytancıoğlu şöyle özetledi:
“Temiz bir sayfa açmak lazım. Üreticimize destek vermemiz lazım. Öncelikle üreticiyle bir kucaklaşmamız lazım. ‘Sensin benim çözümüm’ demek lazım. Atatürk ne yapmış? Aşar vergisi o zaman Osmanlı’nın en önemli vergisi. Ama hazinenin de neredeyse 10’da 1’ini sağlıyor. Onu kaldırmış. ‘Ben üreticiye güveniyorum. Çünkü bu üreticiyle ben Çanakkale’de savaştım, Balkanlarda savaştım, Kurtuluş savaşı yaptım. Köylü milletin efendisidir’ demiş, destek vermiş.”