Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Erzurum’da düzenlediği basın toplantısında iktidarı …
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Erzurum’da düzenlediği basın toplantısında iktidarı eleştirerek, “Dış politikamız yamalı bohçaya benziyor. Bugün siyah dediklerine yarın beyaz diyorlar. AK Parti sözcüleri Putin’i eleştirmiyor, Kemal Kılıçdaroğlu’nu, CHP’yi eleştiriyorlar. Utanmasalar savaşı Kemal Kılıçdaroğlu çıkardı, CHP çıkardı diyecekler. Türkiye ekonomisi o kadar kırılgan bir duruma gelmiş ki, Afrika’da iki kabile bir birine girse Türkiye ekonomisi etkileniyor ” diye konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba Başkanlığındaki Esnaf Masası 2-4 Mart 2022 tarihleri Erzurum, Bayburt, Gümüşhane ve Erzincan illerinde incelemeler yaparak esnaf ve meslek odaları, STK’lar, Ziraat odaları, Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları ile Organize Sanayi Bölgelerini ziyaret edecek.
İşsizliğin, yoksulluğun, zamların iktidarın uyguladığı yanlış ekonomi politikalarının bölge esnafı ve halkını nasıl etkilediğini birinci ağızdan dinleyecek olan heyette Ağbaba’nın yanı sıra Milletvekilleri Bekir Başevirgen, Baha Ünlü, Mürsel Alban, Neslihan Hancıoğlu, Ayhan Barut, Burcu Köksal, Orhan Saribal, Atila Sertel, Ulaş Karasu , Abdurrahman Tutdere, Polat Şaroglu, Yüksel Mansur Kılınç bulunuyor.
“SON 70 YILIN EN BÜYÜK KRİZİNİ YAŞIYORUZ”
Heyet ilk olarak CHP Erzurum İl Başkanlığı’nı ziyaret ederek İl Başkan Suat Dülger ile birlikte basın toplantısı gerçekleştirdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba burada yaptığı konuşmada;
“Tüm dünya Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısını izliyor. Dünyada son 70 yılın en büyük krizini yaşıyoruz. Bu kriz adeta göz göre göre geldi ve şu an savaşın ortasında halen vatandaşlarımız, öğrencilerimiz var.
Tüm dünya kendi vatandaşlarını savaştan tahliye etti ama bizim Ukrayna’da kurtarılmayı bekleyen binlerce öğrencimiz, vatandaşımız var. Maalesef kuru laflarla dış politika yaparsanız kimseyi dinlemezseniz geleceğiniz nokta da bu olur” ifadelerini kullandı.
“KRİZİ MİLLİ MESELE OLARAK ELE ALMAK LAZIM”
Ukrayna-Rusya krizi nedeniyle Beştepe’de gerçekleştirilen güvenlik zirvesi hakkında da konuşan Ağbaba, “Geçtiğimiz günlerde bir güvenlik toplantısı yaptılar. Yaptıkları toplantıya ‘güvenlik zirvesi’ demek bin şahit ister. Güvenlik politikaları ile alakası olmayan, AK Parti sözcülerinin toplandığı bir siyasi parti toplantısı düzenlediler. Şu an yanı başımızda tüm dünyayı etkileyen bir kriz yaşanıyor. Peki, ne yapılması lazım?
Ülkeyi yönetenlerin bu krizi bir milli mesele olarak görüp ele alması lazım ama öyle bir şey var mı ne yazık ki yok. AK Parti’nin basın toplantılarında kimi eleştiriyor? Putin’i eleştirmiyorlar, Kemal Kılıçdaroğlu’nu, CHP’yi eleştiriyorlar. Yani utanmasalar ‘savaşı Kemal Kılıçdaroğlu çıkardı, CHP çıkardı’ diyecek kadar akıllarını yitirmiş durumdalar. Onların akıllarını yitirmiş olmaları sadece kendilerine değil Türkiye’ye zarar veriyor” dedi.
“AFRİKA’DA 2 KABİLE BİRBİRİNE GİRSE TÜRKİYE EKONOMİSİ ETKİLENİYOR”
İktidarın ekonomik politikalarını eleştiren Ağbaba, Rusya-Ukrayna savaşının Türkiye’ye etkilerinden de bahsetti. Ağbaba, “Türkiye ekonomisi o kadar kırılgan bir duruma gelmiş ki, Rusya ile Ukrayna savaşa giriyor; bir ruble değer kaybediyor, ikincisi ise Türk lirası değer kaybediyor. Neredeyse Afrika’da iki kabile bir birine girse Türkiye ekonomisi etkileniyor. Bizim 31 milyon dönüm tarım arazimiz üretimden kopartıldı.
Biz geçmişte tarım alanında kendi kendine yeten nadir ülkelerden biriyken, şu an aklımıza gelecek her türlü tarım ürününü ithal eden ülke konumuna geldik. Bu savaşın bir de bizim için anlamı var, savaşan iki ülke buğdayı en çok ithal ettiğimiz iki ülke. Yani bir başka deyişle ekmeğimiz onlara bağlı.
5 milyon 637 bin ton yani yüzde 69,3’ü Rusya’dan, 1 milyon 410 bin ton yani yüzde 17,3’ü Ukrayna’dan ithal ediyoruz. Bu iki ülkeden buğdayın yüzde 86,6’sını ithal ediyoruz. Yani bu da demek oluyor ki ekmeğimizi birilerinin eline vermişiz. Bu ülkede tarım yok etmekle kalmamışız, en temel besin maddemiz olan ekmeği de Putin’in ağzına vermişiz. Ne yazık ki Türkiye’nin geldiği nokta bu… ” şeklinde konuştu.
“SAVAŞ DEVAM EDERSE TURİZMDE ÖNEMLİ BİR GELİR KAYBINA UĞRAYACAĞIZ”
Ağbaba, “Yarın ekmeğe muhtaç hale gelebiliriz tabiri var ya, parayla bile ekmek bulamayacağız. Yarın ekmek 6 lira mı olur, 7 lira mı olur kimse bunu hesap edemiyor. Maalesef üretimi yok eden, tarımı yok eden bir siyaset Türkiye’yi ekmeğe dahi dışa bağımlı hale getiriyor.
Bu iki ülkenin savaşması sadece tarım alanında değil, turizm alanında da etkileyecektir. Türkiye gelen her 10 turistten üçü bu iki ülkeden geliyor. Eğer bu savaş devam ederse turizmde de önemli bir gelir kaybına uğrayacağımızı söylemek lazım. Ayrıca doğalgaz ithalatımızın 3’te birini de Rusya’dan yaptığımızı unutmamamız lazım.” dedi.
“DIŞ POLİTİKAMIZ RAYDAN ÇIKTI BİR SAĞA ÇARPIYOR BİR SOLA”
“Dış politikamız yamalı bir bohçaya benziyor. Bugün siyah dediklerine yarın beyaz diyorlar” ifadelerini kullanan Ağbaba,
“Türkiye’nin dış politikası hiçbir zaman bu kadar savrulmamıştı. Erbakan döneminde, Çiller döneminde, Mesut Yılmaz döneminde, Ecevit döneminde, Menderes döneminde dış politikanın belli bir rayı vardı. O raydan çıkartıp bir sağa çarpıyoruz, bir sola çarpıyoruz. Olan Türkiye’nin itibarına oluyor.
Dün ‘şerefsiz’ dediğimiz 15 Temmuz darbe girişiminin finansörü dediğimiz Birleşik Arap Emirlikleri’yle barışmak için ayaklarına gidiyoruz. Daha dün ilişkileri askıya alındığı İbrahim Anlaşması’yla hem Birleşik Arap Emirlikleri’nin hem İsrail’in hem de Amerika’nın kınandığı bir dönemde şimdi İsrail’le barışmak için uğraşıyoruz.
AK Parti genel başkanı ne diyordu ‘Gazze’ye gideceğim, Cuma günü gideceğim…’ 545 hafta sonunda Recep Tayyip Erdoğan 9 – 10 Mart tarihinde İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’u ağırlayacak. Dış politikanın geldiği nokta bu.
Türk mallarına ambargo uygulayan Suudi Arabistan ile de barışmak için uğraşıyorlar. Yakında Rabia işaretini ‘Sisi sen dört dörtlük adamsın’ demek için kullandık derlerse şaşırmayın. Böyle dış politikaya sahip bir ülkeyiz. İlişkimizin düzgün, istikrarlı olduğu bir ülke kalmadı.”diye konuştu.
Ağbaba açıklamasının devamında ekonomik ve sosyal verilerden örnekler vererek Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu özetlemeye çalıştı. Ağbaba şu ifadelere yer verdi:
“TÜRKİYE’NİN 4 BİR YANINDA İNSANLAR UCUZ EKMEK İÇİN KUYRUĞA GİRİRYOR”
“Bu şartlar altında asgari ücretlinin bile beli bükülmüş durumda. Bizi kıskanan ülkelerde tüm çalışanların içinde asgari ücretin oranı yüzde 3’le yüzde 10 arasında değişirken, Türkiye’de TÜİK rakamlarına göre yüzde 44, DİSK-AR rakamlarına göre yüzde 56. Yani çalışan her iki kişiden biri asgari ücret ile yaşamını sürdürmeye çalışıyor.
Ocak- Şubat ayları arasında yani sadece son bir ayda asgari ücretlinin sofrasından; 20 adet ekmek, 71 adet makarna, 171 adet yumurta, 135 kilo domates, 71 kilo biber, 33 kilo patates, 20 kilo beyaz peynir, 13 adet margarin, 11 kilo zeytin ve çocuğunun 36 litre sütü eksilmiş durumda. Asgari ücret artık açlık sınırının da altında. 2022 Türkiye’sinde ucuz ekmek kuyrukları akılda kalıyor. Türkiye’nin dört bir yanında insanlar 25 kuruş daha düşük olduğu için ekmek kuyruğuna giriyor.”
“BÜYÜEN TÜRKİYE EKONOMİSİ DEĞİL BEŞLİ ÇETE…”
“TÜİK, Türkiye ekonomisinin 2021 yılında yüzde 11 büyüdüğünü iddia etti. Erzurum’da gezeceğiz büyüyen var mı göreceğiz. Büyüyen kendileri. Büyüyen 5’li çeteleri, çetenin reisleri. 2021 yılında iflas eden 101 bini 750 esnaf mı yoksa kapanan 82 bin 235 şirket mi büyüdü? Bir yıldır İŞKUR’dan iş bekleyen 842 bin üniversite mezunu genç işsiz mi büyüdü? Sosyal yardımlarla hayatta kalmaya çalışan 20 milyon yoksul vatandaş mı büyüdü?
Enflasyon üç haneye yükseldi. 2022’den daha kötü durumdayız. Almanya’da Ocak ayında enflasyon 4,9. İngiltere’de 5,4. ABD’de 7,5. Rusya’da 8,73. Brezilya’da 10,38. Türkiye’de TÜİK’in makyajlı rakamlarına göre yüzde 48,69. Bir grup başkanvekilleri var Akbaşoğlu televizyon ekranlarında enflasyon yüzde 2’den yüzde 7’ye yükseldi dedi. 150 liraya dolan poşet 750 liraya doldu dedi. AK Parti yeni bir ekonomi ve maliye bakanı adayı buldu. Akbaşoğlu kendini aşmış durumda. Bunlar değil mi veteriner hekimi TÜBİTAK’ta görevlendiren, Pehlivan’ı kamu bankasının yönetim kurulu üyesi yapan, eski emniyet müdürünü bankanın yönetim kurulu üyesi yapan…”
“EN BÜYÜK TEŞEKKÜR O MASANIN KURUCUSU KILIÇDAROĞLU’NA”
“28 Şubat’ta dünyada eşine rastlanmamış bir olay yaşadık. 6 siyasi parti bir masanın etrafında toplandı. Hepsine teşekkür ediyoruz. Türkiye’nin geleceğine umutla bakmasını sebep oldular. 16 Nisan Referandumu’ndan beri Türkiye’de farklı siyasi görüşleri bir araya getiren aynı masada oturtan, sarayda kurulan kumpasları bozan, her türlü tahrike rağmen Türkiye’deki barışın güvencesi, bu masanın kurucusu Kemal Kılıçdaroğlu en çok teşekkürü hak eden kişidir. Türkiye’nin geleceği için, refahı için, barışı için o masayı ayakta tutmak hepimizin görevi.”