Konya’da 4 gündür devam eden İklim Şurası dün alınan tavsiye kararların yayınlanması ile tamamlandı. Sera gazı azaltımına yönelik alınan …
Konya’da 4 gündür devam eden İklim Şurası dün alınan tavsiye kararların yayınlanması ile tamamlandı. Sera gazı azaltımına yönelik alınan kararlarda, elektrik üretiminde kömürden çıkışın bildirgede yer almaması ve doğalgaz ile nükleer kaynakların payının artırılması, eleştirileri de beraberinde getirdi.
Konya’da 21 Şubat’ta başlayan İklim Şurası yedi farklı komisyon başlığı altında dört gün süren toplantıların ardından dün sonlandı.
Şura’dan, kömür, doğalgaz ve nükleere devam kararı çıkması sivil toplum ve düşünce kuruluşlarının tepkisine yol açtı.
Sivil toplum ve düşünce kuruluşları, komisyonlarda katılımcı bir süreçle alınan politika önceliklerinin, şura sonucunda ortaya çıkan tavsiye kararlarına yansıdığını, komisyonlardan iletilmeyen yeni kararların da son metne eklendiğini belirtiyor.
NÜKLEER VE DOĞALGAZ KAYNAKLARININ ELEKTRİK ÜRETİMDEKİ PAYI ARTTIRILIYOR
Katılımcılar, kömürden çıkışı konu edinen maddenin komisyonda itiraz edilmeden kabul edildiğini belirtiyor.
Ancak Şura’nın son tavsiye kararlarında farklı bir madde yer alıyor. Benzer şekilde, nükleer ve doğalgaz kaynaklarının elektrik üretimdeki payının artırılmasına yönelik öneriler, ilgili komisyonda yapılan oylama sonucunda çoğunluğun oyu ile çıkarıldı, ancak son açıklanan kararlarda yine de yer aldı.
Doğalgaz aramalarının artırılması hiçbir şekilde komisyonlarda görüşülmezken, şuranın nihai tavsiye kararlarında yer aldı.
“İMZA ATMAYACAĞIMIZ TAVSİYE KARARI METNİ ÇIKARILDI”
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Dr. Ümit Şahin, şuranın başarısız olduğunu belirterek, “İklim şurası, sunulan önemli politika önerilerine rağmen, kömürden çıkış konusunda yanlış bir tutum alması ve doğal gaz ile nükleer gibi yanlış çözümleri ön plana çıkaran kararlar alması nedeniyle başarısız olmuştur. Sivil toplumdan ve akademiden çok sayıda katılımcının çabasına rağmen, İklim Şurası’nı düzenleyen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın çabalarına rağmen, özellikle enerji bürokrasisi ve bazı şirketlerin baskısıyla bu müdahalenin gerçekleştiğini tahmin ediyoruz; çünkü komisyonlarda alınan kararlar değiştirilerek bizim altına imzamızı atamayacağımız bir tavsiye kararı metni çıkarılmış oldu. Bu nedenle de, içinde önemli ve değerli politika önerileri olsa da ben kararların bütününe hayır oyu verdim. İklim şurası kararlarının bu bütünü zedeleyen yanlış yaklaşımı nedeniyle önemli bir şansın kaçırıldığını düşünüyorum” dedi.
“İKLİM POLİTİKALARINI BİR BÜTÜN OLARAK ELE ALMAZSAK ZAMAN KAYBETMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFİA) Kurucu Direktörü Bengisu Özenç ise şunları söyledi:
*İklim Şurası Türkiye’nin uzun dönemli iklim politikalarına yön vermesini beklediğimiz ve bu anlamda da önemsediğimiz bir mekanizmaydı.
* Ancak Şura’dan çıkan kararlarda, özellikle bu Şura’nın ana konusu olan emisyon azaltımında, komisyon toplantılarında çokça dile getirildiği ve yuvarlak masaya taşındığı halde “kömürden çıkış” gibi en temel konuda siyasi bir irade beyan edilememiş olması iklim hedefleriyle çeliştiği gibi, diğer komisyonların çalışma konularını da etkileyecek niteliktedir.
* Dahil olduğum Yeşil Finansman ve Karbon Fiyatlama komisyonunda da ele alınan önemli noktalardan bir tanesi Türkiye’nin elektrik arzında kömürden çıkmaması durumunda özel sektörün önümüzdeki dönemde karbon fiyatları yoluyla üretim faaliyetlerinde daha fazla maliyetle karşılaşacağına ilişkin değerlendirmelerdi.
* İklim politikalarını bütünsel bir şekilde ele alamadığımız sürece ne yazık ki zaman kaybetmeye ve iktisadi olarak da ciddi maliyetlerle karşılaşmaya devam edeceğiz.
“YENİLENEBİLİR ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNDE TARİHİ BİR FIRSAT KAÇIRILDI”
WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) İklim ve Enerji Programı Müdürü Tanyeli Sabuncu, kömürden çıkışın son anda kararlardan çıkarıldığını belirterek şöyle konuştu:
* Enerjide dönüşüm, sanayi ve ulaştırma politikaları gibi net sıfıra giden yolda en kritik unsurların tartışıldığı azaltım komisyonuna sivil toplum kuruluşlarının katılımı ve görüşlerinin dikkate alınması, 2053 net sıfır vizyonuna daha iddialı karbon azaltım hedefleri yönünde katkı yapabilecekken bu fırsat kaçtı.
* Yuvarlak masa toplantılarından çıkan kararlar da sivil toplum kuruluşları olarak önerdiğimiz yol haritasından ve komisyonlarda alınan kararlardan farklılaştı.
* Son anda kömürden çıkışın kararlardan çıkarılması, doğalgaz ve nükleerin kararlara dahil edilmesi ülkemiz açısından yenilenebilir enerji dönüşümünde tarihi bir fırsatın kaçırılmasına yol açacak bir tercih olarak şekillendi.
* Yapılan çalışmalar Türkiye’nin ancak kömürden kademeli olarak çıkarak, doğalgazı da artırmadan net sıfır hedefine ulaşmasının mümkün olduğunu ortaya koyuyor. Geçmişte yaşanan tecrübeler de bize nükleer enerjinin ne kadar riskli olduğunu defalarca gösterdi.
* Bu açıdan bakıldığında Şura’nın tavsiye kararlarının ne yazık ki Türkiye’nin yeşil dönüşümü bağlamında, enerjide fosil yakıtlara bağımlılıktan kurtulması açısından bekleneni veremediğini söyleyebiliriz.
“KOMİSYONLARIN ÇABALARINA GÖLGE DÜŞÜREN KARARLAR ALDILAR”
“Enerji sektörüne dair sunulan kararlar, şuranın iklim değişikliği ile mücadele için en kritik komisyonu olan sera gazı azatlım komisyonundaki yuvarlak masa katılımcılarının bir net sıfır vizyonuna sahip olmadığını gösterdi, ne yazık ki diğer komisyonların çabalarına gölge düşüren kararlar aldılar” diyen Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Özlem Katısöz ise, “Sera gazı emisyon azaltımına dair sunulan kararların şuranın ilk üç günündeki toplantılarda uzlaşılan kararlara aykırı olması Türkiye iklim politikasının katılımcı, bilime dayalı, iklim adaletini esas alan ve 1,5 derece hedefine uygun şekilde belirlenmesinin mümkün olmayacağına dair kaygıya neden oluyor. Katkı verdiğim “Göç, Adil Geçiş ve Diğer Sosyal Politikalar Komisyonu”nda, adil geçiş için iyi bir çerçeve çizdik, ancak ortada adil olacak bir kömürden çıkış (ya da fosil yakıtlardan çıkış) kararı yok; üstelik fosil yakıtlara dayalı bir “kalkınma”yı önceliklendiren, hatta makul gören bir yaklaşım var” dedi.