Cerrahpaşa’nın internet sitesinden yapılan açıklamada, “Çeşitli basın yayın organlarında yer alan ve sosyal medya platformlarında sıkça paylaşıma …
Cerrahpaşa’nın internet sitesinden yapılan açıklamada, “Çeşitli basın yayın organlarında yer alan ve sosyal medya platformlarında sıkça paylaşıma konu olan Cerrahpaşa Tıp Fakültemizde cinsiyet değiştirme ameliyatlarına yönelik iddiaların yer aldığı haberlerin içeriğinde verilen hasta sayıları gerçeğin çok üzerinde ve abartılıdır.” ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, profesör unvanlı ve üniversiteyle ilişkisi olmayan bir öğretim üyesinin açıklamasına dayandırılmış bu haberlerin tamamıyla dezenformasyon sonucu olduğu, toplumu yanlış yönlendirme amacına hizmet ettiği kaydedildi.
PROF. DR. AHMET AKIN’IN ‘CİNSİYET DEĞİŞTİRME AMELİYATLARI’ İDDİALARINA PROF. DR. ZEKİ BAYRAKTAR’DAN CEVAP
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Akın, ”Cerrahpaşa’da 4 bin kız erkek olmak için bekliyor. Zeynep Kamil’de de 2 bin 700 erkek kız olmak için bekliyor.” iddialarına Üroloji profesörü Zeki Bayraktar’dan cevap geldi.
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Akın, ”Cerrahpaşa’da 4 bin kız erkek olmak için bekliyor. Zeynep Kamil’de de 2 bin 700 erkek kız olmak için bekliyor. Yaşları kaç biliyor musunuz? 12 ile 19 yaş arasında..” açıklamasına cevap veren Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeki Bayraktar dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Akın’ın ortaya attığı rakamların ve yaşların gerçeği yansıtmadığını vurgulayan Bayraktar, bilgilerin hatalı olması böyle bir sorunumuz olmadığı anlamına da gelmediğini belirtti.
’19 YAŞINDAN KÜÇÜKLER CİNSİYET DEĞİŞTİRME AMELİYATI OLAMAZ’
’19 yaşından küçüklerin cinsiyet değiştirme ameliyatı yaptırabilir mi?’ sorusunu cevaplayan Bayraktar, ”Hayır, bu asla mümkün değildir, bu ne tıbben ne de yasal olarak mümkün. Ama son günlerde bu konuda sosyal medya ve WhatsApp gruplarında dolaşan bir video -içerdiği hatalı bilgiler nedeniyle- büyük bir korku ve panik oluşturdu. Çünkü -tabip olmayan- bir akademisyen, bu videoda “Cerrahpaşa’da 4000 kız erkek olmak için, Zeynep Kamil’de 2700 erkek kız olmak için bekliyor. Yaşları da 12 ile 19 arasında…” diyor ve toplamda 400 bin çocuktan bahsediyordu… Bu -hatalı- bilgiler nedeniyle ülke genelinde birçok anne-baba, öğretmen ve müdür [çocuklar adına] panik oldu, endişeye kapıldı, hatta çocuklarını sorgulamaya başlayan anne-babalar oldu.” ifadelerini kullandı.
Akın’ın iddialarına cevap veren Bayraktar anlatılanları madde madde ele alarak yalanladı:
Öncelikle, bahsedilen videodaki akademisyenin kaygılarını paylaşmakla birlikte naklettiği sayıların doğru olmadığını [bunun hem tıbben hem yasal olarak mümkün olamayacağını] bilelim. Çünkü;
.
1- Bir bireyin cinsiyet değiştirme ameliyatı amacıyla müracaat edebilmesi için, Medeni kanunun 40. Maddesine göre; 1) 18 yaşını doldurmuş olması, 2) Evli olmaması ve 3) Transseksüel olduğunu ve cinsiyet değiştirme ameliyatının ruh sağlığı açısından zorunlu olduğunu belgelemesi gerekir [üniversite veya EA hastanesinden alınacak heyet raporu ile]. [TMK, madde 40]
Görüldüğü üzere 18 yaşını doldurmamış [19 yaşına girmemiş] bir birey, böyle bir talepte bulunamaz, bu tıbben de yasal olarak da mümkün değildir. Dolayısıyla videoda belirtilen ve yaşları 12-19 arasında olduğu söylenen 4000+3700 çocuğun böyle bir ameliyat için bu hastanelerde beklemesi asla ve kata mümkün değildir; ne tıbben, ne de yasal olarak.
2- Ayrıca Zeynep Kamil Hastanesi bir branş hastanesidir [kadın doğum hastanesi], bu hastaneye ancak kadınlar müracaat edebilir, bu hastanede üroloji kliniği yoktur, o halde nasıl olur da 2700 erkek bu hastanede kız olmak için bekler? Erkekler nasıl müracaat edecekler bu hastaneye? Erkekten kadına geçmek isteyen bireylerin penis ve testislerini ürologlar alır, bu hastanede üroloji kliniği yok ki bu ameliyatı yapmış olsunlar. Yani özetle bu hastanede bu ameliyatlar zaten yapılamaz, hatta erkekler müracaat edemezler [Zeynep Kamil H.de ancak TMK 40. Maddedeki şartları yerine getiren trans bireylerde kadından-erkeğe geçiş ameliyatlarının ilk ayağı yapılabilir [yani histerektomi, ooferoktomi ve vajinektomi gibi kadınlık organlarının alındığı ameliyatlar, peki penis protez ve testis protezi ameliyatlarını kim yapacak? Bunun için de ürolog lazım].
3- Cerrahpaşaya gelince, evet bu hastanede bu ameliyatlar yapılabilir, ancak 12-19 yaşındakilere değil tabi. Bu video vesilesi ile Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde bu işle uğraşan [cinsiyet değiştirme talebiyle gelen transseksüellerle görüşen] meslektaşımdan bilgi aldı, bu sayının doğru olmadığını, son 10 yılda bu amaçla müracaat eden toplam vaka sayısının bin civarında olduğunu söyledi [yani yılda ortalama 100 müracaat]. Tabi bu müracaatların da hepsi onaylanmıyor, ilgili süreçler işletiliyor vs ama asla 18 yaş altında müracaat yok, çünkü bu yasal olarak da tıbben de mümkün değil [müracaat eden birey ilgili heyet tarafında belli bir süre takip edilir, eğer onay verilirse mahkeme kararı çıkar, izlem-onay-karar, cerrahi ekip, ameliyat, prosedür vs… derken bu süreç birkaç yıl sürebilir, kısaca bu ameliyatlar en erken ortalama 24-25 yaşlarında yapılır].
Peki ameliyat olan bireylerin sorunu çözülür mü? Tabii ki hayır, hatta pek çok vakada cerrahiye bağlı yeni ve ciddi sorunlar eklenir ama bu paylaşımın konusu bu değil, bu konuda daha detaylı bilgi için şu kitabımıza bakılabilir.
4- Videoda yer alan bir başka hatalı bilgi de şu ifadelerdir; “Cinsiyet değişikliği ile ilgili rapor endokrinoloji doktorları tarafından veriliyor çünkü ameliyatı endokrinologlar yapıyorlar.” Kararı veren heyetin içerisinde endokrinoloji uzmanları da var ama endokrinologlar cerrah değildir, ameliyat yapamaz ve ameliyata giremezler, bu ameliyatı ürologlar, jinekologlar ve plastik cerrahlar yapar [her branş kendi kısmını].
‘Peki bu bilgilerin hatalı olması bu konuda bir sorunumuz olmadığını mı gösteriyor?’ sorusuna cevap veren Bayraktar soruna ışık tutan şu açıklamalarda bulundu:
Tabii ki hayır, 4 bin değil, 400 değil, 40 kişi bile olsa bu önemli bir sayıdır ve kaygılanmamız için yeterlidir, zaten biz de kaygılandığımız için 4 yıldır bu konularda yazıyor, çiziyor ve konuşuyoruz, çünkü olay hakikaten kaygı verici, o halde niye abartıyoruz? Neden insanları ajite ediyoruz? Bu bize bir fayda mı sağlıyor? Hayır, asla fayda sağlamıyor bilakis o kadar büyük bir zarar veriyor ki, özellikle 12-19 yaş arasındaki çocuklar denmesi, LGBT lobisinin ekmeğine adeta yağ sürüyor[uz]. Şöyle ki;
Cinsiyet hoşnutsuzluğu [CH] bulunan 18 yaş atındaki bireyler için eşcinsel veya transseksüel denemez, çünkü CH, vakaların yarıdan fazlasında ergenlikten sonra kendiliğinden geriler. Ayrıca cinsiyet kimliği ancak geç ergenlik döneminin sonunda [20-21 yaşlarında] stabil hale gelir. Daha da önemlisi bazı ergenlerde özellikle orta ergenlik döneminde [15-18 yaşlarda] biseksüel konfüzyon dediğimiz geçici dalgalanmalar olur. Bunun nedeni ergenlerin [coşan hormonlar nedeniyle] duygu ve dürtülerini tam olarak tanımlayamamaları, heteroseksüel dürtülerini homoseksüel dürtüler gibi algılamaları/karıştırmaları, dostluk nedeniyle yakınlaştıkları hemcins arkadaşlarını seksüalize etmeleri, heteroseksüel olmayan bir fazdan geçmeleri, kısaca ergenliğe özgü bifazik [iki fazlı] bir dönem yaşamalarıdır. Bunlar asla eşcinsellik olarak damgalanmamalı, bu ergenler için çok dikkatli bir değerlendirme yapılmalıdır.
Geçici biseksül konfüzyon yaşayan ve eşcinselliğin ne olduğunu, nasıl başladığını ve hangi duygunun eşcinsellik olduğunu tam olarak bilemeyen bir ergen, bu bilgi eksikliği nedeni ile “eşcinsel olma korkusu” yaşayabilir. Nitekim ülkemizdeki erkek çocuklar da bu korkuyu yaşıyorlar, hatta kültürel olarak erkekliğe ve erkeksi davranışa verilen önem bu korkuyu artırıyor, özellikle erkeksi duygular taşımadığını düşünen erkek ergenler bu korkuyu daha fazla yaşıyorlar[2, s.60].
Geçici biseksül konfüzyon nedeniyle ergenlik döneminde yaşanan geçici yakınlıklar ergenin kendisi veya çevresi tarafından yanlışlıkla homoseksüel eğilimler olarak algılanabilir. Bu da ergenin eşcinsel olarak damgalanmasına ve aslında geçici olan duyguların kalıcı hale gelmesine [stigmatizasyona] neden olabilir. Günümüzde daha çok psikologlar tarafından yapılan bu damgalamalar [stigmatizasyon], çok tehlikeli bir durumdur ve eşcinselliğin artışındaki en önemli nedenlerdendir. Bu ergenlerin çoğu bir psikolog tarafından eşcinsel olarak damgalanmazsa eşcinsel olmazlar. Nitekim Amerika’da Cinsellik [Sex in America] adında ulusal çapta yapılmış bir araştırmaya göre %16 oranında yetişkin erkeğin hayatlarının bir döneminde homoseksüel bir fazdan geçtiğini ama bunların sadece %2-3’ünün homoseksüel olduğunu [yani ergenlik döneminde bu karmaşayı yaşayan erkeklerin büyük çoğunluğunun eşcinsel olmadığını] gösteriyor [3]. Kariyerini eşcinsellik üzerinde yapan Amerikalı psikolog Dr.Nicolosi’nin de sorduğu gibi, ‘’ geçiş dönemindeki bu genç adamlar, gey programları veya okuldaki rehberlik uzmanları veya psikologlar tarafından gey olarak damgalanmış olsalardı sonuç ne olacaktı?’’
Tüm bu veriler ergenlik döneminde yaşanan cinsel karmaşa ve belirsizliklerin [buna heteroseksüel olmayan fazı da eklemek gerekir] hemen eşcinsellik olarak damgalanmaması gerektiğini gösteriyor. Çünkü gençlerin önemli bir bölümü bu karmaşalar nedeniyle cinsel yöneliminden tam olarak emin olamıyor, bunları tanımlamakta güçlük çekiyor. Amerika’da yapılan bir çalışma, cinsel yöneliminden emin olamayan ergen oranının %12,2 ile %28,7 arasında değiştiğini gösteriyor [8]. Ama bu belirsizlikler daha sonraki yaşlarda azalıyor ve zaten cinsel kimlik de ancak o zaman stabilleşiyor.
Yüzde 12,2 ile 28,7 arasında değişen ergenlerdeki bu oranlar riskin ne kadar yüksek olduğunu ve bizim ne kadar dikkatli olmamız gerektiğini gösteriyor, zira ergenlerdeki konfüzyon oranı bazı gruplarda yüzde 25-30 civarında, bu her 4 ergenin en az 1’nde cinsel kimlik karmaşası veya biseksüel konfüzyon var demektir. Bu endişe verici bir durum ama bundan daha da endişe verici olan, bu çocukların daha 12-14 yaşındayken bir rehberlik uzmanı veya bir psikolog tarafından yanlış bir biçimde gey olarak tanımlanacak ve damgalanacak olmasıdır.
Bundan ısrarla ve inatla kaçınmak gerekir. Aksi halde geçiş dönemindeki bu ergenlerin hepsi [yani ergenlerin dörtte biri] eşcinsel olarak damgalanabilir. Normalde geçici olan bu karmaşalar, ergen tarafından da eşcinsellik olarak algılanabilir; ama asıl önemli olan ergenlerin bir psikolog tarafından eşcinsel olarak damgalanması ve geçici karmaşaların kalıcı hale getirilmesidir. LGBT lobisi zaten bunu yapmak istiyor ve bunu amaçlıyor? Peki biz niye buna yardımcı olalım? ‘’Ülkemizde 12-19 yaş arasındaki çocuklar da cinsiyet değiştirme ameliyatı yaptırabiliyor, bunun için Cerrahpaşa ve Zeynep Kamil’de sıra bekleyen 7700 çocuk var’’ propagandasını yaparak, bu konuda yanlış bilgi ve abartılı sayılar vererek kimin ekmeğine yağ sürmüş oluyoruz?
Demek ki sadece ergenin değil anne-baba, öğretmen, danışman, psikolog ve çevrenin kısaca tüm toplumun bu konuda bilinçli olması [bilinçlendirilmesi] gerekiyor.
Aksi halde eşcinsellik dramatik bir şekilde artabilir.
Peki çözüm ne? Çözüm için en etkili yöntem önleyici rehberliktir. Bu işin temelinde cinsiyet kimlik gelişimi ile ilgili sorunlar yatar. Her birey cinsiyet kimliğini ağırlıklı olarak erken çocukluk döneminde (1-6 yaş arasında) ebeveyni ile özdeşim kurarak geliştirir, bu süreç sağlıklı işlemezse yani anne-babalar 1-6 yaş arasındaki çocuklarına [açık veya örtük] hatalı mesajlar verirlerse işte o zaman bu çocuklar biyolojik cinsiyetlerine özgü cinsiyet kimliği geliştiremez ve cinsiyet karmaşasına-cinsiyet hoşnutsuzluğuna sürüklenebilirler. Ve bunun temelini de bizzat ebeveyn atmış olur, tabii ki bilmeden ve farkında olmadan. İşte o zaman medyadaki özendirici dil ve sunum daha büyük bir risk oluşturur. Günümüzde medya gençlerin önüne cazip gey imajlar koyuyor. İnternet sayfaları, televizyonlar, filmler, rock müzik grupları, gençlik dergileri vs. geyliğe arka çıkan mesajlar sunuyor. Bütün bunlar, kafası karışık bazı gençler için baştan çıkarıcı olabilir.
Bu nedenle tüm toplumun ama özellikle ebeveynlerin bu konular bilinçli olması gerekiyor. Kamu kurumları, bakanlıklar, üniversiteler, STK’lar, yaygın ve örgün eğitim kurumları bu konuda harekete geçmeli, adeta bir eğitim seferberliği başlatılmalıdır.