Williams yaptığı yazılı açıklamada, “Kahire ve Cenevre’de gerçekleştirilen müzakerelerde varılan uzlaşma, ülke genelinde seçimler yapılması için …
Williams yaptığı yazılı açıklamada, “Kahire ve Cenevre’de gerçekleştirilen müzakerelerde varılan uzlaşma, ülke genelinde seçimler yapılması için yeterli değil.” ifadelerini kullandı.
BM Libya Temsilcisi, iki tarafı da anlaşmazlıkların yaşandığı konuları bir tarafa bırakmaya, ülkede istikrar ve güven ortamının devamı için soğukkanlı davranmaya teşvik ettiklerini vurguladı.
Açıklamasında “BM Genel Sekreterine görüşmeler ile ilgili ayrıntılı bir rapor hazırlayarak, alternatif çözüm önerilerini sunacağım.” ifadelerine yer veren Williams, cumhurbaşkanı adayının taşıması gereken şartlar konusundaki anlaşmazlığın sürdüğünü kaydetti.
Libya Devlet Yüksek Konseyi ile Temsilciler Meclisi (TM) üyelerinden oluşan ortak komitenin toplantıları Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde Mısır’ın başkenti Kahire’de 11-19 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilmişti.
Toplantılar kapsamında seçimler için anayasal zemin oluşturmak üzere istişareler yapılmış ancak cumhurbaşkanı adayının asker kökenli olması ve çifte vatandaşlık konularında uzlaşma sağlanamamıştı.
Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri ile TM Başkanı Akile Salih’in liderliğindeki heyetlerin görüşmeleri, BM Libya Özel Temsilcisi Stephanie Williams’ın katılımıyla 28 Haziran’da Cenevre’de tekrar başlamıştı.
NE OLMUŞTU?
BM öncülüğündeki Libya Siyasi Diyalog Forumu’nun Kasım 2020’deki toplantılarında, ülkede devlet başkanlığı ve parlamento seçimlerinin 24 Aralık 2021’de yapılmasına karar verilmişti ancak seçimler planlanan tarihte yapılamamıştı.
Tobruk’taki Temsilciler Meclisi, mevcut Ulusal Birlik Hükümeti’nin görev süresi 24 Aralık 2021’de dolduğu gerekçesiyle 10 Şubat’ta ülkenin batısındaki milletvekillerinin çoğunun katılmadığı oturumda Fethi Başağa’yı başbakan seçmiş, 1 Mart’ta ise Başağa hükümetine güvenoyu vermişti.
Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ise Temsilciler Meclisini Cenevre Anlaşması’nda belirlenen yol haritasından ayrılmakla suçlayarak görevinin başında olduğunu ve görevi ancak seçilmiş bir hükümete teslim edeceğini söylemişti.