Gariptir, biri bizi ağlatacak şeyler yapsa ona epey sinirlenir ve konuya oldukça üzülürüz. Ancak bir film bizi ağlatsa onu yere göğe sığdıramaz …
Gariptir, biri bizi ağlatacak şeyler yapsa ona epey sinirlenir ve konuya oldukça üzülürüz. Ancak bir film bizi ağlatsa onu yere göğe sığdıramaz, yüksek IMDb puanları verir ve ödüllere boğarız. Belki de sanatın temelini oluşturan bu ilginç paradoks nedeniyle dünya sinema tarihi sayısız duygusal filmle dolu. Üstelik bu filmler yalnızca aşk işlemiyor, aile ve arkadaşlık gibi bazen unuttuğumuz kavramlara da dokunan hikayeler anlatıyorlar.
Elbette Türk sineması duygusal filmler açısından belki de dünyanın en zengin kültürlerinden birini oluşturuyor. Ancak bu yazımızda yabancı filmlere odaklanacağız. İşledikleri hikayeleri başarılı görüntülerle izleyiciye aktaran tüm bu filmleri yanınıza bir paket mendil alarak izlemenizi ve finalde nasıl oldu da böyle ağladım diye şaşıracağınızı unutmamanızı öneririz. İşte yüreğinize dokunacak en iyi yabancı duygusal filmlerden bazıları.
Ağlama garantili duygusal film önerileri:
Gitmek kolay ya sonrası: P.S I Love You
Dillere destan bir aşk yaşayan Holly ve Gery çiftinin mutlu bir hayatı vardır. Bu mutluluk Gery’nin hasta olup genç yaşta hayatını kaybetmesi sonrası dağılır gider. Gery, o gittikten sonra karısının acısını biraz olsun hafifletmek için ölmeden önce on tane mektup yazar. Gery’nin ölümü sonrası Holly bu mektupları keşfeder. Kocasının yazdığı bu mektuplar sayesinde yeniden hayata tutunmaya başlasa da Holly, bundan sonraki hayatını her zaman biraz eksik sürdüreceğini bilmektedir.
Nazilerin korkunç katliamının izleri: Sophie’s Choice
William Styron tarafından kaleme alınan aynı isimli romanın sinema uyarlaması olan Sophie’s Choice filmi, Nazilerin elinde kurtulmuş Amerikan Yahudisi Sophie ve onun aşık olduğu aşık olduğu Nathan ile başlar. Sophie yaşadığı travma nedeniyle her zaman garip bir ruh hali içindedir. Bir gün Nathan, ona neler yaşadığını sorma cesareti gösterir. Sophie, neler yaşadığını anlatmaya başladığı zaman İkinci Dünya Savaşı’nda Naziler tarafından uygulanan korkunç katliamın bambaşka yüzlerinden bir tanesini görürüz.
Yıldızlar da söner: A Star Is Born
Dört dalda Oscar adayı olan A Star Is Born filminde artık şöhreti sönmekte olan bir country yıldızı ile henüz şöhretle tanışmamış genç bir şarkıcının aşkını izliyoruz. Büyük bir yeteneğe sahip ancak henüz keşfedilmemiş olan genç şarkıcı Ally, bir gün şöhreti giderek kaybolmakta olan eski country yıldızı Jackson Maine ile tanışır ve aşık olurlar. Jackson, Ally’nin elinden tutar ve ona şöhretin basamaklarını tırmandırır. Ancak zaman içinde Ally’nin şöhreti Jackson’ı geride bırakmaya başlayınca eski yıldızın yaşadığı iç çatışmalar bu aşka gölge düşürür.
En zor mücadele: The Fault In Our Stars
Hazel 16 yaşındadır ve üç yıldır tiroid kanseriyle mücadele etmektedir. Kanser akciğerlerine sıçradığı için oksijen tüpü ile gezmek zorundadır. Kanserli hastalar dayanışma grubunda yıllarca beyin tümörü ile mücadele etmiş ve bu süreçte bacağını kaybetmiş Augustus ile tanışır. İkili yakınlaşır ve birbirlerine aşık olurlar. Hazel’in hastanede tedavi olduğu süreçte Augustus’un aklına bir fikir gelir. İkili yola çıkacak ve Hazel’in hayalini gerçekleştirerek Amsterdam’da yaşayan Peter Van Houten isimli yazarla tanışacaklardır.
Kanlı bir ayrılık: The Notebook
Huzurevinde herkesin ona Duke diye seslendiği yaşlı bir adam bir gün not defterini çıkarır ve bir hikaye anlatmaya başlar. 1940 yılında başlayan hikayenin ana karakterleri Güney Carolina’da yaşayan Noah ve kasabaya gelen 17 yaşındaki genç kız Allie’dir. Ailesiyle birlikte buraya tatile gelen Allie ile Noah arasında tutkulu bir aşk başlar. Aralarındaki sınıfsal farklar onlar için önemsizdir. Ancak İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile birlikte ikilinin aşkının arasına kanlı bir ayrılık girer.
Gemi ile birlikte batmayan aşk: Titanic
En İyi Film dahil 11 Oscar ödülüne layık görülen Titanic filminde, dünya tarihine adını Titanik Felaketi olarak yazdıran Titanic isimli dev transatlantik gemisinin batma hikayesinin perde arkasını izliyoruz. Jack adlı fakir bir ressam ile Rose adlı zengin bir kızın yolu bu gemide kesişir. İkili arasında okyanusun ortasında başlayan tutkulu aşk olabilecek en kötü şekilde, geminin sulara gömülmesi ile son bulacaktır. Geriye kalan ise göz dolduran hatıralardır.
Bir babanın oğlu için yapacakları: The Pursuit of Happyness
Gerçek bir hayat hikayesinden sinemaya uyarlanan The Pursuit of Happyness filminde ailesini geçindirmek için var gücüyle çalışan ancak bir türlü maddi zorlukları atlatamayan Chris Gardner’ın hikayesini izliyoruz. Hikaye, artık tüm bunlara katlanamayan Chris’in karısının evi terk etmesi ile başlıyor. Oğlu ile bir başına kalan Chris evden de atılınca sokakta yaşam mücadelesi vermeye başlıyor. Her saniyesi yürek acıtan bu hikayenin sonunun mutlu bitmesi ise izleyicinin yüreğine biraz olsun su serpiyor.
Genç bir temizlikçinin dehası: Good Will Hunting
Çok ama çok zeki bir genç olan Will Hunting, MIT üniversitesinde temizlikçi olarak çalışmaktadır. Temizlik yaptığı sırada tahtada yazılı olan ve çözülmesi imkansız olarak görülen bir matematik sorusunu çözüverir. Sorunun yazarı olan profesör Will’i bulur ve onun gerçek bir dahi olduğunu keşfeder. Ancak bir sorun vardır, Will hapse girmek üzeredir. Bu noktadan sonra profesör, bu genç dahiyi kurtarmak için elinden geleni yapmaya karar verir.
Bir animasyondan fazlası: The Lion King
Animasyona ağlanır mı hiç diyorsanız müziklerinde Hans Zimmer imzası taşıyan efsane Disney yapımı The Lion King animasyon filmini henüz izlemediniz demektir. Film, vahşi Afrika düzlüklerinde yaşayan bir aslan grubunu konu alıyor. Kral babasının veliahtı olarak dünyaya gelen yavru aslan Zimba, içine doğduğu vahşi dünyanın kurallarını öğrenirken günden güne büyüyecek ve bir yetişkin olacaktır.
Tekrar tekrar izlenmeli: Forrest Gump
Forrest Gump temiz kalpli ancak düşük zeka seviyeli bir çocuk olarak dünyaya gelir. Büyür ama her zaman biraz çocuktur. Bir otobüs durağındaki bankta beklerken hikayesini anlatmaya başlar. Forrest Gump’ın anlattıkları yalnızca onun değil, yakın Amerikan tarihinin de çarpıcı bir hikayesidir. Winston Groom tarafından kaleme alınan aynı isimli romanın sinema uyarlaması olan Forrest Gump, tekrar tekrar aynı keyifle izlenebilecek bir hikaye sunuyor.
Şöyle bir film açayım da doya doya ağlayayım diyenler için en iyi yabancı duygusal filmlerden bazılarını listeledik ve kısaca anlattıkları hikayelerden bahsettik. Elbette bu liste çok daha uzun olabilirdi. Listemizde olmasını istediğiniz duygusal filmleri yorumlarda paylaşabilirsiniz.