hepcanli.com’un YouTube kanalında yayınlanan Haber Bahane programına konuk olan sunucu Derya Uğur Öner, 10 yıl önce karnındayken kaybettiği bebeğini ölümünü anlattı. İkiz bebeklerinin birinin karnında yaşamını sonlandırdıklarını söyleyen Öner’in “Bebeğim karnımdayken çürüyünce parça parça düştü. Kalan parçaları da doğumdan sonra defnettik” demesi sunucu Gökay Kalaycıoğlu’nun gözyaşlarına boğdu.
Gökay Kalaycıoğlu’nun sunumuyla hepcanli.com’un YouTube kanalında yayınlanan Haber
“HAMİLELİĞİMDE MİLYONDA GERÇEKLEŞEN BİR OLAY OLDU”
İkiz bebeklerinden birinin anne karnındayken yaşamına son verildiğini söyleyen ünlü isim,”2011 yılının kasım ayında normal yollarla ikizlere hamile olduğumu öğrendim. Bende işler ters ilerledi. Dördüncü haftada hem hamile olduğumu hem de erkek bebeğimin olacağını öğrendim. Bir hafta sonra da ‘ikiz’ denildi. Heyecanımız ve mutluluğumuz 2 hafta sürdü. Tek yumurta ikizi olan bebekleri plesenta için birbirinden ayıran ince bir zar var. Milyonda bir gerçekleşen durum oldu ve bebekler tek kanal üzerinden ayrılan beslenme vardı. Normalde çift kanal olurmuş. İkinci bebeğimin 2. haftada suyu azalmaya başladı ve beslenemediği için gelişmedi. Doktor bebeklerin yaşamayacağını söyleyince dünyam başıma yıkıldı. O dönem Türkiye’nin en iyi dergilerinden birini çıkartıyorduk ve hastane sürecinde ev, araba, ofis, çalışan ne varsa kapattık. O dönem dibinde dibini gördük.”
“PASKALYA BAYRAMI’NDAN DOLAYI TEDAVİ OLAMADIM, BİR BEBEĞİMİ KAYBETTİK”
Narkoz almadan bebeğinin ölümüne şahit olduğunu söyleyen Öner, sözlerine şöyle devam etti: “Tedavi görmek için Almanya’ya gitmem gerekiyordu ve son 10 günüm vardı. Paskalya Bayramı’na denk geldik ve bebeğin suyu bitmeye başlamıştı. O ölürse ben ve diğer bebek de ölecekti. Bakanlık araya girdi özel ambulans uçaklar hazırlandı ama Paskalya Bayramı’ndan dolayı doktorlar çalışmıyordu. Bu sebepten de çocukların ikisinin yaşama ihtimalini rafa kaldırmak zorunda kaldık. Bir bebeğinin hayatını anne karnında canlı canlı sonlandırmamız gerekiyordu.”
“CANLI CANLI BEBEĞİMİN ÖLÜMÜNÜ YAŞADIM”
4 aylık hamileyken Çapa Tıp Fakültesi’ne yatırıldım. Anne karnına özel bir cihazla hortum sokularak anneyle bebeğin bağını kesiyorlar. Bunu canlı canlı yaşayarak evladımın ölümünü yaşadım. Bebeğimin kalp atışının gidişi duyduktan sonra geçmişi unuttum. En yakınımdaki isimleri dahi tanıyamadım. O dönem dış dünyayla iletişimi kopardığım için eşim dışında hiç kimseyi kabul etmiyordum. O zamandan sonra hiç ağlayamadım. Normal şartlarda ölen bebek anne karnında 1 saat bile bekletilemezken benim 2 ay kaldı.”
“İÇİMDE ÇÜRÜYEN EVLADIM KANLA BERABER PARÇA PARÇA GELDİ”
“Tedavi için gittiğim doktorum en pahalı doktorlardandı. Şu anda her bir kontrolü 7 bin TL falan. 2-3 günde bir gitmeye başlamıştım ve bayrağı çekince doktor ‘artık benim himayemdesin’ dedi. Daha sonra benden kanamalarla birlikte farklı parçalar gelmeye başladı. Bebeğim anne karnında çürüyormuş. Türkiye’de hiçbir hastane kabul etmedi. Regl olduğumu düşünüyordum ama evladım içimden parça parça gidiyormuş. Ölen bebeği enfeksiyon yaydığı için 4,5 aylık hamileyken diğer bebeğimin doğumu başladı. 33 gün boyunca hastanede yattım. Her gün bir doğumhaneye bir yoğun bakıma bir de normal odaya giriyordum. Ayağa kalkmam dahi yasakken psikolojim iyi olmadığı için hastaneden kaçtım. Haftada 3 kez doğum alarmı verdiğim için yine hastaneye yattım. Annem de benimle kaldı. Kırık bir çekyat ve üzerine vurduğunda çalışan bir televizyonun olduğu odada yaşadık.”
“DOĞUMDAN SONRA BEBEĞİMİN PARÇALARINI KEFENLEYİP VERDİLER”
“Annemi eve gönderdiğim gün tek başıma doğuma gittim. 8 saat karanlıkta kalıyordum. Doğum başladığında acıdan kemiklerim kırılıyormuş gibi hissettim. Tam 6 ay 1 günlükken doğumun başladı. Bebek hem ters geliyormuş hem de ayakları dışarıdaymış. Sonra kanama başladı. Doktorun ‘anneyi kaybedebiliriz’ dediğini duyunca eşimden helallik almak istedim. Eşim yanıma geldi sarılıp helallik aldım. Doktorlar bebeğin yaşama ihtimalinin az olduğunu ve akciğerlerinin hava aldığını söyledi. Hemen ameliyat edilirken akciğerindeki hava boşaltıldı. Diyaframı da akciğerinin üzerindeydi. Doktorlar ‘Çocuğun yaşama şansı yok umut bağlamayın’ dediler. Hastaneye 3 kişi olarak gittim önce bir bebeğimi kaybettim, diğerini orada bıraktım ve eve tek başıma döndüm. 6 aylık annenin sütü normal şartlarda olmazken benim vardı. Çocuğum hastanedeyken ben evde ona süt sağıp sakladım. Eve gidişimin 2. gününde hastanenin morgundan arayarak ‘diğer bebğinizi neden almıyorsunuz?’ dediler. Meğer karnımda ölen bebeğimin kalan parçalarını temizleyip kefenlemişler.Dikişlerim falan umurumda olmadı ve kefenlenmiş bebeğimizi ‘sessiz bebek mezarlığına’ defnettik. Sonrasında da yaşayan bebeğimizle ilgili süreçler başladı.”
GÖKAY KALAYCIOĞLU GÖZYAŞLARINA BOĞULDU