Kameraya yansıtılan sipariş gösteriler, duyguları istismar eden taktik beyanatlar, kimseyi inandıramaz.
Millet İttifakı’nın adayı kim olursa olsun Erdoğan yüzde 50’yi aşan oy çokluğuyla yeniden cumhurbaşkanı olacak. Zillet ittifakının nasıl bir adayı var da açıklanamıyor? Çıkarsınlar adayların, görsünler Hanya’yı Konya’yı.
Bizim tavsiyemiz Kılıçdaroğlu’nun en yakın kliniğe müracaat etmesidir.
Ülkemizin hiçbir yerinde zillet ittifakının iddia ettiği gibi bir Türkiye tablosu yoktur.
Dünya kapsayıcı bir vizyona adeta muhtaçtır. Çok kazananla hiç kazanamayanın yan yana yaşadığı küresel ekosistemin sürdürülebilirliği sınıra dayanmıştır.
ABD, Almanya ve Birleşik Krallık yükselen enflasyona karşı faiz silahına sarılmışlardır. Bir süre sonra tetik boşuna çekilecektir. ABD Dışişleri Bakanı’nın, ‘Dünyanın gıda arzı tam anlamıyla Rus ordusu tarafından rehin alındı’ beyanatı, sorumluluktan kaçan, suçluyu başka yerde arayan müflis bir politikacının sızlanmasından öte bir anlam taşımamaktadır. NATO Genel Sekreteri’nin ‘savaşın yıllarca süreceğini bilmeliyiz’ açıklamasını nasıl değerlendirmeliyiz? Gıda sorunu yaşanıyorsa bunun asıl suçlusu, barışı köstekleyen, küresel emperyalizm değil midir? Sayın Cumhurbaşkanımızın aktif girişimi ile vücut bulan tahıl koridoruna destek verilmesi gerekirken, Fransa Cumhurbaşkanı’nın, Almanya ve İtalya Başbakanları ile birlikte bir tren yolculuğuna çıkıp Kiev’e gitmesi ve Romanya üzerinde bir güzergah açılmasını istemesi, aleni bir fırsatçılık ve siyasi yamyamlıktır.
Seçimlerde çoğunluğu kaybeden Macron’un tahıl koridorunu yok sayması asıl gündeminin barış olmadığını netleştirmiştir.
TÜSİAD Başkanı işi gücü bırakıp İsveç Finlandiya’nın yanında saf tutmuş. Geleneksel politikalara dönmeliymişiz. TÜSİAD’ın menşei neresidir? Bir kez olsun milli olsun Türkiye’nin tezlerine destek verin. Vermiyorsunuz bari objektif konuşun dürüst konuşun adam gibi konuşun. Boş yapmayın, Türk olamıyorsanız bari insan olun. TÜSİAD’ın selam durduğu İsveç Kandil’in finans koridoruna dönüşmüştür.’
Patates soğan fiyatını abartanlar kimin tarafında olduğunu açıklasın.
Toplumsal bünyeyi ur gibi saran şiddet vakaları azalmıyor. Bazı diziler, gösterişe yaslanmış magazin programları herkesi rahatsız etmektedir. Sabahın en erken saatinden gece saatlerine kadar kavgadan, kutuplaşmadan başka ekranlarda hiçbir şey göze çarpmıyor. Arsıza yüz vermeyin tepenize çıkar, cahile çok vefalı olmayın bir pula satar. Şiddeti aşağı çekmek amacıyla konunun uzmanları tarafından geniş katılımlı bir toplantı olmak üzere her çareye başvurulmalı. Netflix’te küfür ve seviyesiz esprilerin yer aldığı, sözde komedyenlerin rol aldığı diziler artık haddini aşmıştır. Aile hayatı son sığınaktır. Bu sığınağın yağmalanması için planlı propaganda devrede. Küfür etmenin neresine güleceğiz? Kadını metalaştıran, erkeği yozlaştıran ucube dizilerin neresini beğeneceğiz? Bir yanda magazin programları ile gözümüze sokulan bohem ve aşağılık hayatlar varken, diğer yanda bu hayatları yaşayanların özgürlükçü ve hümanist poz vermeleri çelişkidir, alçak bir kumpastır.
Sebze ve meyve fiyatlarını eleştirip, lüks bir mekanda dar gelirli bir ailenin bir aylık mutfak masrafına eş değer parayı bir saatte harcayanlar, ‘Ne olacak bu milletin hali?’ diye gevşek gevşek konuşanların, tatlı su solcularının, meyhane devrimcilerinin, ‘Böyle ekonomi olur mu?’ dedikten sonra yatlarla dolaşan, sonradan cebi para görmüş üç kağıtçı demokratların bizimle paylaşacak hiçbir şeyi olamaz.
