Kovid-19 salgınının sebep olduğu küresel krizde ilaç, otomobil, elektronik, sağlık, tekstil, tarım ve enerji gibi birçok sektör, Çin’de …
Kovid-19 salgınının sebep olduğu küresel krizde ilaç, otomobil, elektronik, sağlık, tekstil, tarım ve enerji gibi birçok sektör, Çin’de üretimdeki aksamalar ve uluslararası lojistikte yaşanan sıkıntılar nedeniyle baskı altında kaldı. Ayrıca salgınla birlikte karmaşık küresel tedarik zincirlerinin güvenlik açıkları ortaya çıkmıştı.
Söz konusu kriz, tedarik zincirinde eski süreçlere dayanan bir sistemi sıfırlamak için de fırsat oldu. Böylece, birçok uluslararası şirket tedarik zincirlerinde yeniden yapılandırmaya başladı.
Lojistik şirketleri de bu yapılanmaya ayak uydurmak ve müşterilere daha iyi hizmet verebilmek için kendilerini yeniden konumlandırmaya başladı. Bununla birlikte, Kovid-19 salgınının sebep olduğu krizin, Türkiye’nin küresel tedarik zincirinde kendini yeniden konumlandırmasında büyük bir fırsat sundu.
Türkiye’nin ürün ve üretimde güçlü olması, yüksek vasıflı işgücü, Avrupa ve ABD’ye göre düşük kalan işçi maliyetleri, başta Avrupa piyasaları olmak üzere çok büyük pazarlara coğrafi avantaj sundu.
Lojistik şirketleri de tedarik zincirlerinde yeniden yapılandırmaya ayak uydurmak ve müşterilere daha iyi hizmet verebilmek için kendilerini yeniden kurgulamaya başladılar.
İşte bu şirketlerden birisi de Avrupa, Asya ve Güney Amerika’da faaliyet gösteren Alman lojistik şirketi Rhenus Logistics.
YAKLAŞIK 40 BİN ÇALIŞANI OLAN ŞİRKET, 2021’DE 7 MİLYAR AVRO CİRO YAPTI
Dev Alman şirket, Kovid-19 salgını sonrası yakın üretim merkezlerinin ve lojistiğin yüksek kullanılabilirliğinin giderek daha önemli hale geldiğini değerlendirerek, Türkiye’yi tedarik zincirlerinin kalbi olarak görüyor.
1912’den beri lojistik sektöründe faaliyet gösteren ve bir aile şirketi olan Rhenus Logistics, 52 ülkede faaliyet gösteriyor. Yaklaşık 40 bin çalışanı olan şirket, 2021’de 7 milyar avro ciro yaptı. Bu yıl ise 8 milyar avro ciro hedefliyor.
Rhenus Logistics CEO’su Tobias, Bartz, AA muhabirine, Rhenus’un 100 yıldan fazla süredir lojistik sektöründe faaliyet gösteren bir aile şirketi olduğunu anlattı.
2021’de 7 milyar avro ciroya ulaştıklarını ve son yıllarda yatırımlarını büyük ölçüde artırdıklarını söyleyen Bartz, kara yolu taşımacılığı, hava ve deniz taşımacılığı, depolama, liman ve otomobil olmak üzere 5 alanda müşterilerine hizmet verdiklerini ve organik büyümeyle küresel olarak lojistikte kapsama alanlarını genişleteceklerini vurguladı.
Tobias Bartz, “2022’de muhtemelen 8 milyar avro ciroya ulaşacağız. Ve elbette en güçlü kurulumumuz Avrupa ve Asya’da olacak.” dedi.
Kovid-19 salgınında müşterilerin ürünlerini gereken yerlere ulaşmasını sağlamak için zorluklar yaşadıklarını aktaran Bartz, salgında belirli zamanlarda tedarik zincirinin bozulduğu dönemde lojistik operasyonlarını yeniden modelleyerek çalıştıklarını anlattı.
Rhenus Logistics CEO’su Tobias, tedarik zincirinde sorunların hala devam ettiğini kaydetti.
Bartz, “Kovid-19 salgınının başlangıcında ne olacağını kimse bilmiyordu ve son derece endişe vericiydi, sadece aylar sonra, tünelin sonunda biraz ışık gördük. Belirli zamanlarda tedarik zinciri ortadan kayboldu. Bu nedenle, gelirin nerede geleceğine veya personelimiz için ödeme yapıp, onlara geçim kaynağı sağlayacağından emin değildik….Bu yüzden operasyonlarımız yeniden modelledik, Yeniden düşündük ve gerçekten sahip olduğumuz bu son derece geniş ürün yelpazesini kullandık.” diye konuştu.
Söz konusu salgının aynı zamanda, tam zamanında teslimata güvenilmeyeceğini ve depolarda kritik stokun olması gerektiğini de gösterdiğini anlatan Bartz, “Fabrikanızda olması gerekmez, ancak gerçekten üretmeniz gereken ana stokunuzun ulaşabileceğiz yerde olması gerekiyor.” dedi.
“TÜRKİYE STRATEJİK VE KRİTİK BİR NOKTADA”
Bartz, salgın döneminde tedarik zincirinde yaşanan belirsizliğin şirketleri üretim yerlerini bulundukları ülkelere yaklaştırmaya zorladığını belirterek, şöyle devam etti:
“Belirli fabrikaların farklı yerlerde kapanıp açıldığını görüyoruz, lojistik olarak ulaşılabilirlik giderek daha önemli hale geliyor. Son iki yılda Türkiye’ye yoğun bir şekilde yatırım yapmamızın nedeni de bu. Asya ve Avrupa arasında. Türkiye tedarik zincirlerinin gerçekten çalışabilmesi, üretimin istikrarlı ve güvenilir olmasını sağlamak için stratejik ve kritik bir noktada bulunuyor.”
Türkiye pazarında uzun yıllar ortakları ve acenteleri aracılığıyla hizmet verdiklerini anlatan Bartz, ülkeye şirket olarak da 3 yıldır yatırım yaptıklarını aktardı. Bartz, Türkiye’de yatırımlarla Asya’yı Avrupa’ya bağlayabilecekleri noktaları birleştirdiklerini belirterek şöyle devam etti:
“Sadece kendi içinde heyecan verici bir üretim ve ticari pazar olduğu için değil, aynı zamanda diğer tedarik zincirlerinin kalbinde yer aldığı için Türkiye’de geleceği görüyoruz. Kazakistan, Azerbaycan, Gürcistan’ı Türkiye ile bağlamaya bakıyoruz. Deniz taşımacılığı veya kara taşımacılığında Türkiye en uygun yer. Coğrafi olarak doğru yerde, ürün ve üretimde güçlü, yüksek vasıflı işgücüne sahip. Türkiye coğrafi olarak doğru yerde, ürün ve üretimde güçlü ve yüksek vasıflı işgücüne sahip.”
Türkiye’deki insanların yetenekli olduklarını, kültürel olarak açık ve Avrupa ile bağlantılı olduklarına işaret eden Bartz, ülkenin altyapısının da lojistik olarak iyi olduğunu kaydetti.
Bartz, “Türkiye altyapı açısından da açık bir şekilde iyi durumda. Kara yolu, demir yolunun yapısını destekliyor. Bizim çok faydalandığımız şeyler. Umudumuz Türkiye’deki bu insan kaynağı pazarından faydalanmak, bu insanları küresel ağımıza da katmak istiyoruz.” dedi.
Şirketlerin Asya’da ve ayrıca küresel olarak risklerini yaymaya çalıştıklarını belirten Bartz, “Tedarik zincirlerindeki değişiminden lojistik olarak en çok yarar sağlayan ülkelerden birisi Türkiye. Güvenilir, yetenekli işgücü, üretim uzmanlığı, insanlar bu istikrar üzerine yatırım yapıyor. Bu değişimden en çok yarar sağlayan diğer ülke ise Hindistan.” diye konuştu.