Her biri hayatımızı doğrudan etkileyen yoğun gündem maddeleri ve sayısız belirsizlikle sarmalandığımız bu dönemde, geçmişten günümüze taşınan hikâyeler bize ilham olabilir mi?
Her biri hayatımızı doğrudan etkileyen yoğun gündem maddeleri ve sayısız belirsizlikle sarmalandığımız bu dönemde, geçmişten günümüze taşınan hikâyeler bize ilham olabilir mi?
Farklı dönemlere ışık tutan dönem dizileri, gündemden uzaklaşmamıza vesile olurken, tarihin hemen her kesitinde zorluk ve mücadelelerin, yas ve sevincin içe içe geçtiğini bize hatırlatarak umut aşılıyor.
İşte gündemden biraz uzaklaşıp dönem dizilerine dalmanızı sağlayacak 8 GAİN içeriği:
Steve McQueen’den bol ödüllü bir yakın tarih anlatısı: Small Axe
1969-1982 yılları arasında Londra’daki Batı Hint topluluğunun gerçek yaşam deneyimlerine dayanan 4 BAFTA ödüllü Small Axe, usta yönetmen Steve McQueen’in imzasını taşıyor. 5 bölümlük mini dizi; başı sonu belli, sürükleyici ve vurucu hikâyeleri sevenleri özellikle tatmin edecek bir yapım.
Sarayda ihanet ve entrika: Wolf Hall
Başrolde yer alan Mark Rylance’a BAFTA Ödülü kazandıran Wolf Hall, Kral VIII. Henry’nin sarayındaki ihanet ve entrikaları konu alan öyküsü ve başarılı oyunculuklarıyla tarihi dramaları sevenlerin ilgiyle izleyeceği bir mini dizi.
Komedi ve drama öğeleri iç içe geçiyor: The Durrells
The Durrells, 1935 yılında İngiliz bir kadının, kocasının ölümünün ardından karşı karşıya kaldığı finansal problemlerle ve her biri ayrı sorunlar çıkaran çocuklarıyla baş etmek için Bournemouth’tan Korfu Adası’na taşınmasını konu alıyor. Dizi, ailenin henüz elektriğin dahi gelmediği bu küçük adaya alışma sürecinde verdiği mücadeleyi gülümseten bir dille anlatıyor.
Ölümsüz bir hikâye, usta oyuncular: Les Misérables
Victor Hugo’nun klasik romanından uyarlanan Les Misérables, Fransız Devrimi’nin öncesinde Paris’te geçiyor ve devrimin her iki tarafında yaşananları aktarıyor. Daha önce War&Peace ile beğeni toplayan Andrew Davies tarafından kaleme alınan dizinin oyuncu kadrosunda ise Olivia Colman, Dominic West, Lily Collins ve Joseph Quinn gibi başarılı isimler yer alıyor.
Judi Dench’in başrolüyle: Cranford
1840’larda küçük bir İngiliz kasabası: Cranford. Geleneklerine derinden bağlı olan Cranford’lıların yaşamı, yeni inşa edilen demiryoluyla modernleşmeye başlar. Bazıları bu değişimi memnuniyetle karşılarken diğerleri yeni hayat tarzına ayak uydurmakta zorlanır. Usta oyuncu Judi Dench’in de başrolleri arasında yer aldığı, 4 kez Primetime Emmy ödülünü kaldıran Cranford, başarılı bir dönem dramasından beklenen her şeyi veriyor.
Mussolini faşizminin gölgesinde: Hotel Portofino
Benito Mussolini faşizminin yükselişte olduğu 1920’lerde, Bella Ainswort isimli bir kadın, İtalyan Rivierası’nda zengin seyyahlar için gerçek bir İngiliz oteli kurar. Ainswort, memnun etmesi zor konukların yanı sıra, avare kocasıyla ve kendisine şantaj yapan faşist politikacılarla da uğraşmak zorunda kalır. Kitap uyarlamalarını sevenlerin kaçırmaması gereken dizi usta oyuncu kadrosuyla da dikkat çekiyor.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında bir prensesin mücadelesi: Atlantic Crossing
1940’ta Norveç Nazi Almanyası tarafından işgal edildiğinde, Veliaht Prenses Märtha ve çocukları, siyasi mülteciler olarak Beyaz Saray’a sığınır. Prensesin, Nazi zulmüne ve Avrupa’daki trajediye yönelik anlattıkları, Washington’ın savaşa girme kararında etkili olur. Ancak Märtha ülkesi adına mücadele verirken, bir yandan da evliliğini riske atacak ve birçok düşman edinecektir.
1940’lı yıllardan romantik bir drama: The Pursuit of Love
Nancy Mitford’ın 1945’te yayımlanan aynı adlı romanından uyarlanan ve başrolünü Lily James’in canlandırdığı The Pursuit of Love, romantik bir dönem draması. İkinci Dünya Savaşı öncesinde Avrupa’da geçen hikâye, aşk ve evlilik arzusuyla tutuşan karizmatik ve korkusuz Linda Radlett ile en iyi arkadaşı Fanny Logan’ın başından geçenleri anlatıyor.
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı