Bütün dünyayı etkisi altına alan COVID-19 virüsüne karşı önceki dönemlerde alınan tedbirlerden birisi de, hepimizin bildiği üzere kapanmalardı …
Bütün dünyayı etkisi altına alan COVID-19 virüsüne karşı önceki dönemlerde alınan tedbirlerden birisi de, hepimizin bildiği üzere kapanmalardı. Kalabalık ortamlarda daha hızlı yayılan virüsün daha az insanı etkilemesi amacıyla yapılan kapanmalar sebebiyle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de günlerce, hatta haftalarca dışarı çıkamadığımız zamanlar oldu.
Ancak ABD’de bulunan John Hopkins Üniversitesi tarafından yapılan yeni bir çalışma, COVID-19 pandemisi süresince uygulanan bu kapanmaların etkisinin tahmin edilenden oldukça farklı olduğunu ortaya koydu. İlk olarak 2020 baharında uygulanan kapanmaların ABD, İngiltere ve Avrupa’nın diğer ülkelerinde COVID-19’a bağlı gelişen ölüm oranları üzerinde “çok az veya hiç” etkisinin olduğu belirtildiği araştırmada, kısıtlamaların ekonomik ve sosyolojik etkilerinin de oldukça ‘yıkıcı’ olduğu öne sürüldü.
Tam kapanmalar sebebiyle COVID-19’a bağlı olmayan ölümlerin arttığı iddia edildi
24 farklı küresel çalışmanın incelendiği araştırmada elde edilen verilerden hareketle ulaşılan sonuçlara göre uygulanan kapanmalar, zorunlu maske ve sosyal mesafe gibi kısıtlamalarının COVID-19 ölümleri üzerindeki etkisi sadece yüzde 0,2 oldu.
Buna ek olarak sınırların kapanmasının ölümleri sade yüzde 0,1 oranında azalttığının belirtildiği araştırmada, uygulanan en etkili kısıtlamanın ölüm oranlarındaki yüzde 10,6 düşüşle mağazaların kapatılması olduğu; okulların kapanmasının ölüm oranları üzerindeki etkisinin ise yüzde 4,4 olduğu kaydedildi.
Aksini düşünenler de var:
Buna karşılık araştırmaya karşı çıkan kişiler; aşıların ve antiviral tedavilerin geliştirilmesinden önce kapanmaların COVID-19’un bulaşmasını engellemede ve hastaneye kabul ile ölümlerin sayısını azaltmada önemli bir rol oynadığını savundu. Ancak pandemi süresince sağlık hizmetlerine erişim sağlayamadıkları için durumu kötüleşenler sebebiyle tam kapanmaların COVID-19’a bağlı olmayan ölümlerde artışa neden olduğuna dair giderek artmakta olan bir fikir birliği de mevcut.
Yapılan son araştırmada da uygulanan karantinaların düşünülenden daha kötü istenmeyen sonuçlar doğurabileceği ve buna göre insanları evde izole etmenin, evdeki diğer aile üyelerini de tehlike altında bırakarak ciddi hastalıklara yol açabileceği belirtildi. Araştırmacılara göre perakende işletmelerin kapatılması ise bulaşma riskinin daha fazla olduğu ‘temel’ ihtiyaç mağazalarında bir insan yoğunluğuna neden oldu.
“Sıkı yöntemler liberal demokrasiyi baltaladı”
Ülkelerdeki farklı COVID-19 ölüm oranlarının tam kapanmalarla bir ilgisi olmadığını belirten araştırmacılar, bu farkın ardındaki sebebin nüfusun yaşı ve sağlığındaki farklılıklar ile ülkenin sağlık sektörünün kalitesi olabileceğini kaydetti.
Öte yandan araştırmacılar, karantinaların “muazzam ekonomik ve sosyal maliyetlere” yol açtığını, bunların herhangi bir temelinin olmadığını ve ileride bir pandemi politikası aracı olarak uygulanmalarının ‘reddedilmesi’ gerektiğini aktardı.
Araştırmanın liderliğini yürüten John Hopkins Uygulamalı Ekonomi Okulu kurucusu Steve Hanke, salgın süresince kısıtlamaların ekonomiye verdiği zararı açık sözlü bir şekilde eleştirmiş ve verilen bu emirlerin “faşist” olduğunu ifade etmişti. Buna ek olarak kısıtlamaların yıkıcı ekonomik ve sosyolojik etkilerine dikkat çeken araştırmacılar da, “Karantinalar, ekonomik faaliyeti azalttı, işsizliği artırdı, eğitim faaliyeti engelledi, siyasi huzursuzluğa ve aile içi şiddetin artmasına neden oldu. Sıkı önlemler liberal demokrasiyi baltaladı” ifadelerini kullandı.