Altılı masanın önerdiği cumhurbaşkanının denetim altına alınacağı yönetim sistemine tepki yağıyor. Gazeteci Gaffar Yakınca, “Anayasamızda böyle bir kurum yok. Yani bu apaçık bir darbedir. Darbecilik müjdeliyorlar bize.” dedi.
Muhalefet partilerinin oluşturduğu altılı masada aday bilinmezliği devam ediyor. Seçime kısa bir zaman kalmasına rağmen altılı masanın bir aday çıkaramamış olması, konu üzerine tartışmaları da beraberinde getiriyor. Son olarak altılı masanın cumhurbaşkanı adayı ve oluşturmaya çalıştığı yönetim şekline ilişkin dikkat çeken çıkış muhalif gazeteci İsmail Saymaz‘dan geldi.
“BUNA KİMSE OY VERMEZ”
Saymaz, CHP’ye yakınlığıyla bilinen Halk TV’de katıldığı bir programda altılı masanın anayasa teklifi ve parlamenter sisteme dair vaatlerini eleştirdi. Masadaki altı liderin cumhurbaşkanını, cumhurbaşkanının da ülkeyi yöneteceği bir sistemin iş yapamayacağını belirten Saymaz, “6 partinin lideri, cumhurbaşkanından nasıl üstün olur? Cumhurbaşkanı en az yüzde 50+1 oy alacak, fakat yüzde 1, yüzde 0.5 oy almış partinin lideri, gelecek cumhurbaşkanından daha üstün olacak. Bu da demokrasi mi olacak? Buna kim oy verir? Ben oy vermem mesela. Buna kimse oy vermez.” diyerek altılı masanın aylardır üzerinde çalıştığı sistemi yerden yere vurdu.
MEHMET ACET: BUNU KİM KABUL EDEBİLİR
Konuya ilişkin Haber7‘ye açıklamalarda bulunan gazeteci Mehmet Acet, bu tartışmaların Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun BBC Türkçe’ye verdiği demeç sonrası başladığını söyledi. Karamollaoğlu’nun bu röportajda ‘Eşgüdüm Kurulu’ndan bahsettiğini ifade eden Acet, “Cumhurbaşkanı önceden vaat edecek, seçildikten sonra da bu Eşgüdüm Kurulu’nun dediğini yapacak. Burada da tabi şöyle soru işaretleri var; Yüzde 50+1 oy alan cumhurbaşkanı, gelip yüzde 1 oy alan parti genel başkanlarının talimatını alacak. Onların yönlendirmesiyle hareket edecek. Bu yani ne kadar mümkün? Bunu kim kabul edebilir?” dedi.
“TARTIŞMA ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE ALEVLENECEK”
Türkiye’de buna benzer süreçlerin önceki dönemlerde yaşandığını anlatan Acet, “Örneğin rahmetli Turgut Özal cumhurbaşkanı olduktan sonra Anavatan Partisi içerisinde başbakan olan bütün isimlerle çatışma yaşadı. Bu anlamda düşük profilli olduğu düşünülen Yıldırım Akbulut mesela iyi geçineceği düşünülen bir isimdi. Ama öyle bir profil bile başbakan cumhurbaşkanı krizini ülkenin gündemine sokmuş, ülke çok ciddi anlamda enerji kaybetmişti.” açıklamasında bulundu. Acet, bu modelin çok ciddi kriz risklerini de beraberinde getirdiğinin altını çizerek “CHP içinden bu anlamda itirazlar hemen başlamış durumda ‘Bu böyle olmaz’ diye. Muharrem İnce’nin açıklamaları var mesela o da aynı yere vurgu yaptı. Dolayısıyla bu model potansiyel kriz yönetimlerine kapı aralayan bir formül. O nedenle de ben önümüzdeki günlerde bu tartışmanın daha da alevleneceğini düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
“GERÇEKLERE AYKIRI”
Konuya ilişkin konuşan gazeteci Emin Pazarcı altılı masanın gerçeklere aykırı, Türkiye’nin yapısına ve İnsan yapısına aykırı bir sistem önerdiğini belirterek “Siz Cumhurbaşkanını aynı sistemle seçeceksiniz yüzde 50+1 oy alacak, onun dışında da altılı masanın üyeleri o cumhurbaşkanını kendilerine köle adeta emireri olarak bağlayacaksınız. Cumhurbaşkanı yüzde 50’nin üzerinde oy alacak ama orada küsüratlarla seçilen altılı masa üyeleri ona talimat verecekler. Böyle bir sistem olmaz. Böyle bir yapı da olmaz.” dedi.
Bu önerilen sistemde Türkiye’nin acil bir ihtiyacında altılı masanın tamamının gezilmesi gerektiğini ifade eden Pazarcı, “Milli güvenlik meselelerinde onlardan izin alacaksınız. Yani gayri ciddi Türkiye’ye uymayan akla mantığa uymayan bir sistem ortaya koydular. Doğal olarak tepkiler de geliyor tabi, kendileri de inanmıyorlar. Es kaza başarılı olur cumhurbaşkanlığını elde ederlerse kendileri de güçlendirilmiş parlamenter sisteme geri dönmeyeceklerdir.Sistemin bütün avantajlarından sonuna kadar yararlanacaklardır.” sözlerini kullandı.
“ANAYASA AÇISINDAN BİR SUÇ”
Aylardır toplanan ekibin sadece güçlendirilmiş parlamenter sistem önermesi, 1982 Anayasa’sının kopyası denebilecek bir öneriyle ortaya çıkmasını ‘dağ fare doğurdu’ olarak nitelendiren Ekrem Kızıltaş ise “Altılı masanın hazırladığı Anayasa önerisi güya güçlendirilmiş parlamenter sistem dedikleri 1982 Anayasası’nı biraz değiştirip bize sunarken, cumhurbaşkanını yine halka seçtireceklerini söylüyor ama düşünün yüzde 50+1’le seçilecek cumhurbaşkanının bütün yetkilerini budayıp, belki oluşabilecek bir koalisyonda hepi topu yüzde 25 oy alan bir partinin genel başkanına müthiş yetkiler tanıyorsunuz. Dolayısıyla kendi içinde de tuhaf bir mantığı var. Altılı masa zannediyorum kendilerini var eden güç veya güçler kimse onlar, onların arzu ettiği şekilde herhangi bir fayda zarar gözetmeden kendilerinden istendiği gibi bir parlamenter sistem düzenlemesi yapıyor. Altılı masanın dediği gibi bir sistem parti liderlerinin cumhurbaşkanının yönlendirmesi Anayasa açısından bir suç. Diğer taraftan millet niye yüzde 1 oy alan parti liderine danışacak bir cumhurbaşkanı seçsin gibi enteresan noktalar var. “ dedi.
“BU APAÇIK BİR DARBEDİR”
Türkiye’nin yeni bir Anayasa’ya ihtiyacı olduğunu ve Türkiye’de yeni Anayasa cümlesini kim söylerse söylesin herkesin dikkatle oraya baktığını söyleyen gazeteci Gaffar Yakınca da muhalefetin önerdiği yönetim sistemine ilişkin “Daha fazla demokrasi, daha fazla temsil derken tam aksine, halkın temsil gücünün önüne yeni bariyerler koyan, yeni vesayet kurumları icat eden bir taslakla karşı karşıya kalıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Bu konuya dikkatli bakıldığı zaman halk oyuyla seçilen cumhurbaşkanının etki ve yetki alanının sınırlandırıldığının, halkın temsil gücünün elinden alındığının bir resmi olduğunu belirten Yakınca, “Bir cumhurbaşkanı düşünün halkın oyuyla seçilmiş, arkasında büyük bir halk gücü var, meşruiyeti var her şeyi var ama kararlarını tek başına alamıyor. Bu halkın seçtiği cumhurbaşkanı attığı her adımda bu altılı masadan izin alacak. Yani bakanlar bir yerde, Meclis bir yerde, halk oyuyla seçilmiş devlet başkanı bir yerde ama bunlar hiç yokmuş gibi bunların hepsinin üzerinde bir katman var ve bu katmanın Anayasa’da yeri yok. Anayasamızda böyle bir kurum yok. Yani bu apaçık bir darbedir. Darbecilik müjdeliyorlar bize. Bize diyorlarki ‘Ey Türk halkı merak etmeyin. Siz yüzde 80-90 oy vererek bir devlet başkanı seçin biz masada oturup ona darbe yapacağız.” Buna insanlar iltifat eder mi etmez. Ama Türk halkı artık bu dönemleri aştı. Yaptıkları şey yanlış ben halkta da karşılık bulacağına inanmıyorum.” şeklinde konuştu.