Depremin ardından gökyüzünde merak uyandıran görüntü Merkez üssü Düzce’nin Gölyaka ilçesi olan 5,9 büyüklüğünde deprem meydana …
Depremin ardından gökyüzünde merak uyandıran görüntü
Merkez üssü Düzce’nin Gölyaka ilçesi olan 5,9 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Gölyaka’da saat 04.08’de meydana gelen depremde Düzce’de 37, İstanbul’da 1, Zonguldak’ta 6, Sakarya’da 1 ve Bolu’da 1 olmak üzere 46 kişi yaralandı.
Depremin ardından HAARP sistemi sosyal medyada gündem oldu. Sosyal medya kullanıcıları, bazı komplo teorilerini hatırlattı ve ABD’nin HAARP sisteminin devrede olabileceğini öne sürdü.
Bir Twitter kullanıcısı, 1997 yapımı “Komplo Teori” filminde ABD’nin deprem silahından bahsedildiğini, Türkiye üzerinde denemeler yapıldığını ve filmin çekiminden tam iki yıl sonra Türkiye’de deprem olduğunu hatırlattı.
Düzce’deki depreme ait kamera kayıtlarında, gökyüzünde beliren ışık dikkati çekti. Sosyal medyadan da bu görüntünün HAARP’ten kaynaklandığı öne sürüldü.
“YARIKLARINDAN ÇIKAN ELEKTRİK YÜKÜNÜN ATMOSFERLE TEMASI”
2020’de Elazığ’da meydana gelen depremde de gökyüzünde ışık belirmiş, HAARP iddiası yine gündeme gelmişti.
O günlerde gökyüzünde beliren ışık hakkında açıklama yapan Fırat Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Şaşmaz, bu parlamaların deprem bölgesinde ve deprem sırasında meydana gelen ışık parlamaları olarak tanımlandığını söylemişti:
“Özellikle literatürde bunun nedenleri konusunda pek çok görüş var. Ancak bilim insanları bu konu üzerinde hemfikir değiller. Ancak genel kanaat, bu yansımaların Deprem sırasında iki kayacığın birbirine sürtünmesi sonucunda yerin derinliklerinde ortaya çıkan kayaçlar üzerinde stresin elektrik yüklediği şekilde ortaya çıkması ve bu da kırık sistemleri boyunca yüzeye doğru çıkarak, atmosferle temasta bulunması sırasında büyük bir ışık parlaması şeklinde ortaya çıkıyor. Bunun diğer bir görüşü ise özellikle deprem oluşmadan önce yerinde derinliklerindeki kayaçlar üzerindeki stres ve ek yükler, bazı oksijen bulunduran kayaçların elektron yüklü birtakım eksilmelerin kimyasal bağlarında bozulmalara neden olduğu ve bozulmaların elektrik yüklediği şekilde ortaya çıktığı ve bunun daha sonrasında kırık ve yarıklar vasıtasıyla yoğun bir basıncın etkisiyle yüzeye doğru fırladığını ve atmosferde ışık yansıması oluştuğu düşüncesi en hakim olan görüştür. Görüntülerde ışık patlaması muhtemelen Doğu Anadolu’daki fay üzerindeki ana yarıklardan çıkan elektrik yüklerinin atmosferle teması halinde oluşan ışık yansımadır. Bunun konsantrik halkalar şeklinde bir alev patlaması şeklinde görüyoruz. Ama küçük görüntülerdeki meteor taşlarının parlamasına benzeyen görüntüler de muhtemelen fay zonu yakınlarındaki mikro yarıklardan çıkan, düzensiz gelişigüzel elektron yükleri olabileceğini düşünüyorum.”
2020’de İranlı General Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin ardından İran, ABD üslerini savaş uçaklarıyla vurmuştu. Bu gelişmelerin ardından İran’da 4,9 ve 5,5 şiddetinde depremler meydana gelmişti. İran’daki depremlerin ardından “HAARP sistemi devreye mi sokuldu” sorusu gündeme gelmişti.
HAARP NEDİR?
Yüksek Frekanslı Etkin Güneşsel Araştırma Programı (İngilizce: High Frequency Active Auroral Research Program) ya da kısaca HAARP, ABD Ordusu, ABD Donanması ve Alaska Üniversitesi tarafından ortak yürütülen İyonosfer’in özelliklerini ve davranışlarını araştırmak üzere Alaska’da sürdürülen çalışmadır. İlk kez Sırp asıllı Amerikalı bilim adamı Nikola Tesla tarafından ortaya atılmış bir fikirdir.
HAARP SİLAHI NEDİR?
HAARP silahı blinçli olarak deprem, tsunami, aşırı sıcaklar tektonik silahlı saldırı olarak nitelendiriliyor. Depremin silah olarak kullanılması fikri bazı ülkelerce kabul edilmese de bu teori hala tartışılıyor.
HAARP NE İŞE YARIYOR?
Sırp asıllı Ünlü Amerikalı mucit Nikola Tesla’nın temellerini kurmuş olduğu bir teknoloji. Sonrasında bunu geliştirmek de Amerika’ya kalmış. Günümüzde HAARP; ABD Kara Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri ve Alaska Üniversitesi tarafından ortak yürütülen bir çalışma. İçinde yaşadığımız zamanın en üstün “HARP” teknolojisi olarak da görebileceğimiz bu teknoloji, elektromanyetik sinyallerle çok büyük enerjileri kontrol etme mantığı üzerine kurulu. Türkçe karşılığı Yüksek Frekans Aktif güneşsel Araştırma Programı olan bu sistem; yüksek enerjiler kullanarak aktif ve güçlü radyo dalgaları oluşturmakta.1997 yılında projenin son safhası tamamlandığında,3 milyar wattlık bir güçten fazla enerjiyi atmosferin üst katmanlarına yaymak için dizayn edilmiş güçlü bir verici inşa edilmişti.Proje dünyanın en büyük “iyonosfer ısıtıcısını” içeriyordu ve iyonosferin ısıtılması yoluyla VLF yani “çok düşük frekans” dalgaları üretilmekteydi. Bu amaçla” yüksek frekans bazlı bir radyo vericisi” kurulmuş ve 72 fit yüksekliğinde 180 kule inşa edilmişti.