Avrupa Komisyonu’nda 10 Kasım’da konuşulan bir plana göre, Ukrayna için yaklaşık 18 milyar euro ekonomik yardım tasarısı sunulacağının …
Avrupa Komisyonu’nda 10 Kasım’da konuşulan bir plana göre, Ukrayna için yaklaşık 18 milyar euro ekonomik yardım tasarısı sunulacağının açıklamasıyla kıtada ipler gerildi. Türk Devletleri Teşkilatı 9. Zirvesi için Semerkant’ta bulunan Macaristan Başbakanı Viktor Orban, bugün yaptığı açıklamada Avrupa Komisyonu’nun kararını eleştirerek, birliğin ekonomik durumuna dikkat çekti. “AB’nin Rusya’ya karşı sert yaptırımları yalnızca Avrupa ekonomisini zayıflatıyor, ekonomilerimiz hızla resesyona doğru ilerliyor” diyen Orban’a göre, Avrupa, dış politikada kendi önceliklerini belirleyebilecek bireysel bir iradeye sahip olmaması nedeniyle ABD’nin dış politikasını desteklemeye devam ediyor. Virginia merkezli Politico ise Macaristan’ın Ukrayna’ya yönelik para yardımı paketini engelleme kararının Brüksel’i kızdırdığı iddiasında bulundu. Yayınlanan makaleye göre, AB büyükelçileri toplantısında Macaristan’ın para yardımını desteklemeyeceği de iddialar arasında.
Ukrayna’ya yardım paketi açıklayan AB’de ekonomik kriz hızla tırmanıyor
Halihazırda en azından 2023‘ün ilk çeyreğinin sonuna kadar resesyonda olacağı için Avrupa’nın sert bir kışla karşı karşıya kalacağı uyarıları yapılırken, diğer yandan da hayat pahalılığına karşı protestolara sahne olunan kıtada, cari yıl için enflasyon tahmini yüzde 9.3’e yükseltildi. Avrupa Komisyonu’nun önceki tahmininde bu rakamlar AB’de yüzde 8.3, Euro bölgesinde yüzde 7.6 olarak varsayılmıştı. Daha önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ‘Rusya’yı kontrol altına alma ve zayıflatma politikası’ çerçevesinde uygulanan yaptırımların küresel ekonomiye ciddi bir darbe vuracağı uyarısında bulunmuştu.
ABD’de bile mevcut ekonomik durumun sarsıntıları, ‘Ukrayna’ya desteğin kesilmesi’ ile birlikte sıklıkla gündeme geliyor. Cumhuriyetçilerin Kongre’nin iki kanadından en az birinin kontrolünü ele geçirmesi durumunda, Beyaz Saray danışmanları, Kiev makamlarının Ukrayna’ya yardımın sona erme olasılığının farkında olduğunu söyledi. Öyle ki, “Önce Amerika” sloganı ile dış politikalarına yön verdiklerini belirten Cumhuriyetçiler de hem parti tabanında hem de parti içinde Ukrayna’ya desteğin azaldığını vurguluyor. Ayrıca Batı basını da, enerji ve gıda fiyatları, enflasyon ve faiz oranlarının yükseldikçe Cumhuriyetçilerin Ukrayna’ya yönelik heveslerini hızla kaybettiğini yazarken, diğer yandan ABD müttefiklerinin ‘Ukrayna’ya karşı yorgunluk’ hissetmeye başladığı manşetlere yansıyor.
Konu hakkında Sputnik’in sorularını yanıtlayan ekonomist Bartu Soral’a göre, Batılı ülkelerde Ukrayna’ya para yardımı konusunda itirazların yükselmesinin ana nedenini anlamak için mevcut ekonomik durumlarına ve Rusya’ya karşı uyguladıkları yaptırımlara bakmak gerekiyor.
‘Rusya’ya uygulanan yaptırımların dönüp Avrupa’yı vuracağını biliyorduk’
Donbass operasyonunun başlamasıyla birlikte Batı dünyasının Moskova’ya uyguladığı yaptırımlara dikkat çeken Soral, “NATO’ya dahil olan Avrupa Birliği ülkeleri, 24 Şubat’ta başlayan harekata karşı ABD’nin baskısıyla Rusya’ya inanılmaz yaptırımlar uyguladı. Bu yaptırımlar ilan edildiğinde hiçbirinin gerçekçi olmadığını ve esasen dönüp Avrupa’yı vuracağını belirtmiştik. Çünkü reel ekonomi Anglo-saksonların karşılıksız bastıkları para üzerinden dönen neo-liberal finansal işlemlerden çok farklı. Doğu, Batı’ya reel ekonominin, doğalgaz, petrol ve kömür gibi fosil yakıtlar, üretim ve değerli madenlere dayalı olduğunu öğretiyor. Dünya ekonomisi %80 oranında fosil yakıta bağlıyken ve bu alanda Rusya ve müttefik ülkeleri zengin, Batı ise yoksunken bu yaptırımların esasen Batı’yı vuracağı çok açıktı” dedi.
‘Avrupa’da enerji fiyatlarındaki yükselişle birlikte sanayi ürünleri ve gıdanın da fiyatları yükseldi’
AB yaptırımları devreye girdikten sonra Avrupa’da enerji fiyatlarının yılbaşından bu ay başına kadar yüzde 140’ın üstünde yükseldiğine dikkat çeken Soral, “Dolayısıyla AB’nin üretim üssü olan Almanya’da ekonomi yavaşlamaya, sanayi üretimi gerilemeye başladı. Çünkü bu derece artan enerji maliyetlerini işletme sermayesinden karşılayamazlardı. Artan maliyetler ürün fiyatlarına yansıdı. Almanya pazar kaybetmeye başladı. İşletmeler ya üretimi yavaşlattı veya durdurdu. Aylık 20 milyar euro civarında olan dış ticaret fazlası süratle gerileyerek ayda 3 milyar euro seviyesine indi. Almanya’nın kaybettiği pazar payını Çin, Hindistan, Türkiye ve diğer Asya ülkeleri doldurdu. Örneğin Rusya’ya, Çin’den sonra ikinci sıradaki ithalat ülkesi Almanya, bu sırayı Türkiye’ye kaybetti. Avrupa Birliği dış ticaret verileri olayın ne derece çarpıcı olduğunu gösteriyor. AB, Ocak-Ağustos 2022 döneminde 309.6 milyar euro dış ticaret açığı verdi” dedi ve ekledi:
“Oysa 2021’in aynı döneminde 91.8 milyar euro fazla vermişti. Dış ticarette yaklaşık 400 milyar euro aleyhte durum oluşmuş. Ana sebep 2021 yılında 152 milyar euro olan enerji dış ticaret açığının 2022 yılında 423 milyar euroya yükselmesi. Ancak sadece enerji değil, AB, makina, araç ve diğer sanayi ürünlerinin dış ticaretinde de geriliyor. 2021 yılının Ocak-Ağustos döneminde makine ve araç alanında 115.2 milyar euro dış ticaret fazlası verirken 2022’nin aynı döneminde fazla 73.5 milyar euroya gerilemiş. Diğer Sanayi Ürünleri kaleminde ise dış ticaret açığı 2021 yılında 10.9 milyar euroyken 2022 yılında 71.8 milyar euroya yükselmiş. Yani AB sanayisi yaptırımlarla beraber hayli hasar almış görünüyor. Bakınız 2022 Ocak-Ağustos dönemi ile 2021’in aynı dönemini karşılaştırınca Avrupa Birliği’nin Çin’e karşı dış ticaret açığı 139.8 milyar euro 259 milyar auroya; Rusya’ya karşı dış ticaret açığı 37.3 milyar eurodan 115 milyar euroya ve Norveç’e karşı dış ticaret açığı 2.6 milyar eurodan 60.1 milyar auroya yükselmiş. Tabii olay sadece sanayi değil, enerji fiyatlarındaki yükselişle birlikte sanayi ürünleri ve gıda fiyatları da yükseldi. Avrupa bugüne kadar yüzde 1 enflasyon görürken, şimdilerde yüzde 10’ enflasyonu yaşıyor.”
‘Avrupa ayakta, AB’de pek çok siyasetçinin daha tasfiye olacağına şahit olacağız’
AB’nin hem sanayide rekabet avantajını ve pazar payını kaybettiğini hem durgunluk ve enflasyonu yaşadığını hem de ısınma sorunu ile karşı karşıya kaldığını belirten Soral şunları aktardı:
“Basın göstermese de bütün Avrupa ayakta. Kış başlıyor, soğuklar geldi. AB ülkeleri vatandaşlarının esas tepkisi Mart sonunda sokağa yansıyacak. AB’nin Ukrayna’ya yardım paketi diye ortaya koyduğu şeye Macaristan haklı olarak itiraz ediyor. Diyor ki, ‘Biz niye bu yaptırımları uyguluyoruz? Biz niye ABD’nin savaşına dahil olduk? Ekonomik durumumuz ortada Bu kadar güç kaybına uğrarken ben niye ayrıca bir yardım paketi onaylayayım?’ diyor. Açıkçası, AB belki siyasi bir birlik olarak devamlılığını sürdürebilir ama para birliğini sürdürebilmesi oldukça zor. Avrupa’nın para birliğini sürdürebilmesi çok zorken artık ortaya çıkan bu manzara ile AB’de pek çok siyasetçinin daha tasfiye olacağına şahit olacağız.”
‘Avrupa’nın Ukrayna’dan daha fazla para yardımına ihtiyacı var’
Diğer yanda AB’yi ‘yöneten ve yönlendiren ABD’nin de zor durumda olduğuna vurgu yapan Soral, “Biden’ın neo-con/neo-liberal takımı ara seçimlerde yenilgiye uğradı. Yayılmacı, emperyal bakış açısı şahin olan bu klik ABD derin devletinde hakim bir yapı. Ancak Trump ilk seçimde tekrar Başkan olacak gibi görünüyor. Bu durum küresel düzlemde kartları tekrar karar. Şahin emperyal politikaların önceliği yerini içe dönük bir hasar onarımına bırakır. ABD’de gelir dağılımı çok bozuk. Kamu borcu 3.1 trilyon dolar. Hane halkı borçluluk oranı yüzde 180. Bu veriler ABD için kaynakların sınırlı olduğunu gösteriyor. Toplum huzursuz. Eğitim ve sağlık gibi temel insan hakkı olan hizmetler bile paralı. Bunun üzerine faizleri de artırdıkları için bütün hane halklarına artı bir yük gelmiş oldu. Bu ekonomik durumda Avrupa’nın Ukrayna’dan daha fazla para yardımına ihtiyacı var. ABD’deki ara seçim sonuçları da savaş taraftarlarının aleyhine oldu. Sonuç olarak, Ukrayna’ya para yardımı yapıp bu savaşı sürdürmenin Avrupa’ya faydası değil zararı oluyor. Onun için Orban’ın tepkisi son derece rasyonel bir tepki. Çünkü vaziyet ortada” ifadelerini kullandı