Ceyhan Mumcu, Türkiye’yi sarsan suikastın bilinmeyenlerini SÖZCÜ’ye anlattı… Mumcu’nun ağabeyi olan Avukat Ceyhan Mumcu, başlıktaki iddiasının …
Ceyhan Mumcu, Türkiye’yi sarsan suikastın bilinmeyenlerini SÖZCÜ’ye anlattı… Mumcu’nun ağabeyi olan Avukat Ceyhan Mumcu, başlıktaki iddiasının gerekçesini, “Bir kişinin 25 bin dolar ödediğine ilişkin ses kaydı var. Parayı veren kişi, bu kayıt çıkınca öldürülmüş olarak bulundu” diye açıkladı.
Ankara’da 29 yıl önce yaşanan hain saldırının dava sürecini ‘müşteki-mağdur’ olarak izleyen Ceyhan Mumcu, suikaste katıldığı gerekçesiyle yargılananların biri dışında hepsinin tahliye edildiğini belirtti. Mumcu, önce suikastle ilgili araştırmanın nasıl yapıldığına ilişkin şu bilgiyi verdi:
“Bu cinayetin, devletimizle ilgisi yok ama o dönemde, Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı Nusret Demiral, (Yabancı istihbarat örgütünün işi. Suikastı çözemeyiz) dedi. Yardımcısı Ülkü Coşkun da, Uğur’un eşi Güldal Mumcu’ya, (Devlet isterse çözer) diye bir söz sarf etti. Yani yetkili, sorumlu, görevli savcılar böyle açıklamalar yapınca, bunlar da açıklanınca (devlet yaptı) algısı oluştu. Olayın üzerinden 7 yıl geçtikten sonra Sadettin Tantan’ın İçişleri Bakanlığı döneminde, cinayetler çözülmeye başlandı. Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, ve Ahmet Taner Kışlalı suikastları başta olmak üzere 18 olayın çözülmesi bizim için de sürpriz oldu.”
Ceyhan Mumcu 29 yıl önceki suikastın bilinmeyenlerini Saygı Öztürk’e anlattı.
Mumcu, bu aşamadan sonrası yargı sürecinde ise aynı kararlılığın gösterilmediğini belirterek, yaşananları şöyle anlattı:
“Bu suikastların hepsi için bir dava açıldı. Bu yanlıştı. Her olayın durumu, işleniş zamanı farklıydı. Bu yüzden yargılama uzun sürdü. Sanıklar da, bu gerekçeyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. AYM, bunu haklı bulup yargılanmanın yenilenmesine karar verdi. Olayın kilit ismi kimya fakültesi mezunu Oğuz Demir’di. Bu kişi firar etti. Bir ara İran’da olduğunu, sonra Almanya’ya gittiğini, farklı bir kimlik taşıdığını öğrendik. Suikastla ilgili şu anda sadece Ferhan Özmen cezaevinde. Onun adının Ferhan olduğu bile günler sonra anlaşıldı. Tevhid, Selam ve Kudüs Savaşçıları suç örgütü tek bir davada yürütüldü. Sanıkların çoğu uzun tutukluluk nedeniyle tahliye edildi. Sadece Anayasa Mahkemesi’ne başvuramayan Ferhan Özmen, cezaevinde kaldı. O da başvursaydı, tahliye edilecekti. Yargılananlar Uğur Mumcu’nun ne istediğini, ne yazdığını bilen kimseler değildi. Öyle anlaşıldı ki; (suikastı) bunlara para vererek siparişle yaptırdılar. Bir kişinin 25 bin dolar ödediğine ilişkin ses kaydı bulundu. Bu telefon dinlemesi ort
HAKSIZLIKLA SAVAŞTI UNUTULMADI
Uğur Mumcu, 1942’de Kırşehir’de dünyaya geldi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Gazeteciliğe Yeni Ortam’da başladı. 1975’te Cumhuriyet’e geçti. Araştırmacı gazeteciliğin simge ismi oldu. ‘Gözlem’ adlı köşesinde karanlıkta kalmış onlarca olayı aydınlattı. 24 Ocak 1993 günü, Ankara Karlı Sokak’taki evinin önüne park ettiği üstteki aracına yerleştirilen bombayla katledildi. O cinayet, 29 yıldır aydınlatılamadı.
Diyanet mahkemeye, “Uğur Mumcu’nun İslami değerlere aykırı yazısı yok” diye yazı göndermiş
Ceyhan Mumcu, 90’lı yıllarda Türkiye’yi sarsan aralarında kardeşinin de katledildiği 18 suikastle ilgili 15 kişinin yargılandığını hatırlatarak, duruşmalarda Uğur Mumcu’nun ‘İslam karşıtı’ olduğu iddiasının dile getirilmek istendiğini kaydetti. Bunun ‘bir iftira’ olduğunu ispatlamak için ne yaptığını şöyle açıkladı:
“Diyanet İşleri Başkanlığı’na, (Uğur Mumcu yaşarken İslam dinine, değerlerine saldıran, insanları değişme, ateizmi teşvik eden yazıları var mı) diye sordum. O zaman ki Diyanet İşleri Başkanlığı, (Kayıtların incelenmesinden Uğur Mumcu’nun İslami değerlere aykırı hiçbir yazısı yok. Kendisini rahmetle anıyoruz. Mahkemede de hayırlı adalet temenni ediyoruz) yanıtını verdi. Ben bu yazıyı duruşmada okudum. Mumcu’nun İslam’a karşı tek bir faaliyetinin olmadığını belirttim. Suudi Arabistan’la ilgili yazıları da, İslami değerlere karşı olduğu için değil, tarikat işlerinin siyasete ve ticarete alet edilmesine karşı olduğu kaleme aldığını dile getirdim. Sanıkların, cinayet emirlerini veren, buna aracılık yapanlarla ilgili açıklamaları yapacağı gün, avukatları sanıkların işkence gördüğüne ilişkin raporu mahkeme heyetine sundu. Sanıklar da suçu, işkence nedeniyle kabul ettiklerini savundular. Dava, uzatıldıkça uzatıldı. Sonunda biri hariç hepsi serbest bırakıldı.”