“Borrell gibi düşünenler AB’nin estetize edilmiş bahçesinde ormanlaşmış bir Doğu Avrupa istemezken ‘cangıllaşmış’ Batı dışı dünyayı hiç istemiyor …
“Borrell gibi düşünenler AB’nin estetize edilmiş bahçesinde ormanlaşmış bir Doğu Avrupa istemezken ‘cangıllaşmış’ Batı dışı dünyayı hiç istemiyor.”
Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bünyamin Bezci ve Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehlika Özlem Ultan, AA muhabirine, ırkçılık yapmak ve sömürgeci dil kullanmakla eleştirilen Borrell’in açıklamasını değerlendirdi.
Prof. Dr. Bezci, Borrell’in bahçe-orman metaforunun AB’nin içinde bulunduğu mülteci krizinin doğal sonucu olduğunu belirterek “AB aydınlanma ideallerinin en mücessem kalesi fakat son zamanlarda kalenin iç duvarları da dış duvarları da hasar görüyor. İç duvarları zorlayanlar mülteciler, dış duvarları zorlayanlar ise AB’ye sonradan katılan Doğu Avrupa ülkeleri.” dedi.
AB’nin değişim sürecinde olduğuna ve Birlik’in çekirdeğini koruyacak yapı inşa edilmek istendiğine dikkati çeken Bezci, AB’ye üye olmayan ülkelerin de içinde yer alacağı, siyasi diyalog ve iş birliği platformu Avrupa Siyasi Topluluğu projesine işaret etti. Bezci sözlerini şöyle sürdürdü:
“Avrupa Siyasi Topluluğu adıyla yeni bir oluşuma gidiliyor. AB’nin çekirdeği ile çeperi arasındaki medeniyet ayrımı üzerine kurulu bu yeni oluşumun çekirdeği ‘ulus-üstü’, çeperi de uluslararası formatta yeniden kurulmaya çalışılıyor. Borrell’in ifadelerini motive eden Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaşın Avrupa’nın ortasında vuku bulması. Borrell gibi düşünenler AB’nin estetize edilmiş bahçesinde ormanlaşmış bir Doğu Avrupa istemezken ‘cangıllaşmış’ Batı dışı dünyayı hiç istemiyor.”
“AFRİKA’DAN GELENLERİN, HRİSTİYAN BİLE OLSALAR AVRUPA DEĞERLER SİSTEMİYLE UZLAŞMASI ZOR”
Bezci, AB’de din, dil, ırk fark etmeksizin “bizden olmayanlar” anlayışının varlığına işaret ederek şunları dile getirdi:
“Dünyanın farklı bölgelerinden gelen Hristiyanlar da merkez Avrupa’da uyum problemi yaşıyor. Hristiyan bile olsalar Afrika’dan gelenlerin Avrupa değerler sistemiyle uzlaşması zor. Hele Müslüman iseler zaten mümkün değil. Her ne kadar Avrupa fikrinin ayakta kalmasını, gelenleri de müzakere süreçlerine katarak iletişimsel rasyonalite dahilinde yeni konseptlerin oluşmasına bağlayanlar olsa da sesleri kısık çıkıyor. Bahçe, ormandan gelene açık olsa da ‘cangıldan’ gelene misafirperverlik yakın zamana kadar ‘insanat bahçelerinde’ sergilemek şeklindeydi, bunu unutmamak gerekiyor. “
AB Yüksek Temsilcisi’nin açıklamalarının Birlik’in savunduğu değerlerle çeliştiği eleştirilerine de değinen Bezci, şunları söyledi:
“AB’nin savunduğu değerler yalnızca kendi içindekileri kapsıyor. ‘Medeni’ görülmeyen topluluklar için geçerli değil. Evrensel olana tabi olan da sınırlı sayıdaki medeni insan. Diğerlerinin evrensel olanı kavrama yeteneği yok. Onların kültürleri evrensel olana zaten izin vermiyor. Bu nedenle insan hakları ve Avrupa değerleri de ancak onları hazmeden ‘bahçedekiler’ için geçerli. Ormandan gelenler de cangıldan gelenler de bu değerler sistemine sahip değil. Doğu’yla Batı’yı ayıran insan hakları duvarı artık ‘demokratik’ değil ‘etik’ örülüyor.”
BORRELL’İN AÇIKLAMASI SADCE IRKÇI DEĞİL AYRIMCI DA
Kocaeli Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ultan, “medeni” Avrupalı kimliği çatısı altında birleşen AB’nin kendinden olmayanları, “vahşi” ve “barbar” olarak nitelediğini belirterek bu söylemin sadece ırkçı olmadığını, aynı zamanda ayrımcı da olduğunu vurguladı.
Dünyadaki geri kalmışlığın yine Batı toplumlarının sömürge faaliyetlerinin sonucu olduğuna işaret eden Ultan, şunları söyledi:
“Irkçı ve ayrımcı dil kullanan Borrell’in söyleminde, sadece ırkçılık üzerine değil aynı zamanda medeni olmakla olmamak arasında ayrımcılıkla da karşı karşıyayız. Bu noktada Borrell’in, Avrupa’nın refahının ve ekonomik kalkınmışlığının orman olarak nitelediği bölgelerdeki kolonyal/sömürgeci politikaların sonucu olduğunu ve dolayısıyla bu bölgelerin geri kalmışlığının da aslında bu sömürge faaliyetleriyle ortaya çıktığını göz ardı ettiği söylenebilir.”
Ultan ayrıca Borrell’in ifadelerinkine benzer açıklamaların daha önce de birçok Birlik mensubu tarafından yapıldığını kaydederek “Bu ifadelerin AB’nin milliyetçi, ayrımcı ve ırkçı bakış açısını ön plana çıkardığı unutulmamalı ancak bu söylemler ilk defa kullanılmıyor. Bunların, Birlik gündeminde yeni yer işgal etmediği ve yeni AB politikası olmadığı gözden kaçmamalı.” diye konuştu.
Borrell’in ifadelerini Avrupa’nın göç politikası bağlamında değerlendiren Ultan, “Avrupa Kalesi-Kale Avrupası” ifadesinin uzun zamandır AB sınır güvenliği ile ilgili kullanıldığını ve Borrell’in ifadelerinin, Avrupa ülkelerinin genel olarak mülteci ve yabancılara, özellikle de “nitelikli” olarak değerlendirilmeyen kişilere yönelik politikaları yansıttığını kaydetti.
ELEŞTİRİLEN İFADELER
Gelecek nesil AB diplomatlarını yetiştirmek için 13 Ekim’de oluşturulan Diplomasi Akademisinin açılışında konuşan Borrell, “Avrupa bir bahçedir. Biz bir bahçe kurduk. Her şey işliyor. İnsanlığın inşa edebileceği, siyasi özgürlük, ekonomik refah ve sosyal uyumun en iyi birleşimidir. Dünyanın geri kalanı ise tam olarak bir bahçe değil. Dünyanın geri kalanının çoğu bir ormandır ve orman bahçeyi istila edebilir.” ifadesini kullanmıştı.
Sosyal medyada pek çok kullanıcı, Avrupa’nın refahının sömürgecilikten geldiğini, Borrell’in ifadelerinin “ırkçı, sömürgeci, barbarca” olduğunu ifade eden paylaşımlar yapmıştı.
Borrell, Lüksemburg’da düzenlenen AB Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda söz konusu açıklamasının sorulması üzerine “Söylediklerime yapılan ’emperyalist ya da beyaz üstüncü’ gibi yorumları anlamıyorum. Bu iddialara kesinlikle katılmıyorum.” demişti.