Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, “İşgücü Piyasasına Geçişin Desteklenmesi Projesi”nin bir otelde düzenlenen açılış toplantısında …
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, “İşgücü Piyasasına Geçişin Desteklenmesi Projesi”nin bir otelde düzenlenen açılış toplantısında, göç eden insanların geldikleri ülkelerde hayata tutunmasının oldukça problemli bir süreç olduğunu dile getirdi.
Suriyeliler gibi, ülkelerindeki savaştan kaçarak sığındıkları bir ülkede hayatta kalma mücadelesi verenlerin anlaşılması gerektiğini ifade eden Bilgin, “Sosyal yardımlarla hayatta kalmayı başarmak, başlı başına bir problemdir. O bakımdan o insanları hayata daha sıkı bağlayacak, onlara el uzatacak bir imkanın olması lazım. O imkan, onların iş gücüne katılımını sağlamaktır. Bunun için bu ve benzeri projeler çok değerli.” diye konuştu.
“Türkiye, insani yardım konusunda dünyanın önde gelen ülkesi”
Bakan Bilgin, kurulduğundan bu yana barış içerisinde yaşamayı prensip edinen Türkiye’nin, bölgesindeki tüm savaşların sosyal ve insani maliyetini üstlendiğine dikkati çekti.
Suriye ve Irak’tan göçlerin, bölgede yaşanan bütün savaş ve istikrarsızlıkların insani maliyetinin Türkiye’ye yüklendiğini ifade eden Bilgin, şunları kaydetti:
“Türkiye’de bu ülkelerden gelen yaklaşık 4-5 milyon civarında insan bulunmaktadır. Bu, başlı başına bir sosyal problemdir ama Türkiye bunu yönetiyor. Türkiye bugün kişi başına düşen milli geliri 10 bin dolar civarında olan, 1 trilyon dolarlık milli gelirin eşiğinde olan bir ülke, Avrupa’nın büyük ülkelerinin birçoğuyla kıyaslanmayacak imkanlarına rağmen bu sosyal sorumluluğu en fazla üstlenmiş olan ülke. İnsani yardım konusunda Türkiye, dünyanın önde gelen ülkesi. Milli gelir açısında bakıldığında ise 1. ülkesi. Tabii bu sorumluluğu yerine getirmenin sebep olduğu zorluklar var.
AB, Dünya Bankası ve uluslararası çeşitli fonların bu sürece katkı yapmasını çok değerli buluyoruz. Bu insanları hayata tutunduracak en önemli şey, onların iş sürecinde olmaları, üretim sürecine katılmaları. Yardımlara bağımlılığı da düşündüğümüzde, iş yapacakların bütün potansiyellerinin köreldiği bir tablo ortaya çıkıyor. Elbette yardımlar devam etmeli ama özellikle gençler başta olmak üzere çalışabilir olanların iş gücüne katılımı fevkalade önemli. Bu onların hayatlarını etkileyecek kazanımlar elde etmelerini sağlayacak. Suriye’den gelen insanlar Türkiye’de iş gücüne katılarak hayatlarını sürdürmeye kendi imkanlarıyla, kendi emekleriyle katkı sağlayacaktır. Bunun yanında yarın ülkelerine döndükleri zaman meslek sahibi olacaklar. Bir işin yapım sürecinde yer aldıkları için o işin nasıl yapılacağını bilecekler. Bu anlamda da bu projeler çok anlamlı.”
“Türk ekonomisi büyümesine devam ettikçe sorunlarını çözecek”
Vedat Bilgin, Türkiye’nin dünyanın en hızlı büyüyen ülkelerinden biri olduğunu ifade ederek, “Türkiye’nin büyüme sürecinde iş gücüne talebi artmaktadır. Daha da önemlisi nitelikli iş gücüne talebi artmaktadır. Bu projenin amacı, sadece mültecileri iş sürecine katmak değil, onları nitelikli emek haline dönüştürmektir. Bu bakımdan proje çok anlamlıdır.” dedi.
Bu projenin benzerlerini Türkiye’nin bütün sanayi bölgelerinde uyguladıklarını, bu projenin de 8 ilde hayata geçirileceğini aktaran Bakan Vedat Bilgin, “Türkiye ekonomisi büyürken, Türkiye’ye göç eden insanların da bu sürece katılması bu hem onların sosyal hayatları açısından anlamlı hem de bulundukları ülkenin büyümesine katkı verebilmeleri için önemlidir.” şeklinde konuştu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Türkiye ekonomisinin, Kovid-19 salgını sürecinde birtakım sorunlarla karşılaştığını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bir ekonominin yaşadığı sorunları çözmesinin tek bir yolu var, büyümek, üretim gücüyle sorunları aşmak. Türk ekonomisi bu ve benzer projelerle istihdam yaratarak, bu sorunları aşacaktır. İstihdam yaratmak, Türkiye’nin ekonomik büyümesinin en önemli başarısıdır. Geçen aya kadar olan veriler, Türk ekonomisinin 1 milyon civarında istihdam yarattığını ortaya koymaktadır. Yani yüzde 7 üzerinde büyüme ve 1 milyon istihdam yaratan bir ekonomi. Döviz fiyatları birdenbire düşmeyeceğine göre, döviz üreten bir ekonomi olmalıyız. Türk ekonomisi büyümesine devam ettikçe sorunlarını çözecek, göç eden insanlar üretim sürecine katılırsa bu büyümeye de katkı yapacaklar.”
Programa, Türk Kızılayı Genel Müdürü İbrahim Altan, Dünya Bankası’nı temsilen Dhushyanth Raju, AB Türkiye Delegasyonu’nu temsilen Laurent Guirkinger, TİSK Genel Sekreteri Akansel Koç, Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkan Yardımcısı Cemal Cihan Coşkun ve davetliler katıldı.