Bakan Adil Karaismaioğlu’nun avukatı Ömer Faruk Güzel tarafından nöbetçi İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunulan dilekçede, Ekrem İmamoğlu’nun …
Bakan Adil Karaismaioğlu’nun avukatı Ömer Faruk Güzel tarafından nöbetçi İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunulan dilekçede, Ekrem İmamoğlu’nun 5 Ekim 2022’de Kadıköy atık su ve yağmur suyu hattı yatırımları temel atma töreninde Karaismailoğlu’na yönelik asılsız, iftira içeren iddia ve ithamlarda bulunduğu ve kişilik haklarını ağır şekilde ihlal ettiği belirtildi.
“KAMUOYU YANLIŞ YÖNLENDİRİLMEYE ÇALIŞILDI”
Dilekçede, Ekrem İmamoğlu’nun konuşmasını hiçbir belge veya materyal ile desteklemediği, sadece iftira kastıyla hareket ettiği ifade edildi. Adil Karaismailoğlu hakkında herhangi açılmış bir dava bulunmamasına rağmen hakkında dava olduğu şeklindeki ifadeleriyle masumiyet karinesinin ihlal edilerek kamuoyunun yanlış yönlendirmeye çalışıldığı da vurgulandı. Yargı kararıyla sonuçlanan herhangi bir hüküm olmadığı halde “davalı Ekrem İmamoğlu’nun kendi uhdesindeki personellerine, herhangi bir bağımsız teknik kişilerce bilimsel veri olmaksızın hazırlanan düzmece teftiş raporu doğrultusunda, masumiyet karinesi gözetilmeksizin iftira atılmasının hukuk nezdinde kabul edilemez” olduğu belirtildi.
“İFTİRALARIN HUKUK NEZDİNDE DAYANAĞI YOK”
Adil Karaismailoğlu’nun bakanlık görevini hakkıyla ve üstün bir azimle yerine getirdiği belirtilen dilekçede, iş ve işlemlerinde Anayasa ve yasalara tam olarak bağlı hareket ettiği kaydedildi. Dilekçede, “Müvekkilim hiçbir iş ve işleminde hele hele konu millet adına yapılan harcamalar olduğunda, hiçbir şart ve koşulda haksız kazanç temin etmediği gibi, hiçbir yapıya, kuruma, kişi ya da kişilere de haksız kazanç temin etmemiştir. Davalının iddialarının tamamı baştan sona gerçek dışı olup, kamuoyunun önünde ulusal kanallarda ve sosyal medya üzerinden yapılan söylemler marifetiyle müvekkilim acı ve elem içinde bırakılmıştır. Israrla ve alenen müvekkil aleyhine ifade edilen ‘zavallı’ ifadesi ile ‘yapılmamış işin parasını ödedi’ şeklindeki iftiraların hukuk nezdinde hiçbir dayanağı olmadığı gibi tüm bunların maksadı, müvekkilimin uhdesinde yönetilen ulaşım ve altyapı projelerini gölgede bırakıp, anlamsız tartışmalar, aslı astarı olmayan iftiralarla müvekkili kamuoyu husumetine maruz bırakmaktır. Söz konusu yolsuzluk iddiaları müvekkilimin itibarını kamuoyu nezdinde zedelemekte ve ona duyulan güveni önemli nitelikte etkilemekte olduğundan dolayı bu ithamlar ağızdan çıktığı andan itibaren geri dönülemez zararlara sebep olmuştur. Dolayısıyla ağır şekilde kişilik hakları ihlal edilen ve mağdur olan müvekkilin zararının tazmini büyük bir önem arz etmektedir” ifadeleri kullanıldı. “Çamur at izi kalsın siyaseti üzerinden müvekkilimin yıpratılması kabul edilemezdir” denilen dilekçede, davalının küçük düşürmeye karalamaya yönelik kasıtlı, gerçek dışı ifadeleri nedeniyle Türk Medeni Kanunu’nda “Kişiliğin korunması, Türk Borçlar Kanunu’na göre “Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri Sorumluluk” ve “Kişilik hakkının zedelenmesi” maddelerinden yasal sorumluluğu bulunduğu belirtildi. Dilekçede, davanın kabul edilerek haksız fiilin doğurduğu sonuçlar nedeniyle yasal faiziyle birlikte 250 bin TL manevi tazminatın Ekrem İmamoğlu’ndan tahsiline karar verilmesi talep edildi.