İSTANBUL (İGFA) -Allianz Trade’in araştırmasına göre küresel yarı iletken krizinden en fazla zarar gören sektör otomotiv endüstrisi oldu …
İSTANBUL (İGFA) –Allianz Trade’in araştırmasına göre küresel yarı iletken krizinden en fazla zarar gören sektör otomotiv endüstrisi oldu.
Araştırmada, 2020 yılının ikinci yarısında otomobillere olan talebin beklenenden daha hızlı toparlandığı ancak buna karşın, çip krizi nedeniyle otomotiv üretiminde 18 milyondan fazla araç açığının yaşandığı vurgulandı.
Araştırmaya göre, çip krizinin Avrupa otomotiv sektörüne maliyeti 2021 ve 2022 genelinde 100 milyar euroyu bulabileceği öngörüldü.
Çip krizinin en fazla otomotiv sektörünü etkilemesinin bir başka nedeni ise çip üreticilerinin üretim kapasitelerini bilgisayarlar ve veri merkezleri gibi talebin hızla artışa geçtiği nihai pazarlara kaydırması olduğuna dikkati çekilen araştırmada, sektörün küresel olarak toplam üretim kaybı 18 milyon adedin üzerinde olduğu kaydedildi. Araç üretiminin 2021 yılında 13 milyonla benzeri görülmemiş seviyelere gerilediği Avrupa’da durumun daha kötü olduğu belirtilirken, Çin’deki karantina kapanmaları ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle ortaya çıkan ek tedarik zinciri aksaklıkları nedeniyle üretimdeki toparlanmanın yeniden sekteye uğradığı ifade edildi.
EN BÜYÜK DARBEYİ ALMANYA ALDI
Çip sıkıntısının yol açtığı üretim yavaşlamasının Avrupa ekonomisine maliyetini hesaplamak için 2021 ve 2022 üretiminin 2019 seviyeleriyle karşılaştırıldığını dile getiren Allianz Trade Türkiye CEO’su Ahmet Ali Bugay, “Hesaplamalarımıza göre 2021 yılında 50 milyar euronun üzerinde bir kayıp var; bu da bölge GSYH’sinin yüzde 0,4’üne eşit bir rakam. Avrupa’da otomotiv üretiminin 2022 yılında bir kez daha yüzde 1 azalacağını varsayarsak 47 milyar euroluk bir kayıp daha yaşanabilir ve toplam kayıp 98 milyar euroya ulaşabilir. Otomotiv sektörü toplam katma değerin daha büyük bir payını temsil ettiği için Almanya, 2021 ve 2022’de 47.5 milyar euro katma değer kaybıyla en büyük darbeyi aldı. İşin iyi yönünden bakılırsa, perakendecilerdeki tarihi düşük stok seviyeleri göz önüne alındığında, üretimin 2023 yılında yeniden hareketlenmesi yukarı yönlü büyük bir potansiyel yaratabilir” dedi.