Hepimiz ara sıra çok acıkabiliyoruz. Bazen iki ya da üç kişilik yemeği afiyetle yiyip karnımızı doyurduğumuz bile oluyor. Peki 15 kişilik yemek …
Hepimiz ara sıra çok acıkabiliyoruz. Bazen iki ya da üç kişilik yemeği afiyetle yiyip karnımızı doyurduğumuz bile oluyor. Peki 15 kişilik yemek yiyebilir misiniz, hem de bir oturuşta! Bu sorular size saçma gelebilir ancak 18. yüzyılda yaşamış olan Tarrare isimli bir adam için 15 kişilik bir yemek sıradan bir öğündü. Hatta Tarrare bu yemeği yiyor ve çok geçmeden tekrar acıkıyordu çünkü bir türlü doymak nedir bilmiyordu.
Tarrare’nin sorunu çok yemek değildi, o asla doymuyordu. Öyle ki hastalardan çekilen kanları içiyor ve hatta morgdaki ölülerden parçalar kesip yiyordu. Şov amacıyla canlı kedi ve köpekleri bile kemikleri kalana kadar yemişti. Hayır, akıl sağlığı tamamen yerindeydi; sadece çok garip bir vücudu vardı. Hatta bu nedenle Fransız ordusu için ajanlık yapmayı bile denedi. Gelin Tarrare isimli asla doymayan bu adamın sıra dışı hikayesine yakından bakalım.
Doymadığı için evden kovulan bir çocuk:
Kesin olarak bilinmemekle birlikte 1792 yılında Fransa’da doğduğu düşünülen Tarrare’nin başka bir adı olup olmadığı ve soyadı bilinmiyor. Tüm kayıtlarda ondan yalnızca Tarrare olarak bahsediliyor. Tek kişinin bile karnının doymasının son derece zor olduğu bir dönemde, bu genç adamın en az dört kişilik yemek yemesi ailesini bezdirdi ve sonunda evden kovuldu.
Tarrare o dönem meşhur olan ucube gösterilerinden birine şovmen olarak katıldı. Gösteri basitti; her şeyi yiyen adam. Gerçekten her şeyi yiyebiliyordu. Çenesini o kadar geniş açıyordu ki bir sepet dolusu elma rahatlığıyla sığıyordu. Tıpkı bir sincap gibi yanaklarını genişleterek ağzına sığdırdığı bu elmaları rahatlıkla yiyordu. Şovda yediği şeyler giderek çok daha iğrenç bir hal almaya başladı.
Tarrare: canlı canlı kedi, köpek, yılan balığı yiyen adam!
Tarrare’nin gösterisinin hedef kitlesi çoğu zaman sokakta yaşayan hayat kadınları, sarhoşlar ve serserilerden oluşuyordu. Bu pek de naif olmayan kitlenin ilgisini çekmek için farklı numaralar gerekiyordu. Gösteriyi izleyenlerden birinin anlattığına göre Tarrare bir gün sahneden geçmekte olan bir kediyi ağzıyla yakaladı, bağırsaklarını çıkardı, kanını emdi ve kemikleri kalan kalana kadar yedi.
Anlatılanlara göre başka bir gün bu gösteriyi çok daha büyük bir köpek üzerinde aynen uyguladı. Başka bir gösteride kocaman bir yılan balığını öldürme zahmetine bile girmeden canlı canlı yuttu. Tarrare üzerinde sonraki yıllarda inceleme yapan doktorun kayıtlarına göre sanki tüm hayvanlar onu görünce başlarına neler gelebileceğini hissettikleri için kaçıyorlardı.
Tarrare çok şişman değildi ama gerçekten çok iğrençti:
Onlarca kişinin rızkını tek lokmada yiyen bu adamın yüzlerce kilo olduğunu düşünebilirsiniz ancak kendisi yalnızca 100 kilogram ağırlığındaydı. Aç kaldığında çöpleri bile avuç avuç yediği bilinen ve canlı hayvanlara bile yaptıkları gözle görülen bu adamın akıl sağlığı tamamen yerindeydi. Yani Tarrare deli değildi, sadece açtı.
Tarrare’nin normal ağırlıkta olan bedeni tam anlamıyla iğrenç durumdaydı çünkü yaptıklarına katlanmak için deforme olmuştu. Çenesi inanılmaz derecede geniş açılıyordu. Boğaz derisi göğsüne, o kadar şeyi kabul etmek için devamlı gerilen karın derisi ise dizlerine kadar sarkmıştı. Yanakları bir fil kulağı gibiydi.
Tarrare o kadar iğrenç bir koku yayıyordu ki metrelerce uzakta bile insanları rahatsız ediyordu. Ter kokusu, lağım suyu olarak tarif ediliyordu. Hatta etrafında gözle görülür bir buhar tabakası olduğundan söz edilir. Yani Tarrare tüm derisi sarkmış, leş gibi kokan ve ne bulursa yiyen bir adamdı. Ancak vatanını da çok seviyordu.
Tarrare Fransız ordusuna katılıyor:
Tarrare’nin yaşadığı 18. yüzyıl, Fransa için savaşların en yoğun olduğu dönemlerden bir tanesiydi. Tüm bu sıra dışı görüntüsüne ve hareketlerine rağmen gerçek bir vatansever olan Tarrare gösteri dünyasını bıraktı ve askere yazıldı. Maalesef böyle birinin ön saflarda yer alması uygun bulunmadığı için geri plana çekildi.
Bu garip asker, ordu doktorları olan Baron Percy ve Dr. Courville’nin dikkatinden kaçmadı. Tarrare üzerinde test üstüne test yaptılar. Elbette o dönemin tıbbi şartlarını düşündüğümüz zaman neler olup bittiği pek anlaşılamadı. Derken General Alexandre de Beauharnais’in aklına bir fikir geldi. Prusya ile savaşta olan Fransa’nın bir kuryeye ihtiyacı vardı. Tarrare tam olarak neleri yiyor ve çıkarabiliyordu?
Dünyanın en aç adamı Fransız ajanı oluyor:
General, Tarrare üzerinde bir deney yaptı. Tahta bir kutuya bir kağıt koydu ve bunu Tarrare’ye yutturdu. Zaman geçip de Tarrare bunu çıkardığı zaman pisliğin içindeki kağıt bulundu. Kağıt üzerindeki yazılar neredeyse silinmeden olduğu gibi çıkmıştı. Tarrare, Prusya saflarına haber gönderecekti.
Plan yapıldı. Tarrare Prusyalı bir köylü kılığına girdi, kutusunu yuttu ve esir durumdaki bir Fransız albayına gizli bir mesaj iletmek için yola çıktı. Elbette bu derisi sarkmış ve kokan adam Prusya askerlerinin dikkatinden kaçamayarak yakalandı. Uzun işkenceler sonucu itiraf etti ve içindekini çıkardı. General, Tarrare’nin yakalanacağını tahmin ettiği için yalnızca mesajın ulaşıp ulaşmadığını soran bir not yazmıştı.
Tarrare ajanlık suçu ile idama mahkum edildi. Gözyaşları için darağacına çıkarılan Tarrare’nin içler acısı durumuna üzülen Prusyalı general onu affetti ve Fransız saflarına dönmesine izin verdi. Ordusunun yanına dönen Tarrare’nin durumu giderek daha kötü bir hal almaya başladı.
Tarrare kan içmeye, morgdaki cesetleri yemeye başladı:
Ordusunun yanına dönen Tarrare gözyaşları içinde bir daha böyle bir şey yapmak istemediğini söyledi. Baron Percy, Tarrare için bazı tedaviler denedi. Şarap sirkesi, tütün hapı ve daha nice yöntem Tarrare’nin iştahını biraz bile olsun azaltmamıştı. Savaşın ortasında olan ordusunun kısıtlı erzağıyla bir türlü doymayan Tarrare, farklı yöntemler denemeye başladı.
Tarrare çöpe atılacak şeyleri bile yiyerek kendini doyurmaya çalışıyordu ancak yetmiyordu. Revirde hastalardan alınan kanları içerken ve hatta morgdaki ölü bedenlerden parçalar kesip yerken yakalandı. Son olarak 14 aylık bir bebeğin kaybolması bardağı taşıran son damla oldu. Bebeği Tarrare mi yedi bilinmiyor ancak bu son olay nedeniyle kovuldu ve kaderine terk edildi.
Tarrare, tüberküloz yüzünden hayatını kaybetti:
1798 yılında Tarrare’nin bir hastanede ölmek üzere olduğu haberini alan Baron Percy, bu sıra dışı vakanın ölümünü gözlemlemek için yanına gitti. Kısa süre içinde hayatını kaybeden Tarrare’nin ölüm nedeni tüberkülozdu.
Otopsi sırasında Tarrare’nin bağırsaklarının tamamen çürüdüğü, irin içinde olduğu, karaciğerinin çok büyük olduğu, midesinin tüm karnını kaplayacak büyüklükte ve ülser yaralarıyla dolu olduğu görüldü. Zaten dayanılmaz olan kokusu öldüğü zaman daha da artmıştı. Doktorlar otopsiyi tamamlayamadan oradan uzaklaştılar. Tarrare’nin neden bir türlü tatmin olmayan biyolojik bir açlık çektiğinin gizemi çözülemedi.
Kedileri ve köpekleri canlı canlı yiyebilen ve hatta doymak için insan eti bile yemiş olan dünyanın en aç insanı Tarrare’nin sıra dışı öyküsünü bilinen tüm detaylarıyla anlattık. Tarrare ve hikayesi hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.