Yaklaşık 2 aydır süren tahıl görüşmeleri İstanbul’da sonuca ulaştı. Görüşmelerin ardından Rusya ve Ukrayna tarafları ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ve …
Yaklaşık 2 aydır süren tahıl görüşmeleri İstanbul’da sonuca ulaştı. Görüşmelerin ardından Rusya ve Ukrayna tarafları ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ve BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in katılımıyla imza töreni düzenlendi. Rusya ve Ukrayna ayrı metinleri imzaladı. Ukrayna’nın limanlara mayın döşemesi sebebiyle limanların kullanılamaması sorununu ortadan kaldıran anlaşmaları Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Türkiye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Ukrayna Altyapı Bakanı Aleksandr Kurbakov imza attı.
Anlaşmalar, aralarında ABD, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler’in olduğu, pek çok ülke ve kuruluş tarafından memnuniyetle karşılandı. İmza töreninin ardından konuya ilişkin açıklama yapan Şoygu İstanbul’da imzaladıkları iki anlaşmanın içeriğini anlattı. Buna göre, söz konusu anlaşmalardan birincisi, Rusya ile BM’nin imzaladığı bir memorandum. Bu memorandum, Rus tarım ürünleri ve gübresinin dünya pazarlarına tedarikine yönelik kısıtlamaların kaldırılmasına, BM’nin müdahil olmasını içeriyor. İkinci anlaşma ise tahılın, Ukrayna’nın denetimindeki Karadeniz limanlarından nasıl sevk edileceğine ilişkin algoritma içeriyor. Gemiler Karadeniz’e giriş ve çıkışlarında denetlenecek, karasuların güvenliği, mayınlar konusunda harekete geçmek de dahil olmak üzere, Ukrayna tarafından sağlanacak.
Yine imza töreni sonrası açıklamada bulunan Bakan Akar ise İstanbul’da bir müşterek bir koordinasyon merkezi kurulacağını belirterek “Bizimle alakalı konu Türkiye olarak Boğazların giriş çıkışları ilgili arkadaşlarla birlikte kontrol sağlanacak. Egemenlik haklarımızı erozyona uğratmamakta hassasız” ifadelerini kullandı.
İmzalanan anlaşmayı Maltepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal ve Dumlupınar Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Barış Adıbelli Sputnik’e değerlendirdi.
‘Tahıl konusunda da Türkiye’nin izlediği dikkatli ve dengeli politikanın sonuçlarını görmüş olduk; somut bir sonuç’
Anlaşmanın İstanbul’da imzalanmasının Türkiye açısından ‘olağanüstü bir başarı’ olarak değerlendiren Prof. Dr. Ünal “Aslında bu savaş başladığından itibaren Türkiye dikkatli bir politika izlemesinden dolayı, NATO üyesi olmasına rağmen; Rusya’ya karşı yaptırımlara dahil olmaması, Montrö’yü kendi ulusal çıkarları ve bölgenin güvenliği açısından doğru yorumlaması ve buna göre adımlar atması hem Rusya’nın güvenini kazandırdı hem de Ukrayna ve diğer ülkelerin. Bu açıdan dikkat edersek, savaşın başlamasından bu yana atılan tüm barışçıl adımların Türkiye ya doğrudan içinde ya da başlatıcısı. Sonuç alınmamış olabilir ama Türkiye’nin tamamen dışında bir görüşme ortamı olmadı. Türkiye tarafları bir araya getirerek bir barışa ikna edebilir mi? Bunu söylemek çok abartılı olur. Ama Türkiye’nin kolaylaştırıcı rolü çok önemli olmaya başladı. Bunu tüm dünya da gördü. Tahıl konusunda da Türkiye’nin izlediği dikkatli ve dengeli politikanın sonuçlarını görmüş olduk. Somut bir sonuç” dedi.
‘BM bu konuda isteksiz davrandı, Türkiye devreye girerek sorunun aşılmasını sağlamış oldu’
Ukrayna tahılının ve Rusya’nın tahıl ve diğer tarım ürünlerinin dünyada ihtiyacı olan bölgelere ulaştırılmasının bir gereklilik olduğunu söyleyen Ünal, şu ifadeleri kullandı:
‘Rusya tahıl taşıyan gemilerin silah yüküyle gelmesini istemiyordu, bunu da söz konusu anlaşma temin ediyor’
Ünal, imzalanan tüm anlaşmaların ‘orta noktasında’ Türkiye’nin olduğunu söyleyerek “İki belgenin imzalandığı anlaşılıyor. Birinde Rusya ile BM bir mutabakat imzalıyor. Bu çerçevede de Rusya’nın ihraç ettiği gıda ürünlerine ilişkin olarak bunların güvenli bir şekilde limanlardan çıkışlarında ve satışlarında engel yaşanmaması için BM ile Rusya anlaşmış oluyor. Bir anlamda ‘yaptırım saçmalıkları olmasın’ demiş oluyor burada. İkincisinde ise Ukrayna’nın limanlarından tahıllar başta olmak üzere gıda ürünlerinin limanlardan nasıl çıkarılacağı üzerine. Ukrayna’nın limanları şu anda mayınlı olduğu için bu bölgeye gemilerin nasıl ulaşacağı konusu. Anlaşıldığı kadarıyla Ukrayna bunu kendisi garanti ediyor. Demek ki belli bir koridoru kendisi açmayı garanti ediyor. Buraya gemilerin yanaşarak gemilerin dolum yapmasını ve gideceği yere gitmesini içeriyor. Ayrıca oraya indirme yapmak üzere gelecek gemilerin de kontrolü var bu işin içinde. Bu da önemli çünkü Rusya tahıl taşıyan gemilerin silah yüküyle gelmesini istemiyordu. Bunu da söz konusu anlaşma temin ediyor. Tüm bunların orta noktasında da Türkiye var” diye konuştu.
‘Batı dünyası Ukrayna’yı Rusya’ya karşı savaştırma iştahından henüz vazgeçmiş değil’
Bu tahıl anlaşmasının bir ‘barış anlaşmasının’ öncülü olma ihtimalini fazla ‘iyimser’ bulan Ünal, şöyle konuştu:
‘Türkiye bu sürecin hiç içinde olmasaydı bile boğazlardan dolayı zaten parçası olacaktı ancak bunu insani bir görev olarak üstlendi’
Dumlupınar Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Barış Adıbelli ise BM himayesinin önemine değinerek “Bugün BM Genel Sekreteri Guterres de ‘bu anlaşmanın yanındayız, destekliyoruz’ ve bir bakıma ‘kefiliyiz’ dedi. Nihayetinde bir bağlayıcılığı yok. Anlaşmalarda temel bağlayıcılık uluslararası hukukta ahde vefa ilkesidir. Ben bunu da pek ihlal edeceklerini düşünmüyorum. Türkiye bu konuda aylardan beri çalışıyor, ısrarla bu meselenin üzerine eğildi. Fotoğrafa biraz büyük bakıldığında; Türkiye iki ülkeyi masaya oturtmayı çok istiyordu. En başında krizin savaş dönüşmemesini istemişti. Sonra yayılmamasını, şiddetini artırmadan çözülmesini, barışın sağlanması için çaba sarf etti. Astana formatında, İstanbul görüşmelerinde denendi. Bu üçüncü toplantı, ben bunların bir parçası olarak görüyorum. Bunu Avrupa çözemezdi. Bu tahılın gidebileceği en uygun rota burası. Türkiye hiç bu sürecin içinde olmasaydı bile İstanbul ve Çanakkale boğazı nedeniyle muhakkak bu işin bir parçası olacaktı. Türkiye’nin kaçarı yok, ancak Türkiye bunu öncelikle bir insani görev olarak üstlendi. Nihayetinde buradan gelecek tahıl Türkiye’nin cebine girmeyecek. Ama gıda krizinde bir nebze olsun derman olsun; çünkü Afrika yüzde 40 oranında Ukrayna ve Rusya’dan gelen tahıla bağımlı. Afrika’daki yoksul halkın tek umudu bu. Bu noktada Türkiye öncü bir rol üstlendi. Bu bağlamda Ukrayna ve Rusya’nın da katkılarını unutmamak lazım” dedi.
‘Bir sonraki bu tip bir müzakerenin ateşkes ve barış için yine İstanbul’da yapılacağını umuyorum’
İmzalanan belgelerin askeri heyetler tarafından görüşülmesinin önemine de değinen Adıbelli “Her ülke kendi çapında tavizler verdi. Tavizden kastım herkes kendinden beklenen bir takım adımları attı. Ben bundan sonraki süreçte de tarafların yapıcı rol oynayacağını ve bu süreci ihlal etmeyeceklerini düşünüyorum. Hatta bu sürecin ihlal edilmemesi için savaş sahasına da yansıyacağını düşünüyorum. Bunun için BM Genel Sekreteri ‘Karadeniz’de bir umut yeşerdi’ diyor. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘barış sürecinde bir umut yeşerdi’ dedi. Tahıl koridorundaki başarı, eğer anlaşma imzalanırsa, barışa giden süreçte önemli bir başlangıç noktası, barışa kapıyı aralayan bir süreç olacak dedik. Ben hala bu umudu taşıyorum. Ben bir sonraki bu tip bir müzakerenin ateşkes ve barış için yine İstanbul’da yapılacağını umuyorum” ifadelerini kullandı.
‘Avrupa’nın tahıl krizi için çeşitli teklifleri oldu ancak amaçları yoksul ülkelerin gıdaya kolay ulaşması değil’
BM’nin stok fazlası olan ülkelerdeki tahıllar için devreye girip çağrı yapması gerektiğini söyleyen Adıbelli “Umarız ki, tahıl için acil ihtiyaçları karşılar ancak Ukrayna’dan gelecek tahılla da krizin bitmeyeceği aşikar. Bu yıl ABD, Hindistan ve Çin özellikle tahılda üretim rekoru kırdılar. Ancak ihracat yapmıyorlar. Kendilerine saklıyorlar ve dünyada satışa çıkan tahılı da alıp stokluyorlar. BM burada devreye girip bu ülkelerdeki stok fazlası tahılı özellikle yoksul ülkeler ile paylaşıp en azından bu gıda krizinde taşın altına ellerini sokmalarını sağlamalı. Eğer burada görev düşecekse Türkiye bunu üstlenir. Küresel gıda krizindeki sorunları çözme adına BM eğer kendi adına Türkiye’ye bir inisiyatif verirse bunu da çözer. Bugün bu yeterliliği gösterdi. Avrupa demiryolu ile taşıma gibi çeşitli tekliflerde bulundu. Çünkü Avrupa’nın amacı yoksul insanların gıdaya kolay ulaşması değil. Amaçları Türkiye ön almasın, prestij kazanmasın. Çünkü kendileri ister istemez ABD’nin dümen suyunda, savaşın tarafında kaldılar. Biden’ın Çin’e çok söylediği ‘tarihin doğru tarafında kalın’ sözü vardı. Bugün biz tarihin doğru tarafındayız, barışın tarafında duruyoruz. Biz de şimdi onlara ‘tarihin doğru tarafında durun’ diyoruz” dedi.
‘Türkiye’nin çabaları sonuç verdi, bu da her iki tarafın Türkiye’ye güvendiğini gösterir’
Adıbelli sözlerine “Taraflar demek ki karşı karşıya oturabiliyorlar, bir şeyi müzakere edebiliyorlar. Demek ki çok da kanlı bıçaklı düşmanlar değiller. Barışı önemseyenler için önemli bir gösterge. BM Genel Sekreteri Guterres de çok heyecanlıydı. Stratejik eşiği aştık, bir tabuyu kırdık. Türkiye’nin çabaları sonuç verdi. Bu da her iki tarafın Türkiye’ye güvendiğini gösterir. Bundan sonra Türkiye’nin barış, ateşkes teklifleri, barışa yönelik adımları daha net anlaşılacak, takdirle karşılanacak, taraflar daha fazla güvenecek. Umarım önümüzdeki günlerde nakliye sırasında bir provokasyon olmaz. Umarım, bunun da farklı bir yöne evrilmesi sağlanır” şeklinde son verdi.